İlkokul Türkçe okuma kitaplarından tutun da devamında ortaokul, lisede coğrafya kitaplarında ilk öğrendiğimiz bilgi, şehitlerle tapulayıp, mabetlerle süslediğimiz, adına vatan dediğimiz Anadolu topraklarının, Avrupa ile Asya arasında bir köprü olmasıdır.
Bu duruma bir isim de bulmuşuz, "Avrasya" demişiz.
Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan köprü...
Hatta, İstanbul Boğazı'nın üstüne yaptığımız köprüye, altından deldiğimiz tünele de Avrasya adını koymuşuz!
İnsanın içerisinde olduğu tüm hayatın yol aldığı yolun adıdır, Anadolu!
Ticaretten siyasete, tarımdan, ekonominin enstrümanı paraya kadar, her şeyin üzerinde hareket ettiği yoldur, Anadolu!
Dahası legal, illegal insanın içerisinde olduğu hikayelerin de köprüsü olmuştur, Anadolu!
İşin en acı yanı da şu ki, herkes bu köprü üzerindeki hareketlerin içinden sadece legal, illegal ticaret, dolayısıyla da para yönüyle ilgilendi!
Aslına bakarsanız, hızlı yaşanılan, hızlı tüketilen, hızla da tükenilen bu çağda, insanın kolayına da bu geldi!
İşte, o insan, dünyasında hiç de tutmadığı, ama hayatın manifestosu, reçetesi kültür, medeniyet boyutu acı gerçeğiyle, burun buruna geldi!
Çünkü, ister ticarette ister siyasette insanın olduğu her hikayenin süzgecinden geçmesi gereken kültürün, medeniyetin ihmal edilmesi neticesinde, artık uzaya kadar çıkmış dertlerin içinde boğuşur halde buldu, ülke insanımız kendisini!
Dolayısıyla da bu dağları aşıp uzaya kadar uzanan dertlerin, insanlığı da etkilememesi mümkün değildir!
Çünkü, ilk kazma bu topraklara vuruldu!
Çünkü, ilk tohum bu topraklara düştü!
Çünkü, ilk para bu topraklarda icat edildi!
Ne yazık ki, ilk kardeş kanı da bu topraklara düştü!
Tüm planlar, projeler bu köprüyü tutmak üzerine verildi, veriliyor, verilecek de...!
Salı günkü, "Miroğlu yasaları" başlıklı yazımda, merhum Ömer Lütfü Mete'den, Deli Yürek dizisinden söz etmiştim.
Merhum Ömer Lütfü Mete yine Deli Yürek dizisinde, "Türkiye dünyanın merkezi, İstanbul Türkiye'nin merkezi, İstanbul'da her bir fert başına üç ajan düşer " dedikten sonra da "Piyasada doksan milyar dolar kara para döner" demişti!
Anadolu, Avrasya yani Avrupa ve Asya arasında bir köprüdür, demiştik ya!
Ne zaman ki, bu piyasada dönen kara para elini kolunu sallaya sallaya dolaşır, kimseler, ne mafya ne organize suç örgütü, ne uyuşturucu sözlerini pek duymazlar!
Her şey, sanki yolundadır!
Deli Yürek dizisinde, "Ağabey" karakterinin çok sevdiğim bir sözü vardır, "Paylaşma görgüsünden uzak olanlar" işte bu paylaşma görgüsünden uzak olanların masasında çıngar kopar, ortalık karışır.
Bu illegal yapı bile, bizim ihmal ettiğimiz , çok ağır bedeller ödememize rağmen ihmal ettiğimiz kültür, medeniyet boşluğundan yararlanarak sızar, kanal olup, önüne ne katarsa sürükleyen sel olur!
Nasıl mı...?
Bakın illegal yapıların başındakilere, hemen hemen hepsi, tuhaf bir şekilde fakir fukara babası olarak, nam salarlar (!)
Bir nevi Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun boşluğunu doldururlar!
Köroğlu ve Dadaloğlu'nu hiç duymamış , görmemiş , tanımamış insanlar da kendisini bu cenderenin içerisinde bulur!
Önce sokağa, hanelere hakim olan illegalite , ticarete, siyasete devamında da devlete sirayet eder ve işte, orada da devletin midesi bulanır, devlet kusar!
Son günlerin moda gündemini takip ederken, köprüyü unutmayalım !
Avrasya...
Anadolu...
Köprüyü kim tutuyor ve de tutacak...? Köroğlu mu, Dadaloğlu'mu, yoksa ...?
Yorum Yazın