Seçimlere 9 ay kaldı ama siyasi kulislerde kasım ayında erken seçim olur mu tartışması sürüyor.
AK Parti ve MHP’nin hazırladığı bir erken seçim teklifi yok. Hem Erdoğan hem Bahçeli seçimlerin zamanında yapılacağı yönündeki pozisyonlarını koruyorlar. Ama Demirel’in söylediği gibi siyasette 24 saat uzun bir süre.
Erken seçim çağrısı hep muhalefetten geliyordu ama bu kez erken seçim tartışmalarını körükleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürpriz MYK toplantısı oldu. Erdoğan, seçim hazırlıklarına önceden başlatmak istemiş olabilir. Ama diğer ihtimal de büsbütün yok değil.
Eski bir bakanın söylediği gibi, “Reis eski bir futbolcudur. Kaleyi boş görünce şutu çekebilir”.
Bu durumda yarın seçim olacakmış gibi hazırlıklı ol, seçimler zamanında olacakmış gibi çalış demekten başka bir şey diyemiyorum.
Seçim ister erken olsun ister zamanında yapılsın iktidarın da muhalefetin de kendine göre zorlukları var.
İKİ KRİTER
Muhalefetin önünde iki ciddi sorun duruyor. Bu iki kritik noktada anlaşabilirlerse seçime girerken bir sinerji oluşturabilirler, yok uzlaşma sağlanamazsa kriz yaşayabilirler.
1- Ortak cumhurbaşkanı adayı.
2- Seçim ittifakı.
Seçim ittifakı çok önemli nokta. Eğer iktidar erken seçime gitmeyecekse bunun gerekçelerinden biri, küçük partiler açısından milletvekili ittifakını anlamsız hale getiren yeni seçim yasası olacak.
Seçim ittifakı küçük partiler açısından hayati bir konu. İktidar açısından ise hayati bir fırsat sunuyor.
KILIÇDAROĞLU KARARLI
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ise sorun Kılıçdaroğlu ile mi yoksa ‘Kılıçdaroğlu’suz mu aşamasına gelmiş durumda. Ortak cumhurbaşkanı adaylığı konusu 6’lı ittifakın sihirli formülü olarak gösteriliyor. Çoklu adaya gidildiği takdirde seçimi Erdoğan’ın kazanacağına inanılıyor. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adaylığı konusunda kararlı. Öyle ki şimdiden seçim sonrasına ilişkin hazırlıklara başlamış bile. Adaylıkta kararlı, kazanacağından emin. Az sonra Kılıçdaroğlu’na sunulan bir rapordan söz edeceğim.
BABACAN’A DİKKAT
Ama 6’lı masada hava tam öyle değil.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 6’lı masaya dönük ilginç mesajlar veriyor. Babacan’ın açıklaması iki aşamalı.
1- Ortak cumhurbaşkanı adayı
Ali Babacan, ortak cumhurbaşkanı adayı olarak isim ifade etmedi. Ama, “Biz 50 artı 1’i değil, açık farkı hedefliyoruz. İlk turda ve açık farkla kazanmak istiyorsak bunun yolu ortak adaydan geçiyor” dedi.
Ama Kılıçdaroğlu ortak adayımız demedi.
2- Babacan cumhurbaşkanı adayı
Ali Babacan daha önce de seçimlere kendi isim ve amblemleri ile gireceklerini açıklamıştı. İttifak yapmayacağını deklare etmişti. Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda da sinyal vermişti. Ama bu kez, “Ortak aday belirleyemezsek, o konuda bir uzlaşma olmazsa, o zaman her partinin genel başkanı doğal bir cumhurbaşkanı adayıdır. Dolayısıyla eğer altılı masada uzlaşma olmazsa ben de DEVA Partisi’nin cumhurbaşkanı adayıyım” dedi.
Ali Babacan’ın sözlerinde bir tutarsızlık yok. Doğal olanı söylüyor.
BABACAN, GÜL’Ü SİLDİ
Ali Babacan’ın açıklamalarının bir de Abdullah Gül’ü ilgilendiren yüzü var. Babacan güya Abdullah Gül’ün kurdurduğu partinin genel başkanı. Ama dikkat edin, 6’lı masada uzlaşma olmazsa biz Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı yaparız demiyor. Tam aksine cumhurbaşkanı adayıyım diyor. Babacan’ın aday olduğu yerde Abdullah Gül’e yer kalır mı? Abdullah Gül, muhalefete yaranmak için 30 Ağustos törenlerine katıldığını, Anıtkabir’i ziyaret ettiğini anlatmaya çalışıyor. Ama Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmuş. AK Parti’yi parçalamak için kurdurduğu partisini bile kaybetmiş.
AKŞENER FAKTÖRÜ
Babacan’ın açık ara kazanma kriteri farklı bir şekilde İYİ Parti’de de konuşuluyor. Kılıçdaroğlu ile açık ara farkla kazanılacaksa sorun yok. Ama kafa kafayla olursa Erdoğan aradaki farkı kapatır, seçimi alır. Bu riski alamayız düşüncesi ağır basıyor. İYİ Parti, Kılıçdaroğlu ile kazanılacağından emin değil. O nedenle karar anı geldiğinde Kılıçdaroğlu ile açık ara kazanılıyorsa tamam ama yoksa Akşener, partisinin kaderini Kılıçdaroğlu’na teslim etme niyetinde değil. Çünkü Akşener’in partisi 70 yıl seçim kazanmadığı halde siyasi hayatını sürdüren CHP değil. 4-5 yaşındaki genç bir parti. Yaşanacak bir başarısızlık İYİ Parti’nin geleceğini tehlikeye atabilir.
AKŞENER, ‘YOK’ DER Mİ
Akşener, adayımız Kılıçdaroğlu demedikçe Kılıçdaroğlu’nun ortak adaylığı garanti değil demektir. Hatta Akşener suskun kaldığı sürece Kılıçdaroğlu seçeneğinin şansı az demektir. Akşener son anda çıkıp Mansur Yavaş der mi? Buğra Kavuncu boşa konuşmadı.
KILIÇDAROĞLU’NA SUNULAN RAPORDAKİ ÖNERİLER
Ha şimdi geldik asıl konuya. Kulislerden edindiğim bilgiye göre Kılıçdaroğlu’na ekonomiyle ilgili bir rapor sunulmuş. Rapor Kılıçdaroğlu’nun güvendiği isim ya da isimler tarafından hazırlandığı için çok etkilenmiş. Raporun önemli bir özelliği seçimlerden sonra ekonominin durumuna ilişkinmiş. Kılıçdaroğlu, seçimleri kazanıp cumhurbaşkanı olacağına kendini inandırdığı için raporu ciddiye almış.
Raporda iktidarın seçimleri kazanmak için kamu kaynaklarını seferber edeceği yer alıyormuş. Seçimlerden sonraya ilişkin olarak ekonomide kara bir tablo çiziliyormuş. Seçimlerden sonra Türkiye’nin dış borçlarını ödeyemeyeceği ve konkordato ilan edeceği savunuluyormuş.
“İktidarın bıraktığı enkaz nedeniyle yeni yönetim ekonomide başarısız olma tehlikesi ile karşı karşıya” deniliyormuş.
Hatta bu durumda memurların ve emeklilerin maaşlarının da ödenmesinin zor olduğu anlatılıyormuş.
Raporda, dış borçlarını ödeyemeyip konkordato ilan etmemesi için yabancı bankaların Türkiye’ye kredi açması öneriliyormuş.
Kılıçdaroğlu şimdiden yabancı bankaların nabzını yoklamaya başlamış deniliyor.
Yorum Yazın