SİZ bu yazıyı okurken seçimlere 96 gün kalmış olacak. Seçimler yaklaştıkça yapılan kamuoyu araştırmalarının ve onları yapanların değerlendirmeleri önemli.
Ama merdiven altı araştırma şirketlerini kastetmiyorum. Seçimlerden önceki hava ile seçim kampanyası başladıktan sonraki iklimi ayırıyorum. Her seçimin bir ruhu var. Seçmen, kimi zaman istikrar için, kimi zaman değişim için, kimi zaman da iktidara ders vermek için sandık başına gidiyor. 14 Mayıs’ta hangi psikolojinin hâkim olacağını ise seçim kampanyası başladıktan sonra göreceğiz.
ADAY BELİRSİZLİĞİ DİBE ÇEKTİ
Seçimlere giderken ilk kez muhalefetin ne yapacağı, adayının kim olacağı bu kadar çok önem kazandı. O yüzden muhalefeti, muhalif kimliği ağır basan bir isim olan Metropoll Araştırma’nın sahibi Prof. Dr. Özer Sencar’la konuştum. Özer Sencar, cumhurbaşkanı adayı belirleyememenin 6’lı Masa’yı dibe çektiğini savunuyor. O yüzden Özer Hoca’ya, “Çok iddialı değil misiniz, bu yönde elinizde veriler var mı?” diye sordum. “Bu çok önemli bir bulgu, benim kişisel yorumum değil. 2022 Haziran ayından bu yana Metropoll’ün Türkiye Nabzı Araştırmaları’nın sonuçları bunu açıkça gösteriyor. 6’lı Masa liderlerinin muhalefet adayını belirleyememesi, buna karşılık Kılıçdaroğlu’nun muhalefetin adayı imiş gibi kampanya yürütmesi, Akşener’in buna karşı açık ve net bir tavır alamaması, siyaset meydanında Kılıçdaroğlu’nun görünürlüğünü artırırken Akşener’i görünmez kıldı. Bu tavır, İYİ Parti’nin haziran ayında kararsızlar dağıtılmadan yüzde 14 olan oyunu ocak ayında yüzde 10’a geriletti” dedi.
ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİ
6’lı Masa’daki gerilemeyi sadece adayının belirlenmemesine bağlamak yeterli olmaz kanaatindeyim. Bir de Erdoğan faktörü var. Özer Sencar da ona işaret etti. “Hükümetin bütün imkânları kullanarak başlattığı yoğun seçim ekonomisi ve Erdoğan’ın dış politikadaki başarılı girişimleri ile güçlü lider algısını yeniden üretme fırsatı yakaladı. Böylece çok yönlü ve çok güçlü seçim kampanyasına başladı. Sonuçta haziran ayında kararsızlar doğıtılmadan yüzde 26 olan oyu ocak ayında yüzde 34.2’ye yükseldi. Bu sonuç 2019 haziranından beri AKP’nin aldığı en yüksek oy oranı. Sonuç olarak AKP’deki artışa karşılık İYİ Parti’deki büyük düşüş, Millet İttifakı’nı Cumhur İttifakı’nın 9 puan gerisine düşürdü. Ocak ayı itibarıyla kararsızlar oransal olarak dağıtıldığında Cumhur İttifakı yüzde 47’ye
yükselirken Millet İttifakı yüzde 38’e indi” dedi.
EKONOMİ İKTİDARI GÖTÜRÜR DEDİLER
AK Parti’nin oylarındaki gerilemede en büyük faktör ekonomi oldu. Peki muhalefeti gerileten ne oldu?
Özer Sencar, “İktidarın ekonomi yönetiminde son 2-3 yıldaki çok büyük başarısızlığı sonucu enflasyon ENAG’a göre yüzde 170’lere yükseldi. Bu durum iktidar seçmeninin çoğu tarafından da kabul edildi. Muhalefet bu sonuçtan hareketle iktidarın seçimi kesin olarak kaybedeceğine inandı ve rahatladı. ‘Erdoğan’ın karşısına kim çıksa kazanır’ diye düşünerek diğer liderlerinin mutabakatını almaya gerek görmeden Kılıçdaroğlu aday gibi kampanyaya başladı. Bu hal özellikle İYİ Parti seçmeninde ve bir kısım kararsız seçmende kızgınlığa sebep oldu. Akşener kamuoyuna yönelik pasif bir muhalefetle Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını ima eden konuşmalar yaptı amabunu masada açıkça ifade etmedi. Bu durum kendi seçmenini partiden uzaklaştırdı. En yüksek yüzde 18.6’ya kadar yükselen İYİ Parti oyu yüzde 12’lere kadar geriledi. Bu arada diğer 4 küçük partinin de oyları şimdiye kadarki en düşük seviyeye indi. Muhalefet, siyasal zekâ ve becerilerini bunca yıldan sonra bile hâlâ fark etmemiş olacak ki, Erdoğan’ın seçimi kesin kaybedeceğine inandı. Ayrıca sekiz aydır başkan adayını belirleyemeyen muhalefet halkta yeterli güven oluşturamadı” diye konuştu.
HAZİRANDAN SONRA TABLO DEĞİŞTİ
Ekonomide bir baz etkisinden söz edilir ya haziran ayı da öyle. Haziran ayına kadar gerileyen iktidar oyları hazirandan sonra tırmanışa geçti. Muhalefette ise tablo tam tersine. Özer Sencar’a hazirandan sonraki eğilimi sordum. Özer Hoca, “Haziran ayından bu yana AKP oyları yaklaşık 7 puan artarken CHP oyları iki buçuk puan artmış, İYİ Parti’nin oyları 5 puan ve diğer 4 küçük partinin oyları yaklaşık 3 puan gerilemiştir. Sonuç olarak Cumhur İttifakı’nın oyu yüzde 47’ye çıkarken, Millet İttifakı’nın oyu yüzde 38’e gerilemiştir” dedi.
MUHALEFET KAZANAMAZ MI
Ben kazanılmayacak seçim olmadığına göre kaybedilmeyecek seçimin de olmadığına inanırım. O yüzden Özer Sencar’a, “Muhalefetin kazanması için ne yapılması lazım?” sorusunu yönelttim.
“Muhalefetin seçimi kazanması hâlâ imkânsız değil” diye söze başladı. Kimya formülü verir gibi seçim formülü verdi. “Bunun için HDP dahil 7 parti liderinin kazanacağına inandıkları bir adayı hemen belirleyip hızla seçim kampanyasına başlamaları gerekir.
Eldeki veriler dikkate alındığında muhalefet, HDP ve özellikle Demirtaş’ın tam desteği alınmak kaydıyla Yavaş veya İmamoğlu’nun adaylığı etrafında ittifak sağlamalı. Ayrıca aday hangisi olursa olsun seçim ve kampanya yönetimi İmamoğlu ve ekibine emanet edilmelidir. Yaz başına göre muhalefetin kazanma şansı azalmış olsa da hâlâ kazanma ihtimalinin olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
KILIÇDAROĞLU ADAYLIĞINI İLAN EDECEK
Siyaset imkân sanatıdır. Peki Özer Sencar bunu mümkün görüyor mu?
“Ancak gözlemlerim Kılıçdaroğlu’nun sonuna kadar adaylıkta direneceği, Akşener’in onu onaylamayacağı ve sonuçta Kılıçdaroğlu’nun diğer 4 küçük partinin desteğiyle adaylığını ilan edeceği yönündedir. Bu da Erdoğan’ın kesin seçimi kazanması demektir. Son anda Akşener’in fikir değiştirip Kılıçdaroğlu’nu kerhen desteklemesi sonucu değiştirmeyecektir diye düşünüyorum” diyor.
SEÇMEN AFERİN DER Mİ
Ali Babacan, “Avrupa bize aferin diyecek” dedi. Muhalif medya ortak hükümet programını insanlığın kurtuluş reçetesi gibi sundu. Peki ortak hükümet programı muhalefete seçim kazandırmaya yetecek mi?
Özer Sencar o kanaatte değil. “Halk yazılı metinleri ve programları okumaz ve bunlar onun oy verme davranışını etkilemez. Seçmenin oy verme davranışını; adayın liderlik gücü, geçmişindeki başarı hikâyesi, kampanyayı yönetecek ve sandık güvenliğini sağlayacak ekibin gücü etkiler. Böyle bir metin ve sunumdan fayda beklemek, seçmen psikolojisi ve siyasetin doğasını hiç bilmemektir” dedi.
Bu konuda Özer Hoca’yla aynı fikirdeyim. Avrupalıları bilemem ama ortak hükümet programını okuyup seçmenin aferin demesini beklemiyorum.
Yorum Yazın