Seçim öncesi MHP’yi etkisiz, tesirsiz, güçsüz, itibarsız kılmak için her yolu denediler. Atılmadık iftira, yapılmadık kara propaganda bırakmadılar. Akla hayale gelmeyecek senaryoları yazdılar. CHP merkezli ittifakın tüm yöneticileri, medya unsurları, sosyal medya trolleri tüm mesaisini MHP’nin başarısızlığı için harcadılar. “MHP’yi engellersek hayallerimize ulaşırız” düşüncesiyle adeta seferberlik halinde çalıştılar. O kadar uyumlu çalıştılar ki, düğmeye basar basmaz hepsi koro halinde MHP’ye saldırıyordu. Tek merkezden ve malum ajanstan yönetildikleri o kadar belliydi ki...
MHP’nin tabanına ayrı, AK Parti tabanına ayrı sürekli fitne yaydılar.
Cumhur ittifakının içine fitne-fesat yaymak için her yolu denediler ama bu birlikteliği bozamadılar.
“Recep Tayyip Erdoğan, MHP yüzünden Doğu ve Güneydoğu’da çok oy kaybedecek” diyerek MHP’nin yük olacağı imajını yaymaya çalıştılar.
Anket şirketleri sürekli MHP %5-6 oy alacak algısını oturtmaya çalıştı.
2018 seçim öncesi gördüğümüz algı çalışmalarının kat kat fazlasını bu seçimlerde de gördük. Ama ne yaparlarsa yapsınlar diledikleri sonuca ulaşamadılar.
CHP ve ittifak kuyruklarının seçim öncesi en çok kullandıkları istismar malzemesi de Sinan Ateş cinayetiydi ve bunu bir seçim propagandası haline getirdiler. Bu olayı sürekli MHP ve Ülkü Ocakları’nın kurumsal kimliği etrafında dolaştırarak hem Ülkücü tabanın hem de toplumun duyarlılığını kaşımak için çok uğraştılar. Cinayetin önünü arkasını bilmeden, olayın sebep-sonuç ilişkileri aydınlanmadan kimi olayın savcısı, kimi hâkimi olmuş, MHP ve Ülkü Ocakları’nın kurumsal kimliğini yargılamaya kalktı. Sonuç almak adına bu olayla ilgili o kadar yalan haber servis ettiler ki, Allah’tan korkmadıkları gibi kuldan da utanmadılar.
Şimdi bu olayı ağzına alan var mı? Artık almazlar çünkü seçim yatırımı olarak kullandılar, istedikleri sonuç olmayınca da artık hiç oralı olmuyorlar.
Aslında bu istismarın amacına dair finali, firari FETÖ’cü Adem Yavuz Arslan “Sinan Ateş suikasti MHP'den hiç oy götürmemiş gözüküyor. İzah edemiyorum.” şeklinde yapmıştı. Bu istismar “MHP’den oy götürsün” diye yapılmıştı. FETÖ’nün firari unsurları, Sinan Ateş cinayeti üzerinden MHP’ye saldırmak için özel bir propaganda çalışması yapmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener, suflenin çoğunu oradan alıyorlardı.
Sinan Ateş olayında azmettirici ve tetikçi olmak üzere 22 kişi tutuklu durumdadır. Seçim öncesi öyle bir hava estirdiler ki, sanki azmettirici ve tetikçi bulunmamış, tutuklu kimse yok ve onlar kayıp gibi…
Seçim öncesi defalarca uyarı yazıları yazmıştım.
“Vatan düşürme hedefinde olanların istismarları” başlıklı yazımda “O halde siz niçin konusu yargıda olan girift bir cinayet üzerinden ve arkasından ne çıkacağı belli olmayan bu olay üzerinden MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi ve Ülkü Ocaklarını hedef alarak bu ahmaklığı ve şerefsizliği yapıyorsunuz? Yarın ortaya çıkacak ilişkiler ağı, fotoğraflar, belgeler gözünüze sokulursa oturduğunuz yerden kalkamazsınız bir daha… Buna emin olun…” cümlelerini kullanmıştım. Bu yazımdan yaklaşık 3 hafta sonra Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz “Sinan Ateş ve azmettiricisi aynı karede” başlıklı bir yazı kaleme alarak Sinan Ateş cinayetinin azmettiricisi Doğukan Çep’in Sinan Ateş’in arkasında olduğu bir fotoğrafı paylaştı. Yaklaşık dört yıl öncesine ait bir fotoğraftı o…
Azmettirici olarak yakalanan ve tutuklanan Doğukan Çep’in polis ifadesinde “Sinan Ateş ocak başkanıyken bize sahip çıkmadı. Yargıtay’da temyiz aşamasındaki bir dosyam için yardım istedim ancak yardımcı olmadı. Bunun kızgınlığı ile korkutmak ve gözdağı amaçlı olayı planladık. Öldürme amacımız yoktu” dediği ortaya çıkmıştı. Bu konuyu da “Girift bir cinayetten oy avcılığı ve alçak imalar” (09.01.2023) başlıklı yazımda ifade etmiştim. Savcılık bu konunun üzerine titizlikle giderse merhum Sinan Ateş ve cinayetin azmettiricisi Doğukan Çep’in daha öncede defalarca yan yana geldiğini HTS kayıtları üzerinden ortaya çıkaracaktır. İsmail Saymaz’ın yayınladığı fotoğraf sonrası “Azmettiriciyle, torbacıyla, katille nasıl yan yana gelir?” diyenler derin sessizliğine büründü.
Sinan Ateş cinayeti sonrası CHP merkezli ittifak unsurlarının yaptığı propagandanın %90’nı iftira ve yalandan oluşmaktadır. Önceden de ifade ettiğimiz gibi MHP’ye seçimlerde darbe vurabilmek adına istismar malzemesi olarak kullandılar. En büyük düşüncelerinden biri de PKK işbirliklerini Sinan Ateş cinayeti ve HÜDAPAR ile perdeleme gayretleriydi. Bu konularda o kadar abandılar ki, sonuç firari FETÖ’cünün dediği gibi “izah edemeyecekleri hayal kırıklığı” olmuştur.
Önümüzdeki günlerde bu davanın mahkemesi başlayacak ve olayın üzerindeki sis perdesi dağılacaktır. Ortaya çıkacak deliller ve ifadeler üzerinden cinayetin sebep ve sonuçları aydınlanacaktır. Sonuna kadar aydınlanması da hukukun bir gereğidir.
Böylece onbinlerce insanı öldürmüş ve halen öldürmeye devam eden terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ittifak yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in ve diğerlerinin meselesinin Sinan Ateş cinayetinde adalet, hukuk arayışında olmadığı da anlaşılacaktır.
Hukuk işler, cezası olan cezasını çeker, suçsuz olanlar aklanır ama girift bir cinayeti MHP ve Ülkü Ocaklarının kurumsal kimliği üzerine yıkmaya çalışanlar hep yaptıkları alçaklıkla anılacaktır.
Yorum Yazın