Kovid-19, Son bir yıldır bütün dünya ülkelerine ve milletlerine çok şey öğretti, öğretmeye devam ediyor. Dünya Sağlık örgütü ile dünya devi ülkelerin hayranlıkla övdüğü Türkiye'nin pandemiyle mücadele sürecini fedakarca yürüten sağlık görevlilerimize ne yapsak az. Güvenlik görevlileri ile mülki idare amirleri de, devlet adına bulundukları il ve ilçelerde can siperane yapıyorlar görevlerini. CHP'nin bir süredir bilinçli olarak yürüttüğü; öğretmenlere, sanatçılara, çiftçilere, ordumuza, uzman çavuşlara ve son olarak da vali ve kaymakamları hedef alan açıklamaları, artık bir politika haline geldi maalesef. Tayyip Erdoğan ve hükümete muhalefet etmeyi bir kan davasına haline getiren; Anayasanın gayrimeşru olduğunu iddia edip mevcut Anayasaya göre seçilen hükümet gayrimeşrudur demeye getiren ve yüzde 52'den fazla seçmenin oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanına "sözde" ifadesini kullanan CHP son olarak devletin öğretmenine, askerine ve kaymakamına-valisine "militan" yakıştırması yaparak "itibarsızlaştırma" gayretini bir parti politikasına dönüştürdü. Bu sistematik hedef gösterme ve saldırı, devletin tüm kurumlarına yapılmış bir saldırıdan başka bir şey değildir. CHPyi yönetenler bir an evvel bu devletin ve devletin her kurumunun herkese lazım olduğunu ve olacağını bir kez daha hatırlamalılar...
***
ŞAMPİYON ÖZİL...
Futbol sadece futbol değildir. Bu sözü çok severim. Sadece bir spor olmayıp sosyal, kültürel ve ekonomi boyutlarıyla kabul edelim etmeyelim çok ciddi bir sektör aynı zamanda futbol. Her ne kadar bir kadın olarak futbolda zaman zaman yaşanan sertliği, kabalığı ve küfrü son derece itici bulsam da; yanlışlara bakıp değil, doğruları ve faydalarıyla ele alınması gereken bir spor dalı olduğunu düşünenlerdenim. Fair Play yanıyla daha çok örnek olması gerektiği çok açık olan futbol ve futbolcuların, her geçen yıl biraz daha iyiye gittiğini söylememek de haksızlık olacak. Kongre üyesi ve iyi bir Beşiktaşlı olarak, tekniği ve yaşamı ile örnek gördüğüm ve beğendiğim rakip takım futbolcular arasında Mesut Özil ayrı bir yer tutuyor. Uzun yıllardır yaşadığı yurtdışında ne ülkesiyle ne aidiyetiyle ne de inancıyla arasına mesafe koymadığını, sosyal medya paylaşımlarından keyif ve gururla takip ettiğim Özil'in Fenerbahçe'ye transferi ile yurda dönmesini de ilgiyle izledim. "Kazandığımda Alman, kaybettiğimde göçmendim" diye isyan ettiği ve ülkesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte fotoğraf paylaştığı için ceza aldığı halde geri adım atmadığı ve her Cuma sosyal medyasında ellerini göğe açan kendi fotoğrafı eşliğinde "Hayırlı Cumalar" mesajını paylaşmaktan asla geri kalmaması ona olan sempatimi daha arttırdı. Türkiye eski güzeli Amine Gülşe'ye evlilik hediyesi olarak bin çocuğun ameliyat masrafını karşılayan ve son olarak öksüz ve yetim yüz öğrenciye eğitim bursu veren Mesut Özil, takım oyunu futbolun kişisel şampiyonu olmaya çoktan aday oldu bile...
Yorum Yazın