Muhalefetin hâlâ bir cumhurbaşkanı adayı yok. Bu nedenle de her ismin adaylık ihtimalini tartışıyoruz. Halbuki bazılarının siyaseten neye karşılık geldiğini bile bilmiyoruz. Bu olağanüstü bir tuhaflıktır.
Çok basit birkaç soru. Mesela adı geçen belediye başkanlarının siyasi çizgisini gerçekten biliyor muyuz? Ekonomiye dair planları nedir? Teröre bakışları nasıldır? Dış politika vizyonları neye dayanır? Hadi bunların hepsini bir kenara bırakın. Bu adı geçen adayların hangi partiden olduğunu söyleyebilir misiniz? Cehaletimi mazur görün. Ben bilmiyorum. Mesela, İmamoğlu CHP'li midir? İyi Parti'ye daha mı yakındır? Yoksa HDP çizgisinde midir? Mansur Yavaş, İyi Partili midir? CHP'li mi? İyi Parti'ye yakın olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ama kendisi Ankara için İyi Parti'den aday olmayı bile istemedi belediye seçimlerinde.
Siyasi çizgisinin bile ne olduğunu bilmediğimiz bu isimleri cumhurbaşkanlığı adaylık tartışmasında görmek sadece bana mı tuhaf geliyor acaba? En büyük marifeti siyasetsizlik, suskunluk ve gizlenmek olan birisi nasıl oluyor da adaylık için öne çıkabiliyor? Nasıl olabiliyor da muhalif seçmen bunlardan birer kahraman inşa etme eğilimine düşebiliyor? Bu zamana kadar ne yaptığını hadi bırakın, ne dediğini biliyor musunuz da kahraman ilan etmeye çalışıyorsunuz? Kendinizi neden kandırmaya çalışıyorsunuz?
Aslında bu soruların cevabı da çok zor değil. Hepimiz biliyoruz. Muhalefet, lider üretme konusunda o kadar başarısız ki, her gördüğü isme kurtarıcı muamelesi yapıyor. Bu beklenti çaresizliğin göstergesidir. Siyasetin normal akışında kimsenin umursamayacağı bir profil, mesih muamelesi görüyor.
Çünkü muhalif partilerin genel başkanları lider olamadı. Partilerinin seçim performansının bile altına düşen isimler. Ancak yerlerinden de edilemiyor. Bu nedenle muhalif seçmen çaresizce önüne her düşeni kahraman ilan ediyor.
Sonra nasıl bir hayal kırıklığına dönüştüğünü de hepimiz biliyoruz. Deniz Baykal bir kaset komplosuyla devrildiğinde Kılıçdaroğlu "Gandi Kemal" ilan edilmişti. Sonuç ortada. Ekmeleddin İhsanoğlu vakasını hatırlamak bile istemiyor kimse. Muharrem İnce farklı mı? Ona da kahraman muamelesi yapılmadı mı? İnce'yi göklere çıkaranlar sonra yerin dibine batırmadı mı? İmamoğlu üç yılın içinde harcanmadı mı?
Samimiyetle söylüyorum. Bu durum son derece irrasyonel bir anomalidir. Siyasetin doğasına aykırıdır. Başarısız olmaya mahkûmdur. Siyaset inşa etmeyen her isim öyle ya da böyle üç gün içinde patlamaya mahkûmdur.
Ancak muhalif siyasetçileri bu yola iten, alıştıkları kolaycılıktır. Muhalif seçmen her önüne çıkarılana tıpış tıpış oy verdiği için muhalif siyasetçiler siyaset inşa etmeye çalışmıyor. Yine tüm samimiyetimle söylüyorum. Ey muhalif seçmen! Siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz. Önünüze gelen her isimden kahraman çıkarma alışkanlığını sürdürürseniz hayal kırıklığına da mahkûm olursunuz. Benden söylemesi.
Yorum Yazın