Okan Müderrisoğlu

Okan Müderrisoğlu

Mail: dfdgdgd@hotmail.com

Kim samimi, kim siyasi pazarlık peşinde?

Seçim yasası değişikliğine ilişkin teklif gündeme gelir gelmez, "siyasal mühendislik" tartışmalarının alevlendirilmesi sizce şaşırtıcı oldu mu?
Veya... Seçim barajının yüzde 7'ye indirilmesini konuşmak yerine, "MHP, yüzde 6.99'da kalırsa ne olur?" tarzı soruların tetiklenmesini yadırgadınız mı?
Ve nihayet... 2019 yerel seçimlerinde İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanlığı'nın muhtelif başvuru ve itirazlardaki peşin hükümlü yaklaşımına dair soru işaretleri hâlâ ortada dururken, bu kez seçim kurullarının yapısını şeffaflaştırmayı amaçlayan öneriye kulp takılmasını abartılı buldunuz mu?

***


Şurası açık ki...
Seçim ve Siyasi Partiler Yasaları, bir ülkenin demokratik olgunluğunun derecesini gösterdiği gibi yıllara sâri birikim ve deneyiminin de özetidir. Bu yönüyle bakıldığında, "Temsilde adalet, yönetimde istikrar" gibi özünde birbirine zıt duran iki ana hedefin aynı anda gerçekleştirilmesi çok zordur. Bu ilkelerin hangisine ağırlık verileceğini ise o ülkenin siyasi ve toplumsal tecrübesi belirler.
AK Parti ve MHP'nin uzun süredir üzerinde çalıştığı seçim düzenlemesindeki hükümler, 2018 yılında yasal zemin kazandırılan ittifak modelini uygulama deneyimi ve pratikteki neticeleriyle birlikte düşünülmeli.
Yasa teklifi ile... Farklı fikirlerin en geniş manada Meclis'te temsili öncelenirken, oy tabanı küçük partilerin marjinal siyasal etkinliğinin sınırlandırılması da gözetilmekte.
Hali hazırda ülkemizde 124 siyasi parti bulunduğu ve neredeyse her gün yenilerinin kurulduğu dikkate alındığında, ittifak yapan partilerin milletvekili çıkarabilmesinin, -en azından seçim çevresi bazında- milletteki hakiki karşılığına endekslenmesinin önemi daha iyi anlaşılmakta.
Unutmayalım ki...
Kendi partisinde genel başkanlık mücadelesinde başarılı olamayan bazı siyasi figürler, sadece "rakibe kaybettirme" motivasyonuyla yeni partiler kurarak siyasi partilerde bölünmeleri de arttırmıştır.
Yapılacak ilk seçimde, ittifakı oluşturan siyasi partilerin her birinin çıkaracağı milletvekili sayısının, her seçim bölgesinde ittifak içinde elde ettiği oy sayısına göre belirlenecek olması mühimdir. Bu sayede tüm partilerin siyasi kantardaki net ağırlığı tartılacağı gibi, partilerin ittifak içi ortaklaşmaları yanında, ittifak dışında asli kimlikleriyle görünürlüğü de netleşecektir.

***


Baştaki sorularımızın kritik yönlerine dönecek olursak...
Seçim Yasası değiştiğinde, şimdilik adı Millet İttifakı olarak duran 6 partili oluşumda, "samimiyet testi ile siyasal hesap sınaması" aynı anda görülecektir. Belli ki ittifak zinciri ile barajı aşabilecek partilerin 4'ü, grup kuracak sayıda vekil çıkaramayacak. Bu durumda, siyasi pazarlığa girip CHP ve İP'den kontenjan mı talep edecekler yoksa iddia ettikleri gibi güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönme arayışlarını koruyup, kendi güçlerine ve parti programlarına güvenerek seçime girmeyi mi deneyecekler?
Ve asıl önemlisi...
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında MHP'nin "devlet, beka ve siyasal süreç okumasını" güncelleyerek AK Parti ile tesis ettiği ittifaka karşı zinde güçlerdeki bitip tükenmek bilmeyen hazımsızlık... Önce, "MHP barajı geçemeyecek" diye başladılar. Derken yüzde 7 seçim barajını görünce bu defa da oranı eğip büküp, faraziyeye abanıp yüzde 6.99 oranını ileri sürdüler. "MHP, ittifakla barajı geçse bile AK Parti nezdinde ağırlığını yitirecek" söylemini alt bilince işleyip, surda gedik açmayı denediler. Oysa... Cumhur İttifakı'nı kuran ve geliştiren koşullar bugün, dünden çok daha kıymetli, hatta zaruri hale geldiği için bu algı operasyonunun da sonuçsuz kalacağı muhakkak!

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar