Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

Mail: jdgklgkd@homail.com

Kovid-19’un Omicron’a dönüşmesi ne demek!..

Komplo teoricilerini zerre dikkate almıyorum. Sağlıklı düşüncenin yolu onları okumamak, dinlememek, şu veya bu sebeple onlardan birine maruz kalınırsa da gülüp geçmek..
Şimdi duruma bakalım..
Geçen gün Fatih Altaylı, Sağlık Bakanı'na yazıyordu..
"Kovid-19 ilk çıktığında çevremde yakalanan çok nadirdi. Şimdi tonla.. Onlara bakıp, bakanlığın açıkladığı rakamların gerçekleri ifade etmediğini düşünüyorum. Şu anda her gün Kovid'e yakalananların sayısı, açıklananın birkaç misli olmalı" diyordu.
Fatih'e hak verdim.. Geçen yıl yaşadığım küçük bir Anadolu kasabası nüfusundaki Alkent'te bir kişi Kovid oldu mu, hepimizin haberi oluyordu.
Şimdi, Kemal'in cenaze töreninin ardından, Serpil, eşi, Öcal Ağbim, yeğenim Zeynep ve eşi Kovid oldular. En yakın ailemde 5 kişi.. Olmayan, ben, Özay Yengem..
Yani rakamlara bakarsanız durum dehşet.. Ama paniklemez ve sağlıklı düşünürseniz..
Hadi düşünelim..
Frankfurt'ta aile doktorluğu yapan ve iki yıldır 7/24 sadece Kovid'le uğraşan Dr. Erdoğan Karatay, salgın patlak verdiği ve sadece bizde değil, dünyada panik yarattığı sırada, 2 yıl önce bu köşede kaleme aldığı yazısında, bugün olacakları aynen söylemişti..
"Kovid-19 sadece insanda yaşayan bir virüs. Yani konağı sadece insan.. İnsanı öldürürse, kendi neslini de yok eder. O zaman mutasyona uğrayacak. Neslini devam ettirebilmek için daha hızlı yayılacak, ama daha az öldürecek..
Biz sadece Delta ve Omicron'u biliyoruz ama, Kovid-19'un uğradığı mutasyon onlarca, belki de yüzlerce.." Doktor yeni yazısını bu hafta sonu yazıp yollayınca öğreniriz. Neyse..



Demek istediğim, Omicron mutasyonunu doktor, işin taa en başında söylemişti, bugüne kadarki biyolojik virüs gelişmelerine bakarak. Örnek de vermişti.
1918-20 yılları arasında salgın olan bir grip virüsü İspanyol gribine sebep olmuş, o zaman 2 milyar olan dünya nüfusunun üçte birini hasta etmiş, Dünya Savaşı yılları olduğu için sağlıklı istatistikler yapılamamıştı ama, 20 ile 50 milyon insan öldürmüştü. Yani o grip Dünya Savaşı'ndan çok insan öldürmüştü.
Sonra o virüs dönüştü.. Şimdi de grip oluyoruz. Çoğu zaman ayakta geçiyor. Hapşırık, burun akması.. Bazen ateş yapıyor.. Yılda bir benim gibi aşı olanlara da bir şey olmuyor.
Şimdi Omicron'a bakın.. Hızla yayılıyor ama hastanelik olan çok az, hele yoğun bakımlık hemen hiç yok.. Eğer başka bir sağlık sorunu yoksa ve virüsü kapan aşılarını düzenli yaptırmışsa farkında bile olmadan, ayakta geçiriyor.
..Ve asıl önemlisi..
Bir virüsü bitirecek şey, "sürü bağışıklığı"dır. Yani bir ülke, bölge, giderek dünyada bu virüsü kapmamış veya aşılanmamış kişi kalmaması.
En sıkı tedbirlere rağmen aşı olmaya direnenler yüzünden, bu bağışıklık aşı yolu ile kazanılamadı..
Ama işte Omicron'un hızla yayılan ama öldürmeyen bir virüs olması, dünyayı sürü bağışıklığına götürüyor. Bu açıklamayı Dünya Sağlık Örgütü uzmanları başta, pek çok dünya çapında virüs uzmanı yaptı.
Yani paniğe, dehşete gerek yok.. Hele aşılılara, haberleri bile olmadan Omicron mutasyonu sayesinde, Kovid, bu yıl, yani 2022'de sıradan bir nezleye dönüşecek, büyük olasılıkla..
Tabii aşı olmayarak sadece kendilerini değil, komşuları, işyeri meslektaşları ve dostlarını ölüm tehlikesiyle baş başa bırakan "Aşı olmam" inatçıları da yola gelirlerse, dönüş süresi daha da hızlanır, sevgili dostlar!.

***

NADAL-DJOKOVİC, KOVİD MAÇI...

Aynen öyle.. Son yıllar tenisinin iki rakibi Rafael Nadal ve Novak Djokovic arasında bir Kovid maçı başladı.
34 yaşındaki Sırp Novak, şu anda, Avustralya Açık'a katılmak ve dünya rekoru olacak 21'inci Grand Slam Turnuvası'nı kazanmak için Melbourne'da bekliyor. Kovid'in başından beri aşı olmayacağını açıklayan Djoko, Avustralya Açık'a aşısız olanların alınmayacağı açıklanınca, elinde bir aşı belgesi ile ülkeye girdi. Ve bu giriş, elindeki belgenin geçerli olup olmadığı hakkında büyük bir politik ve diplomatik savaşa sebep oldu.
Avustralya Open'a katılmak için Melbourne'a gelen, Djoko'nun büyük rakibi İspanyol Nadal, "Benim için gayet net bir şey var. Aşılı isen, bu turnuvada oynarsın. Her turnuvada oynarsın. Ve benim gördüğüm ve bildiğim, dünya, bazı insanların kurallara uymaması yüzünden büyük acılar çekti" dedi ve ekledi..
"Dünya 1 numarası Djokovic eğer aşı olsaydı, bu sorunların hiçbiri yaşanmazdı."
Bakalım Djoko'ya izin çıkacak, kort dışındaki maç, içine de taşınabilecek mi?.

***

KURTLARI BEKLERKEN...

Sevgili Mevlüt, dün "Vahşi hayvanları öldürmek doğru mu?" diye bir yazı yazmış. Bazı köylüler, mesela kümeslerini basan sansar ve tilki gibi hayvanları öldürüyormuş da..
Şimdi, hayvanları, insandan fazla sevmek, hatta insana tercih etmek moda ya. Etmeyen linç ediliyor, eden like'lanıyor ya.. Mevlüt de kapılmış ki modaya, "Öldürmeyin, sizden uzaklaşmalarını sağlayan önlemler alın" diyor.
Hani Ömür Gedik'in, beş yaşındaki çocuklara köşesinde verdiği ders gibi..
"Üzerinize ağzından salyalar açarak saldıran Pitbull'dan sakın kaçmayın. Çömelin ve heykel gibi durun.."
Elin çocuğu paramparça olunca, bu komik masalı yazmak kolay ya.. Gelsin tıklar, gelsin like'lar..
Ben Ömür'ün dediği yaşta, yani 5 yaşındayken o zaman köy olan Çaldıran'da idik. Evimiz köyün tam kenarında.. Babam iki devasa köpek aldı. Kocabaş ile Karabaş.. Ben ikisinin de sırtına biniyor, kulaklarına tutunuyor, at gibi koşturuyorum. Aşkımız öyle. Kış geldi. Doğada aç kalan kurtlar köye inmeye başladı. İlk karşılarına çıkan da bizim ev. En kenardayız ya.
Babamın ünlü, Kafkasyalı dedesinden kalma çiftesi vardı hani. Onu hazırlayıp, bahçe çitine bakan pencerenin önüne yerleşti. Çitin kenarına da asker yemeği için kesilen hayvanların kalıntılarını koydu ki, kurtlar kokuya gelsin.
Ağbim ve ben de canlı kurt görmek için öbür pencereye.. Bekle.. Bekle.. Uykumuz geldi.. Sabah uyandık ki, babam da uykuya mağlup olmuş gecenin bir yarısı.. Ve o da uyuduktan sonra, kurtlar gelmiş, her şeyi yiyip gitmişler..
Bu günlerce böyle oldu.. Babam, "Hayvanların müthiş hisleri olmalı.. Uyuduğumuzun farkına varıyor, o zaman geliyorlar" dedi. Çite atık koymaktan ve nöbetten vazgeçti..
Bir sabah kalktık ki, Karabaş ile Kocabaş kanlar içinde. Aç kurtlar köyü basmış. Bizimkiler de onlarla ölesiye dövüşmüşler..
Askeri veteriner geldi. Köpeklere baktı. Sonra yaralarından örnekler aldı. İki gün sonra sonuçlar çıktı. Kurtlar kuduzmuş. Yani bizim iki köpek de kuduz..
Karar.. Karabaş ile Kocabaş öldürülecek..
Hayatımda böylesi hiç ağlamadım. Günlerce.. Bağıra.. Bağıra!..
Tam 50 sene sonra, Holly emrivaki yaptı, yılbaşı hediyesi olarak Cim Bom'u getirdi. Mecburen kabul ettim, Çaldıran'dan sonra ilk köpeğimi..
Ayrıldık. Holly Amerika'ya dönüyor.. "Evden ne alabilirim?" dedi.. "Cim Bom hariç her şeyi alabilirsin" dedim..
Cim Bom 21 yaşında öldüğünde de bir daha köpek almamaya yemin ettim.

***

VİSCA, TRABZON'DA...

Dün bütün gazetelerde vardı.
Başakşehir Kaptanı Edin Visca, Trabzon'a transfer olmuş.. Bu transfer nerdeyse sezon başından beri konuşuluyor ve haber oluyordu. 21 Aralık'ta, şampiyonlukta Trabzon'un görünen rakiplerinin başında gelen Başakşehir, Trabzon'a deplasmana gitti.
Evde bizim gurupla izliyoruz.
Gördüğüm en kötü Başakşehir ve Trabzon..
Hele Visca, gerek şutları gerek paslarıyla dökülüyor.
Arkasındaki bekle o ikili oyunları da kalmamış.
Belhanda gibi dolanıyor sadece..
Bir ortası daha auta gidince, bağırdım gayri ihtiyari..
"Visca, Trabzon anlaşması tamam galiba" diye..
Nerden aklıma geldiyse artık bu anı!.
Hayır!. Kimseyi itham etmiyorum.
Ama transfer resmen açılmadan ve maçlar devam ederken, görüşme yapılıyorsa eğer, bu resmen oyuncunun kulübüne, federasyona ve medyaya açıklanmalı..
Sayın Trabzon Başkanı Ahmet Ağaoğlu böyle bir açıklamanız varsa, bana fotokopisini yollar mısınız?.

***

TEBESSÜM

- Bir Fransız, bir İtalyan, bara girdiler..
- Eeee!. Esprinin devamı..
- Bekleyeceğiz.. Hele Türk de gelsin ki..

***

SEVDİĞİM LAFLAR

Başlayan her şey biter. Seneca (Teşekkürler Venüs)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar