Rusya ile NATO arasındaki gerilim yükseldikçe nükleer savaş tartışmaları da artış gösteriyor. Ancak gördüğüm kadarıyla Soğuk Savaş'ın üzerinden uzun yıllar geçtiği için olsa gerek nükleer diplomasi hakkında ciddi bilgi eksikliği var. Belki de bu yüzden insanların ağzından nükleer savaş ihtimali bu kadar kolay dökülüveriyor. Ölmeyi bayılmak zannedenlere bir uyarım olacak. Nükleer savaş öyle laf ola beri gele sözü edilebilecek bir kavram değildir.
Birkaç kısa bilgi vereyim. Atom bombası dünya tarihinde sadece iki kez, Hiroşima ve Nagasaki'de kullanıldı. Bunlar yaklaşık olarak 15 kiloton gücünde bombalardı. Mesela, ilk patlama anında Hiroşima'da 66 bin insan hayatını kaybetti. Sonrasındaki etkilerle bu rakam yüz binleri buldu.
Günümüzün nükleer silahları ise çok daha güçlü. Megatonluk silahlardan bahsediyoruz. Yani bir milyon katından. 15 megaton demek, Hiroşima'nın bir milyon katına kadar patlayıcılık anlamına gelebilir. Sovyetler Birliği'nin 1961'de test ettiği "Çar bombası" 50 megatonluktu. Hatta 100 megatona bile çıkabileceği tahmin ediliyor. Bir megatonluk tek bir patlama, yaklaşık 20 kilometre çapındaki bütün bir şehri imha etmeye yeter.
Bu silahlardan binlercesi mevcut. On binlercesi de üretime hazır. Nükleer silahların sadece patlama anı değil sonrasındaki etkisini de göz önünde bulunduracak olursanız, nükleer bir savaş başladığında sonunu görmek imkânsızdır denebilir. O yüzden nükleer savaş ihtimalinden bahsederken akıllı olmak lazım.
O zaman şöyle bir soru akla geliyor: Rusya neden ikide bir bu tehdidi güncel tutuyor? Basitleştirerek anlatmak gerekirse, çünkü Putin de bu silahların patlama ihtimalinden ürküyor. Bunları sadece kötü niyetli söylemler olarak görmeyin. Rusya ve ABD nükleer diplomasinin altın kurallarını gayet iyi bilir. Karşı tarafa net ve güvenilir mesaj vermek hayatidir. Belli sınırların konulması gerekir ve karşı tarafın kafa karışıklığına uğramaması lazımdır. Bu sayede iki taraf da geri adım atmak zorunda kalmadan tehditler bir yere kadar tırmanır ve o noktada takılı kalır. Çünkü kimse kendisinin de sonunu getireceğinden emin olduğu bir savaşı başlatamaz.
Normalde savaş, diplomasi sayesinde elde edemediğinizi silah zoruyla elde etmek anlamına gelir. Ancak nükleer diplomasi, savaş yoluyla elde edemeyeceğinizi bildiğiniz bir şeyi, yani güvenliği, tehdit yoluyla elde etmeye çalışmaktır. Çünkü nükleer silah kullandığınızda ne sizin isteğiniz gerçekleşir ne de karşı tarafın.
Rusya'nın da nükleer doktrini oldukça açık. Buna göre, nükleer silahlar hayati bir tehdit durumunda devreye girer. Orası da Kiev değil Moskova'dır. Bu nedenle Rus yetkililer sürekli aynı noktaya atıf yapıyor. Ama uluslararası medya belki sırf haber köpürtmek için, belki de Rusya'yı kamu vicdanında daha da mahkûm etmek için bu sözleri abartılı biçimde gündeme taşıma gayreti gösteriyor. Ama iyi de etmiyor. Ortalığı bulandırmak, nükleer diplomasinin en tehlikeli oyunudur. Bulandırmamak lazım.
Yorum Yazın