Dünkü yazımda Kur Korumalı Mevduat’tan dövize geçmek isteyenlerin likidite ihtiyacını karşılamak üzere Merkez Bankası’nın kamu bankalarına 1 milyar dolar satış yaptığını belirtmiştim.
Bunun kuru baskılamak için değil tam aksine döviz likiditesini karşılamak için yapıldığını ifade etmiştim. Önemli de bir haber vermiştim. Merkez Bankası’nın aynı uygulamayı özel bankalara yapacağını bildirmiştim.
MERKEZ BANKASI’NDAN ÖZEL BANKALARA
Merkez Bankası tarafından dün özel bankalara resmi bir talimat gitti.
Merkez Bankası, “Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesap sahiplerinin vade tarihlerinde hesaplarını yenileme ilgileri devam etmekle birlikte, vade sonunda talep etmeleri halinde döviz piyasasında likidite ihtiyacı oluşabilmektedir. Bu kapsamda, bankaların vade sonunda ihtiyaç duyacakları döviz likiditesinin piyasa koşulları çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nca doğrudan karşılanabilmesine ve bankaların döviz likiditesi yönetimine destek olunmasına karar verilmiştir” deniliyor. Hafize Gaye Erkan, Merkez Bankası Başkanı olduğu günden bu yana sadeliğin ve şeffaflığın altını çiziyor. Bu da o yönde atılmış önemli bir adım.
TÜM BANKALAR İÇİN GEÇERLİ
Merkez Bankası’nın uygulamasının esaslarının anlatıldığı bölümde ise, “İşlemler döviz piyasalarında işlem yapmaya yetkili tüm bankalar ile gerçekleştirilir” deniliyor. Yani kamu ve özel banka ayrımı yok. Döviz piyasasında işlem yapmaya yetkili tüm bankalara döviz satışı yapılabilecek. Bu güven demektir, bu şeffaflık demektir.
Ayrıca döviz işlemleri için bankalardan ayrıca bir komisyon alınmayacağı, teminat ya da limit aranmayacağı belirtiliyor.
Eski alışkanlıklarımızı ve ezberlerimizi bir kenara bırakalım. Yeni ekonomi yönetiminin kararlarını ve Merkez Bankası’nın adımlarını takip edelim diyorum başka bir şey demiyorum.
OĞLUM EKREM, OLDU TEK ADAM EKREM
KILIÇDAROĞLU, Meclis’te grup toplantısına giderken kendisine eşlik eden Grup Başkanı Özgür Özel aynı zamanda genel başkan adayı. Yani rakibi. Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Ekrem İmamoğlu’nun adamı. Oturumu yöneten Ali Mahir Başarır, Özgür Özel’in ekibinden. Bu dönem Engin Altay da yanında değil. Genel Merkez’deki en yakın adamları bir bir onu terk etti.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayı olarak son kez geldiği CHP grubunda izdiham yaşanmıştı. Özgür Özel gözyaşlarını tutamamış, alkışlar, sloganlar birbirine karışmıştı. “Geliyor, ‘13. Cumhurbaşkanı’mız geliyor” anonsları arasında kürsülere davet edilen “Bay Kemal” gitmiş, istifaya davet edilen Kılıçdaroğlu gelmişti.
Tam anlamıyla bir yalnız adamdı. Yanında ise Maliye’deki bürokratlığından SSK Genel Müdürlüğü’ne, oradan CHP Genel Başkanlığı’na kadar her zaman yanında olan vefalı dostu Şükran Kütükçü vardı.
Boşuna dememişler, “Başarının bin tane babası olur, başarısızlık ise yetimdir” diye.
TEK ADAM EKREM
Ekrem İmamoğlu’nun değişime davet manifestosunu açıklamaya hazırlandığı, “İktidar için değişim” isimli internet sitesinin açılışına saatler kala Kılıçdaroğlu ön aldı. Grup toplantısındaki konuşmasını değişim tartışmalarına ayırdı. CHP’de asıl değişimi kendisinin başlattığını savundu. İmamoğlu’nu hedef aldı. “Tek adam” dedi. Seçimlerden önce “Oğlum Ekrem”di. Seçim bitti. İmamoğlu kendisine bayrak açınca oldu “Tek adam Ekrem”.
İMAMOĞLU’NA SALVOLAR
Kılıçdaroğlu’nun konuşması adeta Ekrem İmamoğlu’na dersler tarzındaydı.
“CHP’liler kişisel ikbal peşinde koşmamıştır” dedi. Atatürk’ü, İnönü’yü, Ecevit’i, Baykal’ı örnek gösterdi. Ekrem bak, Atatürk bile şahsi ikbal peşinde koşmamış sana ne oluyor, dercesine konuştu.
“CHP bir tek adam partisi değildir. Atatürk’ten bu yana her zaman kadro partisi olmuştur” sözleriyle yine İmamoğlu’na mesaj gönderdi. CHP, kendini kurtarıcı olarak görenlerin değil, bir kadro partisidir. Senin kurtarıcılığına ihtiyacı yoktur, dedi.
‘DEĞİŞİMİ BEN YAPTIM’ DEDİ
“Değişim değişim diyorsunuz ama asıl değişimi ben yaptım” dedi Kılıçdaroğlu. “Değişim ve liderlik meselesine gelelim şimdi. Bir kere bizler 25 milyon insanla birlikte bir koalisyon kurmuşsak, başörtülüsü, başı açığı, seküleri, Atatürkçüsü, milliyetçisi bir araya gelebildiysek büyük bir değişimi başarmışız demektir. Biz toplum olarak neyin değiştiğine değil, neyin değişmediğine bakarsak hata yapmış oluruz” dedi. Yetinmedi, “Değişen şeyler yüzde 20’den yüzde 48’lere ulaşan kitlelerdir” diye konuştu.
DEĞİŞİMİ YEDİRMEM
Seçimlerde başarılı olunmadığı ortada. Ama Kılıçdaroğlu başarıda ısrar ediyor. Daha önce Ekmeleddin İhsanoğlu da Muharrem İnce de Erdoğan’ın karşısında yüzde 48 oy almıştı ama Kılıçdaroğlu, yüzde 48’e sarılıyor. “Bu birlikteliği başarısızlık olarak tanımlarsanız o zaman tek başıma karşınızda durur, dikilirim. 25 milyona dokundurtmam” dedi.
CHP’NİN BAŞINDA OLSAM DA OLMASAM DA...
Kılıçdaroğlu’nun, “Ben CHP’nin başında olsam da olmasam da birleştirdiğimiz 25 milyonluk demokrasi kitlesi halkın yanında duranların kitlesi olacaktır” sözünün üzerinde duruldu. Kılıçdaroğlu, CHP’nin başında olmamayı da kabullenmiş yorumları yapıldı ama asıl vurucu cümlesi gözden kaçtı. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nu hedef alıp, “Bu 25 milyonluk kitle hiçbir zaman bir liderin güdümünde olmayacaktır” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun CHP grubundaki konuşması tam anlamıyla Ekrem İmamoğlu’na yazılan mektuplar gibiydi.
ŞİMŞEK’İ, HAFİZE GAYE ERKAN’I BIRAK, RIFKIN’E BAK
Kılıçdaroğlu bazen muhalefet yapacağım diye Türkiye’yi töhmet altında bırakan laflar ediyor.
Yeni ekonomi yönetimini Düyûn-u Umûmiye yönetimi olarak isimlendiriyor. Düyûn-u Umumiye yönetimi Osmanlı’ya borç veren işgalci güçlerin paralarını tahsil etmek için kurdukları bir yönetim sistemiydi. Osmanlı’nın mallarına el koymuşlardı. Şimdi Türkiye işgal hükümeti tarafından mı yönetiliyor? Borçları karşılında Türkiye’nin tersanelerine, limanlarına, reji idaresine el mi konuldu?
HALK ÇOCUKLARI
Kılıçdaroğlu’nun ikinci benzetmesi ise bir o kadar yakışıksız.
Uluslararası güçler bakan atıyor, Merkez Bankası başkanı atıyor diyor.
O zaman biz sömürge ülkesi olmuşuz haberimiz yok. Bu durumda Kemal Bey de sömürge valisi mi?
MEHMET ŞİMŞEK
Bir defa Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini üstlenen Mehmet Şimşek daha önceki kabinelerde de başbakan yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı, Meclis’te milletvekilliği yapmış bir isim.
Mehmet Şimşek, Batman’da katır sırtında ulaşılan bir köyden çıkmış dünyanın sayılı ekonomistlerinden biri olmuş. Tam bir başarı hikâyesidir.
HAFİZE GAYE ERKAN
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ise Rizeli bir anne ve Elazığlı bir babanın çocuğu olarak yetişmiş. ABD’de “Müthiş Türk kızı” olarak tanınmış. Kadınlara eğitimin önüne açan Cumhuriyet’in gurur vesilesi olan bir Türk kadınıdır. Yerli ve millidir.
Şimdi bu insanları yabancıların atadığı isimler olarak göstermek başta Türkiye’ye yapılmış bir hakarettir. Burası müstemleke memleketi mi?
CHP, seçkinler partisi olduğu için Kılıçdaroğlu bilmez ama onlar halk çocuğu. Bu ülkenin evlatları.
RIFKIN’E BAK
Sen git ABD’li Rifkin’ı danışman yap, sonra gel bizim Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan’a laf söyle.
Olmaz...
Yorum Yazın