Kutuplaşma hem siyasetin doğasında vardır hem de Türkiye siyasetinin yabancı olduğu bir kavram değildir. Ak Parti iktidarlarında da kutuplaşmanın farklı örneklerini gördük. Birbiriyle alakasız siyasi grup ve partilerin Ak Parti karşıtlığında birleşmesi bunun son örneği. Normal şartlar altında bu grupların hiç biri iktidar olabilecek bir tabana sahip değil. Ama ortak düşman imgesi olarak belirledikleri Ak Parti'ye karşı kutuplaşmaya körükleyerek birlikteliği sürdürebiliyorlar.
Ama bu birliktelik de tek başına demokratik yollardan iktidar vaat etmiyor. Son bir yıl içinde bu gerçeği farklı anketlerde test ettiklerinden söylemleri daha da sertleşti. Hatta yeni bir muhalefet tarzı gelişti. Bunun adı istikrarsızlaştırma yöntemidir. Siyasetin normal işleyişi yerine her türlü olguyu radikal bir dille işleyip olağanüstü şartlar altında yaşanan bir ülke imajı çiziliyor.
Ancak bu kutuplaşmanın asıl dikkat çekici kısmı dış bağlantısı. Bunu beylik bir laf ve ucuz bir komplo teorisi değerlendirmemek lazım. Aksine olay hepimizin gözleri önünde geçiyor. Dünya düzenin yeni şartları sayesinde herhangi bir kutuplaşma yalnızca siyasi bir kutuplaşmanın ötesinde anlamlar ifade ediyor. Küresel iletişim araçlarına erişim ve toplumsal farkındalığın yüksekliği gibi faktörler nedeniyle siyasi kutuplaşmanın küresel kaynakları ve toplumsal sonuçları çok daha yüksek oluyor.
Küresel medyadaki Erdoğan karşıtlığı öylesine bir söylem endüstrisi ki, sürekli Türkiye karşıtlığını yeniden üretiyor. Batı'da yapılan haberler, yazılan raporlar yaklaşık on yıldır "Erdoğan'ın kalemi kırıldı" fikrini işliyor. Özellikle Biden iktidarı başladıktan sonra bu bağlantının daha sağlam kurulduğu düşünülüyor. Bunun da toplumsal sonuçları oluyor. "Küresel yardım" çağrısı aslında böyle bir oyunun parçasıydı. Ülkede iktidarın parçası olmadığını düşünen gruplar küresel iktidar odaklarından medet umar hale geliyor. Ülkeye NATO müdahil olsun istiyorlar. PKK'yla veya FETÖ'yle mücadeleye inanmıyorlar. Çünkü onları maalesef ortak olarak görüyorlar. Yunan tezleri bile bazılarına daha sıcak geliyor. Bu tuhaf bir radikalleşme halidir. Ama maalesef gerçek. Tehlikeli olan kısmı da bu.
Ülke içinde her türlü siyasi mücadeleyi verebiliriz. Sonuna kadar kutuplaşıp savaş çığlıkları bile atabiliriz. Ama eğer birileri sırf siyasi çıkar uğruna ülke çıkarlarını peşkeş çekecek hale geldiyse bu hastalığın bir şekilde tedavi edilmesi gerekir.
Yorum Yazın