Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Mail: djghdgd@hotmail.com

Kızıl Miki Fareler ve Devrimci Pluto 100’üncü yılı kutluyor

1 Temmuz, yani önümüzdeki perşembe günü, Çin Komünist Partisi’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü...

20. ve 21. yüzyıl tarihinde en uzun süre iktidarda kalabilen totaliter parti, kendine yakışır biçimde kutlayacak bu günü...

Şu günlerde Çin’de büyük bir “kızıl turizm” başlamış bile. İnsanlar Mao’nun uzun yıllar partinin merkezi olarak kullandığı Yan’an’a ziyaretler yapıyorlarmış.

Kızıl Miki Fareler ve Devrimci Pluto 100’üncü yılı kutluyor
 

Mao’nun evini ziyaret ediyor, şimdi parti ve devlet başkanı Şi Cinping’in oturduğu sandalyelerde fotoğraf çektiriyorlarmış.

*

Ama bütün bunlar arasında en hoşuma gideni Dalian Wanda isimli bir emlak yatırımcısının partinin kuruluşunun 100’üncü yılı için bir  "temalı park" kurma fikri oldu.

Anlayacağınız bir “kızıl Disneyland” kurmak istiyor. Amacını da şöyle anlatıyor:

“Devletin ve rejimin bekası için milli ve yerli vatanseverlik eğitimi şart...”

Arkasından da şöyle devam ediyor:

“Ama biliyorum ki milli ve yerli vatanseverlik dersi çok sıkıcı bir şey. Çocuklar çabuk sıkılır. Onun için o eğitimi eğlenceli hale getirmek lazım.”

Önerisi de Disney parklarındaki gibi, çocukların hoşuna gidecek paradlar düzenlemek... Güzel ambalajlar içinde kızıl çerezler ve atıştırmalıklar, kolalı içecekler sunmak...

*

Bence yetmez...

Çocuklar kızıl ordu üniforması içinde yürüyüş yapan Kurtuluş Ordusu’nun resmi geçitlerinden hemen sıkılırlar.

Benim mütevazı önerim, onun yerine mesela, o üniforma içinde kızıl Miki Farelerin geçmesi...

Mesela kızıl bir Pluto brigadı...

Hani Disney parklarında her sokakta gördüğümüz o sempatik kulakları düşük köpek var ya...

Başına bir Mao şapka...

*

Bir köşede mutlaka Marvel’in süper güçlere sahip kahramanı olmalı...

Başında kızıl yıldız şapkası ile bir Thor mesela...

Tabii elindeki o meşhur çekicinin yerine bir orak-çekiç...

Durun yerli ve milli sayılabilecek Marvel kahramanları da var... Disney’in Çinli kadın kahramanı Mulan...

Ama manşet fotoğrafımızdaki gibi kızıl bir Mulan tabii ki...

*

Kızıl bir Disneyland asla kötü kahramanlar da olmadan olmaz...

Bir yolun başına karşı devrimci bir Darth Vader...

Partiye düşman revizyonistleri temsilen o...

Thor elindeki orak-çekiçle onu yerde bastırmış, karşı devrimci Darth Vader aman diliyor...

Veya Tiananmen Meydanı’nda totaliter tankın önüne dikilen gencin yerine Thor’un kötülükler tanrısı Loki’yi koymak...

*

Ama şöyle bir risk var tabii. 100’üncü yılın “Z çocukları” ya gidip Darth Vader veya Loki’nin önünde TikTok videosu çeker, selfie yaparsa...

Yok yok, hiç korkmayın...

Parktaki üniformalı, üniformasız gerçek devrim muhafızları, vatansever gerçek kızıl Miki Fareler arasına karışmış o küçük sahte kızıl Plutoları kulaklarından tuttuğu gibi atardı...

Doğrusu bu perşembe orada olup dünyanın en uzun süreli totaliter rejiminin “Dalya” deyişine tanık olmayı çok isterdim.

BİZİM Z KUŞAĞIMIZ 2 YIL SONRA SANDIKLARDA DALYA DİYECEK

BU 
arada bir başka rejim daha 100’üncü yılını kutlamaya hazırlanıyor.

Bizim Cumhuriyetimiz, şehirlerin en kenar mahallelerinin, varoşlarının, kasabalarının, köylerinin, işçi, memur çocuklarının yollarını cumhurbaşkanlıklarına, Nobel ödüllerine açan Cumhuriyetimiz de iki yıl sonra “Dalya” diyecek.

Bizim için söyleyeceğim de şu olacak:

*

Türkiye...

Övün, çalış, güven...

Çin Komünist Partisi ile aynı yıllarda Kurtuluş Savaşı’nı veren ülkemiz...

100 yıldır Cumhuriyetini, 70 yıldır da hür ve serbest seçimli demokrasisini yaşatıyor.

Evet bizim Cumhuriyetimiz de 2 yıl sonra 100’üncü yılını kutlayacak...

Ne tesadüftür ki, o yıl seçim olacak ve 70 yıldır yaşattığımız, hepimize başarının yollarını eşit biçimde açan Cumhuriyetimizi yine sandıkta oyumuzu verirken kutlayacağız...

*

Üstelik bunun için temalı parklara ihtiyacımız da yok...

Muazzam bir “Anıt Kalb’imiz var...”

MÜZİSYENLİĞİN SON MERTEBESİ SOKAK VE DÜĞÜN ŞARKICILIĞI MI

BU yıl İlhan Şeşen’in hepimizin duygusal marşı haline gelen “Neler Oluyor Bize” şarkısının 20’nci yılı... Dün sabah bana çok hüzün veren bir haberle haftaya başladım. İlhan Şeşen, bu ülkeye onlarca çok güzel şarkıyı hediye etmiş bir sanatçı. Sanat hayatı boyunca yaptığı bütün birikimini pandemi sırasında bitirdiğini söyleyerek şöyle diyor:

Kızıl Miki Fareler ve Devrimci Pluto 100’üncü yılı kutluyor
 

“Evet! Açlıktan ölelim mi? Konserler, festivaller yok; müzik yapılan hiçbir mekân açılmazsa ne yapacağım? Benim yapabildiğim bir tek müzik var, dolayısıyla çıkacağım sokağa ve çalgıcılık yapacağım. Benim öyle komplekslerim yoktur. Ev geçindirmek zorundayım. Sokak çalgıcılığı müzisyenliğin son mertebesidir. Hırsızlık, arsızlık yapmıyoruz, müzik yapıyoruz. Sokak çalgıcılığı çok şerefli bir mertebe. Hiç yüksünmüyorum. Sağlığım elverirse sokağa ineceğim çalmaya.”

Dün o şahane şarkıyı yine dinledim. Üst üste dinledim ve ben de kendi kendime sordum.

Neler oluyor bize...

FEDON SÖZLÜĞÜNDE ‘BADİRELERE RAĞMEN’ KAVRAMININ ANLAMI NE

BU 
hafta pazar günü Hürriyet’te çok güzel bir Fedon mülakatı vardı...

Zeynep Bilgehan’ın yaptığı mülakatta Fedon şöyle bir şey söylüyor: “Çeşitli badirelere rağmen 53 yıldır evliyiz...”

Sözlüklerde “badire” kelimesi şöyle tarif ediliyor:

“Ansızın ortaya çıkan tehlikeli durum, zor durum...”

Kendim için de söyleyeyim, her evlilik için böyle durumlar vardır. Hem de birden çok vardır... Tabii badire dendiği zaman çoğumuzun aklına hemen “başka ilişkiler” geliyor...

Tahminen en büyüğü de odur... Ama çok başka şeyler de var...

Şurası gerçek ki evlilik bir “badire yönetimi” sanatı...

Taraflardan birinin “zoraki kabullenme” veya “zoraki katlanması” pahasına değilse, badire yönetimini başaran çiftler uzun süre evliliklerini sürdürebiliyorlar.

YENİ YÖNETİMDE 4 KADININ AİLE FOTOĞRAFINDAKİ YERİ

PAZAR 
günü gazetelerde Fenerbahçe takımının kongrede seçilen yeni yönetiminin aile fotoğrafına uzun uzun baktım.

Gözlemlerim şunlar:

*

- Yönetimde 4 kadın var...

Bence, ağırlığı futbol olan bir kulüpte hiç de fena bir temsil değil...

Kızıl Miki Fareler ve Devrimci Pluto 100’üncü yılı kutluyor
 

Hatta birçok Avrupa kulübünden iyi olduğunu söyleyebilirim.

Bir Fenerbahçeli olarak hoşuma gitti...

*

- İkinci gözlemim aile fotoğrafında kadınların durdukları yerler.

Kadınların biri ayaktakilerin ortasında, öteki üçü önde oturanların sağ ve sol ucunda...

Bu tür fotoğraflarda “sembolik bir protokol” vardır. Kadınlara ortalarda bir yer verilir.

Bu yapılmamış. Kadın kontenjanı havası gitmiş, fonksiyonel yönetici protokolü gelmiş. Bunu da çok sevdim...

*

- Futbolun en büyük tutkusu “kravat sembolizmi” de aşılmış.

Üyelerden sadece 4’ü klasik çubuklu sarı-lacivert kravat takmış.

2 sadece sarı, 3 sarımsı kravat dikkati çekiyor. Gerisi kulüp rengi kravat takmamış.

Bunlardan biri de başkan Ali Koç.

*

- Fondaki Atatürk fotoğrafı çok güzel seçilmiş ve yerleştirilmiş.

Atatürk’ün cep mendili her zamanki gibi harika. Üyelerden 3’ünde cep mendili var.

*

- Kongrede en çok hoşuma giden şey ise yeniden başkan seçilen Ali Koç’un Aziz Yıldırım’ın basketbol takımı ile ilgili önerisine hemen “Ret” demek yerine “Tabii ki görüşebiliriz” cevabını vermesi oldu.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar