Önce şu önemli bilgiyi paylaşalım:
Günlük vaka sayıları Almanya’da olduğu gibi bizde de bir “3. dalga”nın yaklaşmakta olduğuna işaret ediyor. 3 ay önce 5 binlerin altına inme eğilimi gösteren günlük yeni vaka sayıları, daha kademeli normalleşmenin etkileri bile ortaya çıkmadan son günlerde 15 binleri zorluyor. Diğer taraftan ciddi bir “mutasyon meselemizin” olduğu da kesin. Karadeniz’deki “kıpkırmızı bölge”nin İngiliz mutasyonunun hâkimiyetine girdiği biliniyordu ama Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı açıklamaya göre “Güney Afrika, Brezilya ve California mutasyonları” da aramızda kol geziyor. Tek cümleyle özetlemek gerekirse: “Mutasyon cenneti mi olduk?” sorusunu sormanın zamanı gelmiştir.
BİR SORU
GENLERLE DANS MÜMKÜN MÜ
14 Ocak 2007’de Hürriyet Pazar ekinde yayımlanan yazımdan aldığım bir bölümü sizinle aynen paylaşmak istiyorum: “Onun stresi kendinden uzak tutmak bir yana, arayıp bulduğunu, dahası bir sünger gibi içine doldurduğunu düşünüyorum. Ne yapıp etmeli, bu kötü huyundan süratle vazgeçmeli. Buna en çok da ‘kalbinin’ ihtiyacı var.”
O yazıda rahmetli arkadaşımız, kardeşimiz, güzel insan Rasim Öztekin’in sağlık durumunu “tahmin edici/predictif” bir bakışla yorumlamaya çalışmış, yazıya da yukarıdaki cümlelerle başlamıştım. Sevgili Rasim kardeşimi rahmetle anıyor ve onun yaşadıklarından yola çıkarak “epigenetik meselesi”ni yani “genlerle dans” konusunu da gündemimize getirmek istiyorum. “Peki, nasıl yapılır o dans?” diyorsanız 1 numaralı kutuya bakabilirsiniz.
SORU ŞU
O DANS HAYAT DANSI MI ÖLÜM DANSI MI OLACAK
SADECE stres değil, yiyip içtiklerimiz, aktivite düzeyimiz, soluduğumuz hava, içtiğimiz su, düşündüklerimiz, sevinçlerimiz, kederlerimiz, özetle hayata ilişkin pek çok seçimimiz ve şeyimiz genlerimizle bir şekilde konuşabiliyor, daha doğrusu onlarla adeta dans ediyor. Hayat tarzı seçimlerimizden bazıları, bazı genleri “susturarak” yani kendilerini ifade etmelerine engel olarak, bazılarını da “coşturarak” yani iyi yönlerini olabildiğince parlatarak genlerimizle konuşuyor. Bu genlerle DANS MESELESİNE kafa patlatan bilim dalına da EPİGENETİK adı veriliyor. Eğer bu alanda biraz daha yeni şeyler öğrenip uygulamada da başarılı olabilirsek “GENLERİMİZİ KADER OLMAKTAN ÇIKARACAK, aklın ve bilimin rehberliğinde” diyabetten obeziteye, kanserden kalp-damar hastalığına pek çok sağlık sorunumuza çare bulabileceğiz.
BİR ÖRNEK
KALORİ KISITLAMASI ÖMRÜ NASIL UZATIYOR
DAHA az enerji tüketerek, yani boğazımızdan kısıp kalori kazanımımızı azaltarak ömrü uzatmanın ve sağlığı korumanın mümkün olabileceği uzun zamandır biliniyor. Bu önemli bilginin arka planında ise “epigenetik süreçler”in yattığı henüz yeni yeni anlaşılıyor. Bilimsel çalışmalar burada da “metilasyon meselesi” gibi önemli bir epigenetik bir mekanizmanın devreye girdiğini gösteriyor. “Metilasyon”, genlere metil gruplarının eklenmesidir. Bu süreç sayesinde genler yapılarında bir değişiklik olmadan aktive olur ya da susarlar. Metilasyon süreçlerinin miktarı ve hızının yaşam sürecini de etkileyebileceğini gösteren yeni veriler var. Düzenli metilasyon sadece yaşam süremizi uzatmıyor, yaşlanmayla ilgili hastalıkların gücü ve sayısını da azaltabiliyor. Kalori kısıtlaması, aşırı metilasyonu önlemede son derece etkili. Anlaşılan o ki metilasyon süreçleri ne kadar yoğun/fazla ve metilasyon hızı ne kadar yüksekse ömrümüzün süresi o ölçüde kısalıyor.
EPİGENETİK BESLENMENİN 5 MÜHİM OYUNCUSU
YİYİP içtiklerimizde bulunan bazı biyoaktif maddeler metilasyon ve diğer mekanizmalarla “gen ifadesi”ni etkileyebiliyor. Gen ifadesini olumlu yönde etkileyerek sağlığımıza pozitif katkılar yapan besinlerin başında da şu besinler var:
VARAN 1- RESVERATROL: Kırmızı üzümün kabuğu ve çekirdeğinde bulunan ve uzun ömrün sırlarından biri olduğu düşünülen olağanüstü bir doğal güç.
VARAN 2- KATEŞİNLER: Yeşil ve siyah çayda bulunan kateşinlerin de mühim birer epigenetik besin olduğu biliniyor.
VARAN 3- LİGNANLAR: Keten tohumundaki lignanlar da gen ifadesini değiştirebilen özelliklere sahip maddeler.
VARAN 4- SULFORAFAN-İZOTİOSİYANATLAR: Turpgillerde (lahana, karnabahar, turp, roka, tere) bulunan bu iki madde de önemli iki epigenetik doğal mucize.
VARAN 5- SİNNAMİK ASİT: Kahvede, tahıllarda, erik ve kivi gibi meyvelerde bulunan bu bileşen de sağlığa pozitif katkılar sağlayan ve adeta “gen terbiyecisi” gibi davranan harika bir molekül.
KISA BİLGİ
7 TEMEL SAĞLIK GÖSTERGESİ
EĞER “Sağlığım ne durumda?” sorusuna yanıt arıyorsanız, aşağıdaki temel sağlık belirteçlerini dikkatle takip etmenizi tavsiye ederim.
VARAN 1- BEL ÇEVRENİZ: Kadınsanız 85, erkekseniz 95 cm’nin altında olsun. Hiçbir koşulda kadınsanız 90’ı, erkekseniz 100’ü geçmesin.
VARAN 2- KAN BASINCINIZ: Yaşınız ne olursa olsun 12/8 civarında kalsın, 13/8.5 fazla olmasın.
VARAN 3- BESLENME TARZINIZ: Bitkisel ağırlıklı, yeterli, dengeli ve çeşitli olsun.
VARAN 4- UYKU DÜZENİNİZ: 6 saatin altı, 9 saatin üstü asla önerilmiyor. Ayrıca sadece “süre”ye değil, “kalitesine” de dikkat etmeniz gerekiyor.
VARAN 5- AKTİVİTE SEVİYENİZ: Aktif bir hayat ve haftada en az 150 dakika tempolu egzersiz yapmak çok önemli bir sağlık belirleyici olarak kabul ediliyor.
VARAN 6- YAŞAM TARZINIZ: Alkol ve sigara kullanmamanız, hijyenik yaşamanız, temiz bir çevrede hayat sürmeniz, huzura odaklı seçimler yapmanız da çok mühim birer sağlık belirleyicisi.
VARAN 7- SAĞLIK TAKİP PLANINIZ: Son derece önemli bir ayrıntı ama kişiye özel (personel), koruyucu (preventive), tahmin edici (predictif) olması gerekiyor. “Fabrikasyon işi(!)” check-up tarzı taramalar önerilmiyor.
İYİ BİLGİ
SİSLİ BEYNİN 7 MUHTEMEL NEDENİ
BEYİN sisi de tıpkı “uyku pandemisi” gibi giderek yaygınlaşan can sıkıcı bir sorun. Problemin temel belirtilerini “odaklanma zorluğu, konsantre olamama hali, unutkanlık, kafa karışıklığı ve zihinsel netlikte bozulma” gibi sorunlar oluşturuyor. Problemi basitçe “zihinsel yorgunluk” olarak tanımlayanlar da var. Uzmanlara göre beyin sisini tetikleyen ilk 7 neden ise şunlar:
1- Stres ve kaygı
2- Uyku bozuklukları
3- Bazı ilaçlar
4- Beslenme hataları
5- Hormonal değişimler
6- Hareketsiz yaşam
7- Hastalık süreçleri
Yorum Yazın