Sizlere de oluyor mu bilmem, ben bazen ebediyete uğurladığım akraba, dost ve de tarihi şahsiyetler için, ''Ah yaşasaydı da bugünleri bir görebilseydi'' dediğim oluyor.
Bugünlerde torunuma baktıkça, adını taşımaktan onur duyduğum Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk eğitmenlerinden dedem merhum Ahmet Yenilmez için, ''Ah yaşasaydı da bugünleri görseydi'' dediğim de oluyor.
Karabağ Zaferi'nden sonra, merhum Başbuğ Alparslan Türkeş ve Muhsin Yazıcıoğlu'nun kabirleri başında, ''Ah keşke yaşasaydınız da bugünleri görebilseydiniz'' diye tamamlamıştım duamı.
Kolay mı, ömürlerini adamışlardı, fakat zaferi göremeden ebediyete yolculamıştık her ikisini de!
Sonrasında, dalar gidersiniz de sorular ardı ardına gelir...
''Acaba ne yaparlardı'' gibi...
Mesela, Türk Dünyası'ndan şehitlerin verildiği, "Çanakkale Savaşı"ndaki kahramanlar için Çanakkale Şehitleri şiirini yazan Mehmet Akif Ersoy...
Yazılarımda bahsetmişimdir hep, merhum Akif, "Çanakkale Şehitleri" şiirini cepheyi görmeden yazmış!
Çünkü, o sıralarda Mecid Çöllerinde vatan toprağında cirit atan İngiliz ajanlarıyla boğuşmaktaymış!
Yetmemiş, Milli Mücadele'de Anadolu'yu adım adım dolaşmış!
Balıkesir Zağanos Paşa Camii, Kastamonu Nasrullah Camii'nde yaptığı konuşmalar...
Akabinde Kurucu Meclis mebusluğu...
Hem de aynı seçim döneminde üç ayrı yerden mebus seçilerek...!
Çanakkale Biga, Eskişehir Sivrihisar ve Burdur'dan...
Ama, Mehmet Akif Ersoy Burdur mebusluğunu tercih ediyor ve 1. Mecliste Burdur mebusu olarak görev yapıyor!
İkinci meclis listelerinde kendisine yer verilmediğini, üstüne bir de ardına hafiye takıldığını gördüğünde alıp başını gidiyor!
Neler yaşıyor neler, Mısır'da...!
İçini yakan memleket hasretini, bulunduğu yer Hilvan'ın bir şekerci dükkanındaki İstanbul'dan gelen şeker kutusundaki resimleri sevip, okşayarak dindirmiş!
Ne yaşadığını anlayabilmeniz için şu kadarını diyeyim, eşi İsmet Hanımı hastaneye götürecek parayı mektupla İstanbul'daki arkadaşlarından istemiş!
Ne hazin ki, kendi hayatında emeklilik maaşını alamamış da vefatından sonra, ancak ailesi alabilmiş!
Akif, "Çanakkale Şehitleri" de İstiklal Marşı'nı da kitabına bile almayıp, Kahraman Mehmetçiğe ve Asil Türk Milleti'ne hediye etmiş!
Lakin, bir mısraı var ki, beni çok derin alemlere taşır, ''Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi''!
Eğer, merhum Akif yaşasaydı, Türk'ün son zaferi Karabağ Zaferi sonrası, ne yapardı acaba?
Ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde mebus olup da bugünkü birtakım mebusları görseydi ne yapardı?
Mesela, ''Apo'nun heykelini Diyarbakır'a dikeceğiz'' diyen vekilleri görseydi, ne yapardı?
Mesela, ''Bizim Ortadoğu bataklığında, Libya'da ne işimiz var'' diyen CHP'li mebusları görseydi, ne yapardı?
Ne yapacağı, şu dizelerde belli değil mi?
"Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!
Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!
Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün!
Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!
Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!
Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne!
Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!
Ah ah ah...
Bana Vahdet gibi bir yar-ı musaid lazım
Artık ey yolcu bırak, ben yalnız ağlayayım"
Yarın 27 Aralık, yani merhum Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 85. seneyi devriyesi!
Sahi, Akif yaşasaydı da bugünleri görseydi, sizce ne yapardı?
Yorum Yazın