Her şeyin suyu ve taklidi çıktığı gibi siyasal mağduriyetin de suyu çıktı. Mağduriyet görüntüsüyle seçim kazanacağını düşünenler, aldıkları mahkûmiyet kararını kutluyor üç gündür. Ömrümde hiç suçlu bulunduğu ve ceza aldığı için "çak yapan" kimse görmemiştim, onu da gördüm. Sevinçlerini bile saklamaya ihtiyaç duymayan İmamoğlu ile Akşener ikilisi, bununla zafer kazandıklarını düşünüyor. Ama bence bu fena bir yanılgı.
O zaferi kime karşı kurguladıkları ve kutladıkları tartışma konusu. Benim gördüğüm kadarıyla meselenin Erdoğan'la bir ilgisi yok. Ama onunla ilişkiliymiş gibi yaparak Kılıçdaroğlu'nu devre dışı bırakma gayreti çok açık. Tam da Kılıçdaroğlu, Almanya seyahatine çıkmışken ve mahkeme kararı daha açıklanmadan koşa koşa İstanbul'a gelen Akşener, sanırım Kılıçdaroğlu'na fena bir gol attığını düşünüyor.
Bense biraz farklı düşünüyorum. Siyasette kurumsal yapıların gücüne ve bu tür ucuz kahramanlık hikâyelerinin çok kısa süre içerisinde gömüleceğine inanırım. O nedenle genel beklentim, Kılıçdaroğlu'nun şimdi fena bilendiği yönünde. Mesajlarına bakarsanız, CHP makinesi yine harekete geçecek ve sanırım bu sefer çok daha kıyıcı olacak. Akşener, Kılıçdaroğlu'na doğrudan savaş açtı. Ve bunun muhakkak bir karşılığı olacak. Masada hesaplaşma zamanı geldi.
Mağdur imajı kazançlı mıdır?
Tüm bu tiyatro aslında son derece hatalı bir siyaset analizine dayanıyor. Mağduriyet imajı vatandaş nezdinde kazanmak için yeterli olmadığı gibi kurumsal siyaset içinde kazanmak için de yeterli değildir.
Kurumsal açıdan söyleyecek olursak, CHP kurumsal yapısı, hakkında ceza davası olan bir ismin cumhurbaşkanlığına adaylığının riskli olacağını söyleyerek İmamoğlu'nu kolayca diskalifiye edebilir artık. Halk desteği olduğuna dair iddiaları zaten görmezden gelecektir. Bu zamana kadar örneğini çokça gördük. Sadece zaman alacaktır. İzleyip görelim.
Vatandaş desteği açısından bakarsak işler orada da pek parlak değil. Erdoğan'ın hikâyesindeki mağduriyete özenerek buradan bir kahraman türetme çabası da çok anlamlı değil.
Mağduriyet size tek başına kazandırmaz. Erdoğan asla sadece mağdur edilmiş bir liderden ibaret değildi. Aksine çok güçlü bir lider olduğu için mağdur edilmişti ve Erdoğan o gücüyle mağduriyetleri çiğneyerek gelmiştir. Hep söylerim. Mağdur olmak kazanmak için yeterli olsaydı Erbakan, 28 Şubat sonrası kaybetmez kazanırdı. Ama öyle olmadı.
Erdoğan ise haksızlıklarla vuruşabileceğini gösterdiği için bir halk kahramanına dönüştü. Erdoğan hikâyesi, gücün ve iradenin hikâyesidir. Mağduriyet tiyatrosu değildir.
Mağduriyet gerçekten işe yarıyorsa bile az biraz inandırıcı olması gerekir. Kurgulanmış ve kutlama niteliğine bürünmüş bir mağduriyetin vatandaş nezdinde inandırıcı olacağını düşünmek, bana sorarsanız siyasi kumarbazlıktan başka bir şey değildir.
Yorum Yazın