Obama röportaj vermiş. Ve röportajın bir yerinde çok da "vicdanlı!" bir açıklama yapmış. Demiş ki: "5 kişinin kaybolduğu denizaltı kazasını herkes dakika dakika izlerken yüzlerce göçmenin öldüğü deniz kazasını dünya görmezden geliyor." Ne kadar da haklı, ne kadar da doğru bir laf etmiş.
Bizimkiler de bayılıyor. Sanki son on yılda yaşanan göçmen trajedilerinin altında Obama'nın imzası yokmuş gibi. Sanki Obama, Amerikan dış politikasını kurgularken tüm bunların olacağını bilmiyormuş gibi. Obama işte tam da budur. Beklentileri, umutları, iyi niyetleri cilalayıp ABD'nin ulusal çıkarları uğruna dünyanın dört bir tarafını karıştıran parlak poster çocuktur.
ABD, Obama'ya kadar da dünya siyasetinde çok büyük haksızlıklara imza atmıştır. Ama benim için Obama'nın bambaşka bir anlamı vardır. Birincisi, hiçbir Amerikan başkanı tüm yapıp ettiklerine karşın onun kadar şirin görünmemiş, gösterilmemiştir. İkincisi, Obama döneminde ABD sadece krizlerde kendi çıkarı uğruna başkalarına haksızlık yapan bir devlet olmanın ötesinde krizleri bizzat üretip diğer devlet ve toplumların birbirine girmesini bilinçli olarak tasarlayan bir devlet haline dönüştü.
Obama döneminde geliştirilen temel mantık şuydu: ABD dünya üzerindeki siyasi ve askeri varlığını sürdürdüğü müddetçe rakiplerine karşı kazanabiliyordu, ama bu kazancın maliyeti yüksekti. Askeri operasyonlar pahalıydı. Halbuki ABD, bu maliyetlere katlanmadan dünyayı birbirine katarsa diğer devletler birbirleriyle çekişmeye gireceğinden kendisi hiçbir maliyete katlanmadan büyümesini sürdürebilirdi.
Bu mantığın en iyi uygulama alanı da maalesef Suriye oldu. ABD önce Arap Baharı'nı tetikledi. Suriye'de dönüşümü desteklediğini söyledi. Sonra askeri müdahale yapmayacağını açık etti. Türkiye başta olmak üzere diğer müttefiklerini sahaya sürmeye çalıştı. Onları süremeyince terör örgütlerini piyasaya sürdü. Dört başı mamur bir iç savaş ortaya çıkardı.
Demokratikleşme, insan hakları, uluslararası insani müdahale falan hepsi yalan oldu. Milyonlarca sığınmacı görmezden gelindi. Dahası bu sığınmacıların kaçışı araçsallaştırıldı. Türkiye'yi tehdit etmek için kullanıldı. Suriye'de kitle imha silahları kullanıldı. Ancak bunu tabu olarak gördüğünü iddia eden ABD kılını bile kıpırdatma. Aksine bu olay da Rusya'nın Suriye'ye girişini kolaylaştırmak için ABD tarafından kullanıldı.
Sonra ne mi oldu? Binlerce insan Akdeniz'de can verdi. Milyonlarcası dünyanın dört bir tarafında sığınmacı konumuna düştü.
Şimdi de Obama çok havalı cümlelerle sığınmacıları önemsiyormuş gibi yapmış. Uluslararası kamuoyu da bunu pek beğenmiş. Zaten hep böyle oldu. Obama tüm bu işleri yaparken Nobel Barış Ödülü de almıştı. Theodore Roosevelt'in meşhur bir sözü vardır: "Yumuşak bir sesle konuş, büyük bir sopa taşı." Obama da bir yönüyle ona benziyor. Krizleri çıkardı, yumuşak yumuşak konuşmaya devam ediyor.
Yorum Yazın