İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde ilginç bir adım attı.
Başkent Ankara’da bir temsilcilik ofisi açtı...
Ne olduğunu anlamak için bir yıl geriye gidelim.
*
Geçen yıl pandeminin tam ortasında, yani 2020’nin ağustos ayında birden şu haberler çıktı:
“İmamoğlu Ankara’da ofis mi tuttu?”
Üstelik İmamoğlu’nun tuttuğu ofis, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne 10 dakika mesafedeydi.
Bu gelişme o günlerde Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığına aday olmayı arzu ettiği biçimde yorumlandı.
*
Geçen yıl ağustos ayında çıkan bu haberler sonradan unutuldu. O günlerde kulaklara şöyle bilgiler de fısıldanmıştı:
İstanbul büyükşehir belediyelerinin eskiden beri Ankara’da bir ofisi vardı.
Ancak bu ofis sembolik bir özelliğe sahipti.
Ve başında genellikle Ankara’da yaşayan biri olurdu.
Mesela, İstanbul’un Tayyip Erdoğan’dan önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen’in ofisinin başında eski bir Ankaralı gazeteci olan Ümit Gürtuna vardı.
İmamoğlu’na gelinceye kadar bu ofis böyle düşük profile sahipti.
*
Ancak geçtiğimiz haftalarda sürpriz bir gelişme oldu.
İmamoğlu, tuttuğu söylenen bu ofise önemli bir kişiyi tayin etti.
Daha doğrusu gönderdi...
Bu kişi, İmamoğlu’nun İstanbul’daki yakın ekibinden eski gazeteci Şükrü Küçükşahin’di...
Seçim kampanyasında İmamoğlu ile çok yakın çalışan ilk daire içinde yer alan bir kişiydi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi atmosferine girildiği şu günlerde, Ankara’daki ofise gönderilen kişi işte o Şükrü Küçükşahin’di...
*
Ancak ilginç bir gelişme daha vardı.
Bu basit ofisin adı “Temsilcilik” olarak değiştirilmişti.
Yani İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın başkentteki temsilcisi...
Yani oradaki sembolik varlığı bir üst seviyeye çıkarılmıştı.
*
Peki bu ofis ne yapacak?
Duyduğuma göre görev alanı şöyle tarif ediliyor:
“Meclis’te belediyeler ve özellikle İstanbul Belediyesi ile ilgili yasaların görüşülmesi sırasında bilgi sahibi olmak, görüşleri hem iktidara hem muhalefete iletmek...”
Yani klasik bir iş tarifi yapılıyor.
Ama tabii ki Millet İttifakı’nda ilk tura tek adayla girilmesinin belirgin bir ağırlık kazandığı şu dönemde, bence küçük ama önemli bir ayrıntı bu...
ADNAN HOCA HEM KÜLT MEHDİ HEM CEMAAT ÖNDERİ HEM DE YAZAR MI?
ASLINDA yazımın konusu, “Kedicikler acaba şimdi ne yapıyor?” olacaktı... Siz de merak etmiyor musunuz, o bikinili şarkı söyleyen kedicikler şimdi nerelerde, nasıl bir hayat sürüyorlar, diye...
*
Merakımı gideremedim ama araştırırken başka bir merak konusu daha çıktı benim için... Wikipedia’da, Adnan Oktar diye yazdığınız zaman şöyle bir tanım çıkıyor: “Kamuoyunda Adnan Hoca olarak tanınan kült lider. Oktar’ın kurucusu ve lideri olduğu, kendi adıyla anılan ve mehdiyet inancını merkezine alan kült hareketi...”
*
Bu arada bazı gazetelerin internet sayfalarına girdiğim zaman da onun hakkında şu ifadelerin yer aldığını gördüm: “Adnan Oktar (2 Şubat 1956) Türk cemaat lideri ve yazardır..”
“Kült mehdi”, “cemaat lideri”...
*
Sizce uyuyor mu bu ifadeler fotoğrafını gördüğümüz şu kişiliğe?
ALMANLAR BİR ERKEĞİN DUDAKLI ÖPÜCÜK İŞARETİNDEN NE ANLARLAR?
EINTRACHT Frankfurt-Fenerbahçe maçının 49’uncu dakikasındaki olay aynen şöyle gelişti:
Mesut Özil, korner atmaya giderken bazı Alman taraftarlar yabancı madde fırlattı...
Almanya’daki sahalarda bugüne kadar pek görmediğimiz bir hareketti...
Mesut Özil bu harekete hiç beklenmedik bir hareketle cevap verdi.
Ekranlara da yansıyan bir öpücük işareti yaptı...
Alman taraftarlar buna daha da sinirlendi ve Özil, oyundan çıkana kadar aleyhine tezahürata devam ettiler...
*
Bizde bir erkek bir başka erkeğe dudaktan öpücük hareketi yaparsa bazılarımız çok sinirlenir...
Bazıları bunu “Lan sen bana ‘i...’ mi diyorsun?” şeklinde yorumlar.
Acaba Almanya’da da böyle mi?
Yani Almanlar da, “Sen bana gey mi diyorsun lan?” şeklinde mi anladılar acaba...
*
Google’da küçük bir araştırma yaptım.
Meğer seks ve günlük hayatta 30 tür öpücük varmış...
“Fransız öpücüğü”, “platonik öpücük” ve 28 farklı öpme biçimi...
Bir de bizdeki “Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?” öpücüğü var...
Belki de Alman taraftar böyle bir şey anladı Mesut’un hareketinden.
HAYATIM BOYUNCA DİNLEDİĞİM EN İYİ 3 KADIN CAZ YORUMCUSUNDAN BİRİ O
DÜN streaming platformlara konan yeni şarkılardan biri Tony Bennett ile Lady Gaga’nın birlikte söylediği “Love For Sale” şarkısıydı.
1930 yılında çıkmış, Cole Porter’ın en güzel şarkılarından biridir.
Tony Bennett, harikulade bir caz yorumcusu...
Ama Lady Gaga bana göre her yeni caz şarkısında beni biraz daha fazla büyülüyor.
Hayatım boyunca dinlediğim en iyi üç kadın caz yorumcusundan biri diyebilirim.
Bu parçada da olağanüstü... Caz meraklılarına tavsiye ederim.
KARAR BU MASADA MI ALINDI YOKSA ‘WİSHFULL THİNKİNG’ Mİ?
MENA Haber Ajansı, Mısır’ın Anadolu Ajansı diyebileceğimiz bir kuruluş.
1955’te kurulmuş...
Yani Mısır’ın resmi haber ajansı...
İşte o ajans dün ilginç bir haber geçti.
*
Türkiye, Mısır’dan kaçıp Türkiye’ye sığınan 24 Mısırlı muhalifi iade edecekmiş.
MENA bunların “terörist” olduğunu yazıyor.
Hatta aralarında Mısır başsavcısını öldüren kişinin de bulunduğunu iddia ediyor.
Buna karşılık Mısır da kendi toprağı üzerinde faaliyet gösteren FETÖ yanlısı bazı faaliyetleri durduracakmış.
Bunlar arasında FETÖ yanlısı yayın yapan bir televizyon istasyonu da varmış.
*
Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler yavaş yavaş düzeliyor ve çok da iyi oluyor.
7-8 Eylül günleri Türk ve Mısırlı yetkililer, Ankara’da bir araya gelip ilişkilerin düzeltilmesi için yapılması gereken şeyleri görüştüler.
Merak ettim.
Acaba bu karar o masada mı alındı?
Yani Türkiye gerçekten bunları iade edecek mi?
Yoksa Mısır tarafının “wishfull thinking”i mi?
Yani “İnşallah yaparlar” dediği türden bir “niyet balonu” mu?
Yorum Yazın