Türk devletleri arasında birlik fikri uzun yılların hayaliydi. Ama bir hayalin gerçek olması veya gerçeğe yakın olması bile çevre şartlarıyla orantılı.
Soğuk Savaş biter bitmez yeni bir heyecan doğmuştu. Bağımsızlığına kavuşan Türk devletleriyle Türkiye arasında yeni bir ilişki biçiminin doğacağı beklentisi vardı. Ama aslında daha ilk günlerden itibaren beklentinin gerçekçi temellere dayanmadığı ortaya çıkmıştı.
Karabağ işgali sırasında Türkiye'nin elinin kolunun bağlı olması aslında bunun en iyi göstergesiydi. Elçibey'in yaralıları tasfiye etmek için talep ettiği helikopterleri bile gönderemeyen bir Türkiye vardı. Böylesi şartlar altında Türkiye'nin Türk dünyasına liderlik etmesi fikrinin bir alt yapısı maalesef yoktu.
Sonrasında fikir yavaş yavaş dönüştü. Türkiye daha edilgen bir rol tercihine doğru sürüklendi. Bu fikre göre, Türkiye Türk devletlerine tek başına liderlik edemiyorsa belki de Batı desteğini alarak bu bölgeye açılabilirdi. Hatta bu çerçevede Türkiye'nin Orta Asya'da Batı etkinliği için bir kolaylaştırıcı rol oynayabileceği düşünüldü.
Bugünün gözüyle o tarihlerdeki yorumlara bakacak olursanız utanç duyarsınız. Zira kendine has bir yaklaşım geliştiremeyen Türkiye Amerika'nın Orta Asya'daki aparatı olarak kendini pazarlamaya çalışıyordu. Sanki Amerika Orta Asya'ya girmek için Türkiye'nin akrabalık bağlarına ihtiyacı varmış gibi düşünülürdü. Bu siyaset onur kırıcı olduğu kadar gerçek dışıydı. Zira Amerika herhangi bir Orta Asya açılımı istese bile Türkiye'nin akrabalık bağları Amerika için pek kıymetli değildi. Doğrudan kendisi de yapabilirdi.
Zaten zaman içinde özellikle petrol boru hatları falan üzerinden kurulan hayaller birer birer suya düştükçe bu beklenti de zayıfladı. Dahası doksanların sonuyla Rusya tekrar sahne almaya başlayınca hayallerin yine üzeri örtüldü. Bu esnada Orta Asya Türk devletleriyle kurulan ikili ilişkilerde de tonlarca hata yapılmıştı. Böylece büyük beklentilerle başlayan Orta Asya yolculuğu hayal kırıklığına dönüşmüş ve mesele sessizce kapatılmıştı.
Bugün ise ortada bambaşka bir zemin var. Türkiye artık kendini Batı'nın bir aparatı veya komisyoncusu olarak görmüyor. Sadece kültür politikalarına dayanmak zorunda değil. Artık Türkiye'nin askeri ve siyasi gücü gerçekten dosta güven düşmana korku veriyor. Bu nedenle de diğer Türk devletleri kaçınılmaz olarak Türkiye'ye kendi başına değer veriyor. Karabağ bunun en güzel örneği oldu. Zengezur koridoru üzerinden kurulacak kara bağlantısı ikinci en önemli aşaması oluşturacaktır. Türkiye'nin Turan hayali belki de tarihte ilk kez gerçekçi bir zemine oturdu diyebiliriz.
Yorum Yazın