Artık taktik ve stratejileri iyice netleşiyor. İstedikleri sonucu almak için tutturdukları yolu da amaca ulaşmak için kullandıkları yöntemleri de gizleme gereği duymuyorlar.
İstanbul seçimlerinde tatbikatı yapılan hareket tarzı, 25 Temmuz 2020'deki CHP Kurultay'ında resmen ilan edilen "dostlarla ittifak" modeliyle ete kemiğe bürünmüş görünüyor. Her ne pahasına olursa olsun iktidarı elde etme hırsı, sandığa sadakat ve millete güven söylemi ile kamufle edilse de "sevgi kelebeği" makyajı, pratikte dökülüveriyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini 2010'da partinin başına taşıyan şartları oluşturanlara taviz verebileceğini hissettiriyor. 10 yıl önceki CHP'de "yerel özerklik" söylemi ile göreve başlayan, daha sonra ilk sayfasını bizzat yırtmak zorunda kaldığı "Kürt Raporu"nu hazırlatan Kemal bey, bugün sanki fabrika ayarlarına dönüyor. Yani, müesses CHP nizamında uygulamaya taşıyamadığı, haliyle çark ettiği bir dizi projeyi fırsattan istifade hayata geçirmek için adeta son kozunu oynuyor. Ve maalesef bu oyunun birçok perdesi, Türkiye-Irak-Suriye sahasındaki küresel tasarımcıların zihni haritaları ile de büyük ölçüde örtüşüyor.
***
CHP'nin başını çektiği "Güçlendirilmiş parlamenter sistem" çalışması da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı hedef alan, sansasyonel ve mesnetsiz iddialar da "asıl projeyi" gizlemek için kullanılıyor. Bir manada, "Cambaza bak cambaza oyunu" oynanıyor!
Nedir o oyun?
Birinci perdesinde, parlamenter sisteme dönüş arayışı sezilse de asli hedefin "yeni anayasa" denklemi içinde Türkiye'ye, Türk milletine, hatta Türk devletine yeni bir elbise biçme niyeti olduğu anlaşılıyor. PKK-KCK'nın terörle peşinde koştuğu "yerel özerklik", Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin yanına kuzey Suriye'de de özerk yapıların eklenmesi senaryosunu içeriyor. Ve ABD açıktan Rusya da alttan alta bu tür bir yapılanmayı kemikleştirecek pozisyonlar oluşturuyor. O oluşumların, HDP'ye ve uzantısı terör örgütü unsurlarına mavi boncuk dağıtan CHP'nin güncel dil ve üslubu ile at başı gitmesi ise "bu kadarı tesadüf olamaz" dedirtiyor.
Bir başka anlatımla... Parlamenter sistem diye anayasa yazanlar, Türkiye'yi ameliyat masasına yatıranların asırlık planlarına da zemin hazırladıklarını öğrendiğinde onlar için iş işten geçeceğe benziyor
Oyunun ikinci perdesinde ise...
Korku iklimi oluşturma, sosyoekonomik kırılganlıkları artırma, yapay gündem yaratma, ülkenin yönetilemediği algısını yerleştirme bölümleri birbiri ardına sahneleniyor. Bunun son örneği, Kılıçdaroğlu'nun "siyasi cinayetler işleneceği" beyanında gizliydi. CHP Genel Başkanı, anlam bütünlüğünden koparttığı, Cumhurbaşkanına ait kimi sözleri eğip bükerek kendince gerekçe imal etmeyi denese de dilinin altındaki bakla ortaya çıkıyordu. Ne imiş? İktidarın paramiliter unsurları varmış ve bu gruplar siyasi suikastler düzenleyebilir, doğacak kaos ortamında sandık, milletin önünden kaçırılabilirmiş. Külliye ve AK Parti, bunun alt yapısını kuruyormuş!
El insaf-ül nısf üd din!
15 Temmuz 2016 gecesi darbecilerin suikast düzenleyeceği Erdoğan'ın, "Bu dünyada, milletin gücünün üstünde bir güç tanımıyorum" dediği bilinen bir gerçek iken aynı Erdoğan'ın, iktidarı sürdürmek için çıkmaz yollara gireceğini öne sürmek, akıl tutulması ile izah edilemezse, "başka bir aklın ürünü ve pazarlaması" ile açıklanabilir.
Özetle...
Kirli senaryolara prim vererek, ülkenin istikrarını sarsıp aradaki boşluktan sıyrılarak hükümet kuracağını sanmak rüyadan değil ama kâbustan uyanmakla eş değerdir.
Endişeye mahal yoktur!
Her şey milletin gözünün önünde cereyan etmektedir. Milletin feraseti, tüm siyasal mühendislik faaliyetlerini boşa çıkaracak kudrettedir.
Yorum Yazın