Meral Akşener, İyi Parti'nin Genel Başkanlığı’na vedâ etse de siyasete veda etmemiş.
"Etmemiş" diyorum!
Çünkü Ankara kulislerinde bize gelen ilk haberler Akşener’in memleketinde çiftlikte dinlenmeye başlayacağı ve yaşamının önemli kısmını burada geçireceği şeklindeydi.
Hiç kimse onun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile buluşmasından haberdar değildi!
Dikkat edin; Akşener'in en yakınında yıllarca siyaset yapanların bile haberi yoktu.
Akşener sadece imajını değiştirmedi.
Başka değişiklikler de var.
"Yeni Anayasa" tartışmalarında Akşener'in söyleyecekleri olacak.
İyi Parti cephesi ise şaşkın!
Hatta aralarında haberdar olmadıkları için kızgın olanlar bile var.
1)Haksız sayılmazlar; çünkü Akşener sıradan bir İyi Partili değil; partinin kurucusu.
2)Haksızlar; çünkü çoğu, kollarını açıp da "Sen Kurucu Genel Başkansın, sen gidersen biz de gideriz" demediler.
Ve Recep Tayyip Erdoğan!
Ahde vefanın tecessüm etmiş hâli!
O kadar “altılı masa” hengamesi oldu, lakin Sayın Akşener’le buluşan yine o oldu.
Onca siyasi kavga görüntüsü verdiler.
Gelin Hanım'a çok kızdı.
Bazen "eve dön" dedi.
Bazen "Daha neler olacak" dedi.
Ama kapıyı hiç kapatmadı.
Peki, aralarında neler konuşuldu?
İşte şimdi bir şeyi gözden kaçırıyorsunuz.
Burada "nelerin konuşulduğunun" önemine odaklanmayın; görüşmenin kendisine odaklanın. Çünkü görüşmenin kendisi zaten mesaj; amaç bu!
Bu görüntüden dosta/düşmana bir pay düştü.
Amaç bu payı dağıtmaktı.
O yüzden pek çoklarının kafası hâlâ karışık!
Acaba, “Akşener oğluna büyükelçilik falan mı istedi?” diye saçmalayanlar bile oldu.
Bunu dillendirenler ne Erdoğan’ı ne de Akşener’i tanımamış. Ben her ikisini de bu yönleriyle tanırım ve böyle bir konuşmaya ihtimal bile vermem.
Eğer daha önce Erdoğan-Özel, Bahçeli-Özel görüşmeleri olmasaydı Erdoğan-Akşener görüşmesi işte o vakit “soru işaretleri” ile dolu olurdu ve “içerik” araştırmasına girerdik.
Ancak siyasi yumuşama dönemi bu sorulara değil “mesaja” odaklanmamıza vesile oldu.
Başkan Erdoğan’ın son "siyasi yumuşama" hamleleri toplumda olumlu karşılandı.
Ancak özellikle DEM Parti'ye karşı başta hukuki müesseselerin yavaş çalışması hâlâ büyük sıkıntı arz ediyor.
Türkiye’yi dönüştüren Başkan Erdoğan devrimcidir.
DEM Parti’yi de PKK tahakkümünden kurtarırsa muhteşem bir devrim daha yapacaktır.
Çünkü şayet Erdoğan kurtarmazsa, DEM Partililer PKK'nın gölgesinden çıkmak için herhangi bir çaba harcamayacaklar.
Onlarda bu yürek yok!
SON SÖZ: Her çocuğun döndüğünde bir odası olmalı baba ocağında ki bu söz bana Avrupa'da yaşamak zorunda kalan gurbetçi kardeşlerimizi hatırlatıyor. Nerede olursak olalım, başka Türkiye'miz yok, başka vatanımız yok. Bu ifadelerimi sadece “yaşayanlar” anlar.
Yorum Yazın