İşte Muharrem İnce söyledi:
"Adamın dedesi de CHP milletvekili, babası da CHP milletvekili, kendisi de CHP milletvekili, buna karşılık bir tek ilçe başkanlığı bile yapmamışlar!"
CHP'de demokrasi olmadığını söylüyor ve bu partiyi "eski haline" döndüreceğini iddia ediyor.
Oysa demokrasi, CHP'nin "fıtratında" yoktur.
CHP, memur diktasının partisidir.
Öyle olmasaydı Ecevit, CHP'den ayrılmaz (daha doğrusu yeniden açılınca geri döner), başka bir parti kurmazdı. İnce de aynısını yapacak.
CHP her zaman "bürokrasinin partisi" olmuştur.
CHP döneminde memur Türkiye'de kraldı.
Osmanlı'da da bürokrat başattı, cumhuriyette de.
Sermayenin son derece cılız, işçi sınıfının yok denecek kadar az olduğu ülkede bürokrasiden başka örgütlü ve güçlü bir tabaka yoktu.
Eşraf da bürokrasiye köle edilmişti (1946'da başkaldırdı.)
Bürokraside tabii asker önde geliyor, bunu sivil memurlar izliyordu.
Ülkenin en yüksek iki yöneticisinin ikisi de askerdi.
Meclisin çoğunluğu da asker kökenliydi.
Memlekette "bürokrasiye kapağı atmaktan" başka da çıkar yol yoktu.
Bir kere "memuriyete giren" ömür boyu iş ve gelir garantisine kavuşuyordu. Fakir çocuklarına açık tek kapıydı bu. Eh, halkın da çoğunluğu fakir olduğuna göre...
Küçük memurlar gene eziliyorlar ve gene üç otuz paraya sürünüyorlar ama kendilerine "şişinme" imkânı sağlanıyordu. Doksanlı yıllarda, bir "cumhuriyet kızı", şimdi rahmetli olmuş bir bayan, televizyonda "bu memleketin sahibi biziz" diye çığlık atıyordu.
Öyle kandırıldılar.
Bu ülkede bir dönem ilkokul öğretmenleri ortalıkta üniversite profesörü havalarında dolaşırlardı.
Tüccara hırsız, işçiye ayaktakımı gözüyle baktılar.
Eşraf daha fazla dayanamadı, CHP'yle bağlarını kopardı ve yeni bir parti kurdu. Halkı da arkasına aldı.
Eh, sen memur olarak halka "ulan öküz Anadolulu" diye hakaret edersen gün gelir o Anadolulu bunun hesabını sorar.
1950, 1965 ve 1983, eşrafla halk birlikteliğinin iktidara yönelme dönemleridir.
Bürokrasi buna çok sert cevap verdi, 1960, 1971 ve 1980'de... Sopa zoruyla geri döndü ve kan döktü.
Kavganın aslı sınıfsaldır.
"Laiklik-dincilik" karşıtlığı, buna giydirilmiş bir üstyapı kılıfıdır.
Hani İstanbul sermayesinin, Anadolu sermayesiyle olan kavgasında, kendisine bağlı medyayı "Atatürkçülük" kisvesi altında iktidara karşı öne sürmesi gibi...
Sosyalist sol da hem ona kuyrukçuluk etti hem de Kürt ayrılıkçılarına.
Ama yenildiler.
2002'de halk iktidara geldi.
Bu halk elbette sosyalistlerin hayallerini süsleyen "alafranga bir halk" değildi.
Gidecek midir?
Bürokrasi, "güçlendirilmiş parlamenter sistem" palavrasıyla eski saltanatına geri dönebilecek ve halkı gene ezebilecek midir?
Muharrem İnce önce buna cevap versin.
Laga lugayı bıraksın, istediği ve özlediği "eski CHP" midir?
Galiba öyle.
Ne kadar başarılı olabileceğini de göreceğiz.
Hadi yüzde 10 verelim de sevinsin.
Yorum Yazın