Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

NEDEN “HAYIR” DİYEMİYORUZ?

Kişisel gelişim kitaplarında ve kişisel gelişim konuşmalarında, hayır diyebilmek önemli bir yer tutar. “Hayır diyememek” başarılı olma, zamanı etkin kullanma ve özgüvenin önünde ciddi bir engel olarak görülür.
Yazı konusu “hayır diyememek” ten kastımız; istemediğiniz halde bir davete icabet etmek, birine yardım etmek, bizi zarara sokan, bizi mağdur eden, bizim canınızı sıkan bir teklife direnememektir.
Hayır diyememeyi başaramadığımız zaman başkalarının kuklası oluruz. İyi insan olmak adına sömürülürüz. Başkalarını memnun etmek adına kendimize eziyet etmiş oluruz. 
Kişisel gelişim kitaplarında aspirinin ağrıyı kestiği gibi “şunları şunları yap, bu dertten kurtul” gibi öğütler verilir. İşin sosyal, psikolojik ve kültürel boyutu ele alınmaz. Bu nedenle verilen öğütler teoride doğru ama pratikte işe yaramayan bilgiler olarak kalır. 
Bugün youtubeden Haluk Tatar’ın “9 Teknikte Hayır Diyebilmek-Hayır Demek-Hayatınızı Geri Alın” başlıklı konuşmasını izledim. Kısa ayrıntılarla açıklayarak 9 maddeyi şöyle sıralamıştı:
1-Hayır diyemediğin insan ve ortamlardan uzak durmalısın.
2-Günlük hayat planın olsun. Prensip olarak onu bozacak talepleri kabul etme.
3-Hayır demeyi açıklama. Prensibini gerekçe olarak göster.
4- “Döneceğim sana” diyerek cevabı zamana yay.
5-İç ve dış tehditlere boyun eğme. Hayır demeyi bir vicdan azabına dönüştürme.
6-“Elime mi yapışır” deme, yapışır. İyilik bir göreve dönüşebilir.
7-Sende karşıdan bir şey iste.
8- Hayır demek muhatabın kişiliğine değil isteğine hayır demektir.
9-Kibarlıkla senden talepte bulunan kişiye sen de kibarlıkla ret cevabı ver.
Ben de zaman yönetimi derslerinde hayır diyebilmek için şöyle bir öneride bulunuyordum:
1-Hayır dediğiniz için kendinizi suçlu hissetmeyin.
2-Hayır cümlenizi nezaketle söyleyin.
3-Gülümseyin.
4-Alternatif getirin.
5-Teşekkür edin, memnuniyet bildirin.
Bu klişe öğütler veya bilgilerle hayır dememiz kolay olur mu? Hayır diyememenin arkasındaki bilinçaltımıza yerleştirilen kalıplardan rahat kurtulabilir miyiz?
Hayır diyememenin psikolojik, kültürel ve sosyolojik nedenleri vardır. Bu nedenlerle yüzleşerek içsel ve dışsal bedelleri göze alamadıkça, hayır demeyi başarmamız zordur.
Küçük yaşlardan beri bize iyi insan olmamız öğütlenir. Bunun ise ancak diğer insanlara faydalı olmak ve fedakâr olmaktan geçtiği vurgulanır. İçimize işleyen bu kalıp, başkaları bir yardım talep ettiğinde harekete geçer. Kabul etmediğimizde iç dünyamızda kendimizi kötü insan olmayla etiketleyip vicdan azabı çekmemiz söz konusu olur. Kendimizle savaşırız, kendimizle çatışırız. İyi olmakla, iyilik duygunuzu istismar edip bizi kullanan, bizi sömüren insanlara karşı durmak arasında presleniriz. Sonunda bir tercih yaparız. Ama küçük yaştan beri içimize işleyen kalıplar ağır basacaktır.
Esasında burada bir değerler çatışması söz konusudur. İyi insan olmak duygusu ile kişilikli ve akıllı bir insan olmak arasında tercihimizi nasıl yapmalıyız? Kişilikli ve akıllı bir insan, bir iş yaptığında hem kendine hem de başkasına faydalı olur. Eğer kişi akıllıca ve kişilikli bir şekilde hareket etmeyip kendi zararına, başkalarının faydasına uygun olacak şekilde davranıyorsa burada iyilikten ziyade saflık, tabiri caizse enayilik söz konusu olur.  Bu nedenle iyilik, akıllılık, kişilikli olma konusunda öncelikle kendimizi merkeze almamız gerek. Başkalarına ise ancak tutarlı, dengeli ve akıllıca yaptığımız iyiliklerle iyi olabiliriz.
Hayır diyememenin sosyolojik alt yapısında ise hukuk kültürünün yerleşmeyip ahbap çavuş kültürünün egemen olması yatar. Bir devlet kurumuna işimiz düştüğünde, bir tanıdık olmadıkça hizmet almakta zorluk çekiyorsak, işimize gelmese de ilişkileri sıcak tutarak ayakta kalmaya çalışırız. Bu durumu bilen ve mevkii sahibi olan kişiler bizim  bu zaafınızı kullanacaklardır. Bunu Nuri Bilge Ceylan “Ahlat Ağacı” filminde düğünlerdeki çeyrek altın konusunu işleyerek örneklendirmiştir.  Köyde görev yapan imamın davet nedeniyle şehirdeki müftünün akrabasının düğününe gidip çeyrek altın takmak zorunda kaldığını imamın dilinden aktarmaktadır.
Diğer taraftan bireyci bir kültür değil, toplulukçu bir kültürün içinde yetişmek başkalarına hayır diyememenin önemli nedenlerindendir. Birey olarak varlığımıza saygı gereği başkalarına hayır dediğimizde topluluktan dışlanma, sevilmeme ve zarar görme riskleriyle karşı karşıya kalırız. Bu nedenle “Uyaroğlu ol hıyaroğlu olma” diyerek birey değil topluluğa uyma doğru bir davranış olarak kabul edilir. Böyle bir ortamda birey olmak ve hayır demek zordur.
Sonuç olarak hayır diyebilmek kişisel gelişim öğütlerindeki gibi kolay bir davranış değildir. Ancak psikolojik, kültürel ve sosyolojik arka planının farkına vardıktan sonra akıllı bir tercih olarak hayır demeyi öğrenmek gerekiyor. Aksi halde kendinizi memnun etmeyerek başkalarını memnun etmeye çalışmak hem akıllıca değil hem de hayatı çekilmez hale getirir. 
Kendinizden memnun bir hayat diliyorum.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar