İki gündür New York şehri çalkalanıyor...
Her şey film sahnesi gibi.
Ama yaşananlar gerçek.
Parklara, metro istasyonlarına, Times Square'e (toplamda 120 noktaya) gaz pompalandığı da bir gerçek.
Ama Amerikan İç Güvenlik Dairesi sürekli uyarı yapıyor:
"New Yorklular paniğe kapılmayın, bu gaz toksik değildir!" Tatbikat 30 Ekim'e kadar sürecek.
Niye?
Çünkü muhtemel biyolojik saldırılara karşı hazırlıklı olmak gerekiyormuş... muş... muş...
Peki olayın birden ortaya çıkışını ve arka planını sorgulayan var mı? Şimdilik yok!
Neden sürekli "biyolojik saldırı tehlikesi"nden söz eder olduk, soran var mı? Yok!
***
Bizim medyanın sevmediği(!) bir haberdi...
Belki o yüzden bu ayın başında şöyle bir verilip geçiştirildi.
Oysa Norveç, Finlandiya, İsveç ve Danimarka bir araya gelip başka bir konuda ortak karar alsalardı, hemen "Vay canına, ne oluyor acaba?" derdik.
Olay şu...
Nordik ülkeler kalp kası iltihabına yol açtığı iddiaları ciddileştiği için bir mRNA aşısı olan Moderna Kovid aşısını yapmayı durdurdular. (BioNTech şimdilik ve nedense yine paçayı sıyırdı.) İsveç Sağlık Dairesi, 1991 doğumlularda başlayarak gençler için her türlü mRNA aşısını 1 Aralık'a kadar durdurdu.
Çok önemli gelişme...
Peki tartışan var mı? Yok!
Dünyanın geri kalan ülkelerinde "Danimarka, Norveç, Finlandiya ve İsveç böyle bir karar almışsa, üzerinde durmak gerek, biz de uygulamalarımızı baştan ele almalıyız" diyen sağlık yönetimleri ortaya çıktı mı? Hayır!
***
Her türlü saldırı ve savaş tehlikesinin ciddileşmesi...
Ve salgın/aşı süreci hakkında gelişen tuhaflıklar...
Bu iki konu kayıtsız kalınabilecek konular mı?
Asla!..
İnsanlar bunları konuşuyor ama yönetici elitlerin kılı kıpırdamıyor sanki...
Ne garip bir dünya, değil mi?
Her şey "bilgi dahilinde" tıkır tıkır ilerliyorsa ve sessizlik bu yüzdense...
İş iyice ilginçleşiyor demektir.
***
NOT DEFTERİ
Klinikten geldim ama hâlâ bir türlü kendime gelemiyorum.
İnsanlara hayat bahşedenlere yardımcı olmak üzere okumak istedim, ama tam tersine insan, insanın içinden nasıl kazınıp çıkarılır, onu öğretiyorlar. Bizleri nelere inandırmaya çalıştıklarını bir bilsen! (...) Aslında her şeyin açıklamasının olması durumu insanın keyfini kaçırıyor.
(MİHAİL ŞİŞKİN / Mektupların Romanı)
Yorum Yazın