Yılın son Milli Güvenlik Kurulu toplantısında "ekonomiye" özel başlık açılması tesadüfi olmadığı gibi eşine sıkça rastlanan bir durum da değildi
"Türkiye'nin inşa ettiği sağlam alt yapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiştir" cümlesi, kuru dalgalandıran iç ve dış çevrelere net mesaj olduğu kadar, ekonomik istikrarsızlık üreterek, muhalif siyaseti ve toplum kesimlerini hareketlendirmek isteyen çevrelere de "oyununuzu görüyoruz ve bunu bozacağız" uyarısını da bünyesinde barındırmaktaydı.
MGK'daki yaklaşım tarzı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bir dizi riski göze alarak ilan ettiği yeni ekonomik kodların, aynı zamanda "devlet politikası" olarak tasarlandığını da kayda geçirmiş oldu!
***
Merkez Bankası, BDDK ve Bankalar Birliği başkanlarının, finans sektörünün önde gelen temsilcileri ile buluşması da piyasalar için dikkate değer sinyaller içermekteydi.
TCMB yönetiminin, "Müşterilerinizi bilinçli şekilde dövize yönlendirmeyin, dolarizasyondan kaçının, TL'ye güveni hep beraber sağlayalım" mealindeki çağrısının bir kenara not edilmesinde fayda var. Zira önümüzdeki günler -gelişmelerin seyrine göre- "at izi ile it izinin ayrıştırıldığı" örnek olaylara ve hatta kararlara sahne olabilir.
Öte yandan bankacıların, "Kur artışının sermaye yeterlilik oranlarımızı aşındırmasına karşı formül üretilmeli" talebi ile "Kurdaki aşırı oynaklık bertaraf edilmeli" ve "Merkez Bankası daha etkili ve güveni temin edici iletişimde bulunmalı" isteği de göz ardı edilmemeli. Aynı şekilde bankaların, TCMB kaynaklı TL likiditeye erişim ve kullanım imkanlarının iyileştirilmesine dair adımlarını atılması da olasılık dâhilinde görülmeli!
***
Peki, bundan sonrasına dair neler söylenebilir?
Meseleyi, sadece faiz indirimine bağlayan ve yeniden şok faiz artışı için sütre gerisine çekilenlerin yorumları da hazırlıkları da yakından izleniyor.
Buna karşın, işin mantığı ve önermeleri kanımca şekilleniyor...
Faizlerin düştüğü finansal şartların daha da tahkim edileceği anlaşılıyor.
Kurda birkaç ay içinde dengelenme sağlanacağı, programın ezber bozan sonuçlarının 6 ay içinde hissedileceği öngörülüyor.
Yılbaşında asgari ücrete tatmin edici artış yapılması bekleniyor. İhracatçı firmaların, artan işçilik maliyetini, kur artışından dolayı fiyatlarına yansıtabileceği, bunu fiyatlarına yansıtamayan sadece iç pazara çalışan firmaların ise daha verimli çalışmaya geçeceği ve eş anlı olarak da desteklenecekleri ifade ediliyor.
Enflasyonun düşük tek haneye çekilmesi ve toplumsal refahın artması için cari fazla verilmesine dönük reçetelerin hızla uygulanacağı, tasarrufları ve sabit sermaye yatırımlarını artıracak önlemlerin de peşi sıra geleceği konuşuluyor.
Merkez Bankası'nın, para yaratma modelinin değişeceği, devlet tahvili ve hazine bonosuna dayalı para arzının daralacağı, arz yönlü para yaratılmasının yalnızca cari açığın düşürülmesi için ihracatçı firmalara kullandırılan reeskont kredilerini hedefleyeceği belirtiliyor.
İthal ikamesine dönük yatırımlar için Merkez Bankası'nın, reeskont kredisi açarak inisiyatif alabileceği vurgulanıyor.
Bankalardaki döviz tevdiat hesaplarının neredeyse sıfıra yakın maliyetle duran imkân olduğu gözetilerek, ihracatçı firmaların kredilendirilmesine dönük yenilikçi metotlar geliştirilebileceği kaydediliyor.
Kur artışından yararlanan tasarruf sahiplerinin göreceli servet etkisinin ise tüketime dönmesi, vergi gelirlerine yansıması üzerinde duruluyor. Neticede...
Yepyeni tercihlerle karşı karşıyayız. Argümanlar da çoğalacak, karşı tezler de ileri sürülecek. Bu durum, çok sesliliğin de bir gereği... Önemli olan ise operasyonlara karşı duyarlı ve siyasal mühendislik faaliyetlerine karşı uyanık olmak!
Yorum Yazın