Kemal Kılıçdaroğlu anlamsız konuşmalar yapmada eşine az rastlanır bir performansa sahip. Maalesef ki, işgal ettiği makam nedeniyle ciddiye almak zorundayız. Anlamaya çalışıyoruz. Siyasi bir anlam yüklüyoruz. Veya en azından bir anlamı olması gerektiğini düşünüyoruz.
FETÖ ve PKK'yı meşrulaştırma çabaları
Son günlerde yaptığı birtakım açıklamalar da bu cinsten. Katıldığı bir televizyon programında Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Osman Kavala ve hatta Selahattin Demirtaş'ı masum ilan etti. Diyelim ki, ilk üçünün yargılaması henüz tamamlanmadı ve aklanacaklarını düşünüyor olabilirsiniz.
İyi de Demirtaş sadece yargılanmıyor. Hüküm giymişliği de var. Ve aslında tüm Türkiye çok daha fazla hüküm giyeceğini biliyoruz. Kandil'den aldığı talimata uygun olarak 6-8 Ekim olaylarını azmettirdiği ortada. Bunlar sıradan adi suçlar değildir. Terör suçlarıdır. Ama Kılıçdaroğlu, maalesef sırf siyasi ortaklık uğruna tüm gerçekleri göz ardı edip bu dört isim üzerinden hem FETÖ'ye hem de PKK'ya mesaj gönderiyor. Ortaklıklarının devam edeceğini onaylıyor. Ve ortaklığın bedelini ödüyor. Bu örgütün uzantılarını toplum karşısında meşru göstermeye çalışıyor.
Ama bunda şaşılacak bir durum yok. Kılıçdaroğlu bunu ilk kez yapmıyor. Çok daha açık şekilde defalarca yaptı. Zaten PYD'yi terör örgütü olarak görmediğini açıklayan Kılıçdaroğlu'nun, Demirtaş'ı da masum görmesi gayet normaldir. 15 Temmuz darbe girişimine FETÖ'cüler gibi "kontrollü darbe" diyen Kılıçdaroğlu, Ilıcak ve Altan'ı telefonla aramış, çok mu?
15 Temmuz gecesi ve Kılıçdaroğlu
Yine aynı röportajda Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz gecesine değinmiş. Neden tankların üstüne çıkmadığını anlatmış. "Başkaları da çıkmadı" diyor. İyi de biz size neden tankların üstüne çıkmadınız diye sormuyoruz. Ayrıca yalan söylüyorsunuz.
Bu millet tankların üstüne çıktı. Önüne de çıktı. Birçok siyasi açıkça darbecilerle mücadele verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı'nda milletle beraberdi. Darbecilerin namluları onu ararken, o herhangi bir güvenli adreste saklanmadı. Sayın Kılıçdaroğlu, biz size "Neden tankların üstüne çıkmadınız" diye sormuyoruz. Daha basit bir soru soruyoruz. Neden ülkenin ana muhalefet partisi lideri olarak 15 Temmuz gecesi açıklama yapmadınız?
Lafı oraya buraya çekiştirmenize gerek yok. O dönem Genel Başkan Yardımcılığı'nızı yapan Öztürk Yılmaz o gece sizi "tam beş kere aradığını ve darbe karşıtı bir açıklama yapmanız için size çağrıda bulunduğunu fakat buna rağmen sizin açıklama yapmadığınızı" söylüyor. Halbuki erken saatlerde muhalefetten gelebilecek darbe karşıtı bir açıklama darbecileri hızla boşa düşürürdü. Ama siz beklediniz. Neyi? İşte onu merak ediyoruz.
Sabah zaten açıklamayı herkes yapar. Önemli olan en ateşli saatlerde, yani darbecilerin başarılı olup olmayacağının henüz belli olmadığı saatlerde ilkesel olarak darbe karşıtı açıklama yapabilmektedir. Bunu yapamadığınızda geçmiş olsun. Bize başka hikâye anlatmanıza gerek yok.
Havaalanında siz tankların arasından geçip giderken FETÖ'cüler size dokunma gereği bile duymadılar. Siz de Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinde saklanırken telefonu elinize alıp bir televizyon kanalında darbe karşıtı bir açıklama yapma gereği duymadınız. Olan bundan ibarettir.
Bu tür durumlarda darbeye karşı koymak yerine bekleyenler ya korkaktır ya da darbe destekçisi. Hangisinin doğru olduğuna siz karar verin. Başka da bir izahatı olan varsa buyursun yapsın.
Yorum Yazın