Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: dfdkgjdlgk@hotmail.com

Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu stratejisi

Bahçeli ile Akşener arasında köprülerin atılmasına neden olan sürecin başlangıç noktası MHP liderinin, “Hanımefendi biraz dinlenecek” çıkışı olmuştu.

O günden itibaren Akşener ile MHP’nin arası daha çok açıldı. Bugün ise siyasette MHP ile İYİ Parti diye iki ayrı parti var.

Muharrem İnce ile Kılıçdaroğlu’nun arasını açan ise, seçimlerden sonra eşleriyle birlikte baş başa yedikleri yemek olmuştu.

Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’ndan partinin başından çekilmesini ve doğal lider olmasını istemişti. Kılıçdaroğlu ise eşinin yanında yapılan bu teklifi hakaret olarak kabul etmiş, Muharrem İnce’ye karşı kılıcını çekmişti. Muharrem İnce’nin Memleket Partisi ile sonuçlanacak olan yürüyüşü, o yemekte başlamıştı.

1977 seçimlerinde CHP yüzde 42 oranında oy alınca Ecevit, çevre sokaktaki CHP Genel Merkezi’nin balkonuna çıkıp heyecanla bekleyen kitlelere seçim zaferini ilan etmişti. CHP’liler konvoylar oluşturup zafer turu atarken Güniz Sokak’tan geçip tam Demirel’in evinin önüne geldiklerinde, koro halinde “Fincanı taştan oyarlar” türküsünü söylemişlerdi.

Demirel ise yüzde 42 ile CHP tarihinin en yüksek oy oranına ulaşıp 213 milletvekili çıkaran Ecevit’in kurduğu hükümetin güvenoyu almasını engellemişti. Böylece asıl türküyü Demirel söylemişti.

SEÇTİRMEME OYUNU

Bu tür kılcal çatlamaların siyasette büyük sonuçlar doğurduğunu anlatmak için bunları yazdım. 2023 seçimlerine giderken Millet İttifakı liderleri müthiş bir strateji savaşı veriyorlar. Mutlaka bir isim vermek gerekirse, “seçtirmeme oyunu” oynuyorlar.

KILIÇDAROĞLU’NUN STRATEJİSİ

Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayı yaptırmama stratejisi izliyor. Kılıçdaroğlu yayına her çıktığında Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adaylığı soruluyor. O da “Ankara ve İstanbul’da Belediye Meclisleri’nde çoğunluk değiliz. Belediye başkanlarımız aday olursa AK Parti onların yerine belediye başkanını seçer” diyor.

Mansur Yavaş, bu tartışmanın kendisini yıpratacağını görüp kenara çekildi ancak Ekrem İmamoğlu’nun bunu inandırıcı bulmadığı, kendisinin önünü kesmek için üretilmiş bir gerekçe olarak gördüğü ifade ediliyor.

POPSTAR KİM?

Kılıçdaroğlu, kendisi cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor. Ancak Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamaz, İmamoğlu aday olursa kazanma ihtimali daha güçlü şeklindeki değerlendirmelerden de rahatsız oluyor. “Cumhurbaşkanını bir kişiye endekslemek yanlış olur” diyor. Toplumun beklentisi hatırlatıldığında ise “Toplum bir popstar bekler” diye karşılık veriyor. Şundan eminim, Ekrem İmamoğlu’na ilişkin soruların dozu artarsa Kılıçdaroğlu sonunda, “Adı Ekrem soyadı İmamoğlu olan kişi cumhurbaşkanı adayı olamaz” deyip işin içinden çıkacak. O kadar kızmış durumda.

Bu arada Zafer Şahin, Milliyet’deki köşesinde Kılıçdaroğlu’nun Ekrem İmamoğlu’ndan “bizim Tarkan” diye söz ettiğini yazmıştı. Kılıçdaroğlu Popstar” tanımıyla onu doğruladı. Bakalım “bizim Tarkan” ne yapacak?

MERAL AKŞENER’İN TAKTİĞİ

Meral Akşener ise cumhurbaşkanlığı denklemini yeniden kuran bir strateji izliyor. Cumhurbaşkanlığının en güçlü adaylarından biri olmasına rağmen cumhurbaşkanı adayı olmadığını, başbakanlığa talip olduğunu açıkladı. Başbakanlık diye bir makam yok ama Akşener kendini ateş hattının dışına çekti.

Ancak Akşener, kendisi aday olmasa da kimin cumhurbaşkanı adayı olacağını belirlemek istiyor. 2018 seçimlerinde Abdullah Gül’ün ortak adaylığını engellemişti. Altın hisse yine Akşener’in elinde. “İkinci Fatih” ifadesi ve yüzünde “Rabbi Yessir” gördüğünü söylemekle Ekrem İmamoğlu’na tarihi bir destek attı. Akşener’in, Kılıçdaroğlu’nun seçilme şansını zayıf gördüğünü ifade ediliyor.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU ARAYIŞTA

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in parti liderleri olması nedeniyle cumhurbaşkanı adayı olduğu takdirde seçilemeyeceklerini söyledi. Karamollaoğlu, geçen seçimde Abdullah Gül’ün ortak adaylığını savunmuştu. Karamollaoğlu, 10 gün içinde Abdullah Gül’le görüşeceğini söylemişti. Karamollaoğlu, muhafazakâr kesimden ve Kürtlerden oy alabilmesi için Abdullah Gül ya da o profilde bir ismin ortak aday olması tezini savunuyor.

İMAMOĞLU NE YAPAR?

Ekrem İmamoğlu ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı. O, aslında kendisi dışındaki herkesin adaylığına karşı. Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağı tezini işliyor. HDP ve İYİ Parti desteği ve ABD’nin teşviki ile masadan kendi isminin çıkacağını düşünüyor. “Erdoğan karşısında kazanacak aday kim?” denildiğinde şansının güçlü olduğuna inanıyor. Ama Kılıçdaroğlu engelini de bir türlü aşamıyor. Gün gelir İmamoğlu da Hannibal gibi “ya yeni bir yol bulur ya da yeni bir yol açar”, siyaset bunun örnekleriyle dolu.

2023 STRATEJİSİ

2023 cumhurbaşkanlığı seçimine giderken muhalefet cephesinden bir tablo ortaya koymaya çalıştım. Muhalefetin stratejisi şunu cumhurbaşkanı seçtirelim çabası üzerinden değil, her liderin “diğerinin adayını seçtirmeme oyunu” üzerine kurulu.

O ÇALIŞMAYI 2018’DE ŞENTOP YAPTIRMIŞ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile görüşmesinde, “50 artı 1’le kendimizi fazla bağlamışız” sözleri üzerine 50 artı 1 konusu yeniden gündeme gelmişti.

Buna rağmen AK Parti’nin 50 artı 1’i değiştirmek için bir çalışması olmadığını, MHP lideri Bahçeli’nin 50 artı 1’i Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin “mihveri” yani merkezi olarak gördüğünü yazmıştım. Ayrıca 50 artı 1’in değişmesi konusunda Anayasa değişikliği gerektiği için iktidarın böyle bir gücünün bulunmadığını ifade etmiş, bunun seçim sürecinde bir zafiyet olarak anlaşılabileceğinin de altını çizmiştim. AK Parti’nin önemli hukukçularından Ali Özkaya, 50 artı 1 tartışmasına önemli bir boyut getirmiş, Meclis Araştırma Hizmetleri’nin yaptığı bir çalışmayı paylaşmıştı. Bazı haber kanallarında sanki AK Parti 50 artı 1’i değiştirmek için çalışma yapıyor gibi bir hava oluşturulmaya çalışıldı. Oysa o çalışmayı 2018 yılında Meclis Başkanı Mustafa Şentop yaptırmış. Meclis Başkanı’nın yaptırdığı çalışmalardan milletvekilleri de yararlanabiliyor.

NEDEN DÜŞÜNÜLMEDİ

Tabii bu durumda “Madem başkanlık ya da yarı-başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerin önemli bir kısmında tek turlu seçim yapılıyor, madem en çok oy alan aday seçiliyor, ortalama yüzde 35-40’la başkan seçiliyorsa bizim sistem kurulurken bu niye dikkate alınmadı?” diye sorulursa haklı bir soru der, başka bir şey demem. 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar