Ortada döndürülen oyunu iyi okumak, akılla ve özgüvenle karşı önlemleri almak gerek.
Muhalefetin, özde olmasa bile sözde "erken seçim" istediği bir sır değil. Bunun kolay kolay mümkün olmayacağını kendileri de biliyor aslında. Tam da bu nedenle Türkiye'yi "erkenden seçim atmosferine" taşımaya uğraşıyorlar.
Üstelik son günlerde hız kazanan "kapsamlı ve adım adım uygulanan stratejiyi" tek başlarına tasarlayamayacakları da aşikar. Küçümsediğimiz için değil; kadroları, kafaları ve yöntemlerini iyi kötü bildiğimiz için. Ama bu kez farklı! Daha organize bir çalışma, daha dışardan bir bakış ve daha hedef odaklı bir dizi "algı çarpıtması" söz konusu!
***
Peki, ne mi yapıyorlar?
Öncelikle ortama bakıyorlar. Örneğin pandemi şoku nedeni ile hassaslaşan toplumun değişik kesimlerinin sinir uçlarına dokunuyor, duygularını enfekte ediyorlar. Böylece, seri yalanlarla çarşının hareketlenmesini bekliyorlar. İşaret fişeği çakılınca hemen sosyal medya figürleri ile bulaşıcılığı artırıyorlar. Bununla da yetinmiyor, ekran yüzü haline getirdikleri aktörleri ileri sürüyorlar. Son aşamada ise oluşturdukları yapay gündemi Meclis zeminine taşıyıp siyasal, hatta toplumsal realiteye dönüştürmeyi deniyorlar!
Başka?
Hemen her gün...
AK Parti'nin, lidere ve davaya bağlı homojen yapısına yönelik atakta bulunuyorlar.
Tek tek kişilere veya itibarlı kurumlara ilişkin iddialar üretip sahaya sürüyor, bütüncül yapıyı parçalamaya çabalıyorlar. Genellikle, kişiler kendilerini savunmak zorunda kaldığında, AK Partililerin bile zaman zaman izleyici konumunda kaldığını görerek, iyice cesaret buluyorlar.
Henüz bir spekülatif paylaşımın mürekkebi kurumadan bir başkasına yöneliyorlar. Sosyal medyanın sansasyonel çarpan etkisini değerlendiriyor, sanki tüm ülke o gündem etrafında dönüyor intibaı uyandırıyorlar!
***
Şu, "128 milyar dolar" manipülasyonunda da görüldüğü gibi... Kurguları deşifre olduğuna göre izlenecek yol haritası da belli.
İlk olarak, trol mantığına teslim olmadan, bıkıp usanmadan doğruları anlatmak.
İkincisi, sadece sosyal medya görünürlüğü ile yetinmeyip halkla ilişkiler çalışmasına odaklanmak, meydanı boş bırakmamak!
Ve nihayet...
Ortak dil, üslup, mesaj geliştirip siyasal iletişimi akort etmek.
Yorum Yazın