Kılıçdaroğlu’nun, ”Kürt sorununu HDP ile çözebiliriz” açıklamasının mürekkebi kurumadan HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, çözümün adresi olarak Öcalan’ı gösterdi.
”Çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır” dedi. HDP tarafından bir açıklama yapılmadığına göre, adres konusunda aynı düşüncedeler demektir. Zaten Pervin Buldan da, ”Çözümün adresi İmralı’dır” diye konuşmuştu.
Bu durumda Kemal Bey ne yapacak? İmralı önerisini dikkate alıp Öcalan’la görüşmeyi deneyecek mi? İmralı’ya gidecek mi? Sanmam.
Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümü konusunda geçmişte ciddi çabalar sarf edildi. Göbeğinden ABD’ye bağlı olan Kandil, her defasında çözüm sürecini sabote etti. Orada asıl patron tek başına ne HDP ne İmralı ne de Kandil. Asıl patron ABD.
Ayrıca deneyimler bize gösterdi ki Kürt sorununun çözümü ile HDP ve PKK’yı birbirinden ayırmak gerekiyor. Çünkü onların, Kürt sorununun çözümü diye bir dertleri yok. Kürt sorunundan beslendikleri için tam aksine çözüm süreçlerini sabote ediyorlar.
KILIÇDAROĞLU’NUN DERSİM ARŞİVİ
Burada benim şaşırdığım Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununun çözümünü HDP’ye havale etmesi. Kılıçdaroğlu, hem CHP genel başkanı olarak hem de Dersimli olarak Kürt sorununun bir parçası. Sadece parçası değil. Kılıçdaroğlu, Dersim isyanına kafa yormuş birisi. İhsan Sabri Çağlayangil’le röportaj yapmış, daha sonra arşivini gazeteci Soner Yalçın’a devretmiş. Yani bir birikim sahibi.
Kılıçdaroğlu, benden de iyi biliyor ki, Kürt sorununun temelinde CHP yatıyor. Kılıçdaroğlu, CHP’nin genel başkanı olarak oradan başlayabilir. Ayrıca eşi Selvi Hanım, Amberin Zaman’la röportajında, Kılıçdaroğlu’nun ailesinin Kürt sorununun mağdurlarından biri olduğunu anlatmıştı. O bölümü aynen aktarıyorum.
SELVİ KILIÇDAROĞLU’NUN ANLATTIKLARI
“Dersim’in çok acı bir tarihi var. Öyle. Büyüklerimiz hep anlatırdı.
Kemal Bey’in babası, 1938’den sonra sürgün edilmiş. Evet. Halası, aileden 40 kişiyle birlikte götürülmüş. Derin izler bırakıyor tabii. Öfkeleniyorsunuz.
Öldürüldüler mi? Evet. (Gözleri doluyor).”
Kemal Bey, HDP’ye, İmralı’ya, Kandil’e gitmeye gerek yok. CHP’den ve Dersim’den başlayın yeter...
KARAMOLLAOĞLU, ÜÇÜNCÜ İTTİFAKI MI İŞARET ETTİ?
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, şaşırtıcı çıkışlarını sürdürüyor. Karamollaoğlu, Millet İttifakı liderleri Kılıçdaroğlu ve Akşener’in cumhurbaşkanı adaylıklarına kırmızı kart çıkarmış,
“Kılıçdaroğlu, aday olabilir ancak olduğu takdirde belli kesimlerden bir tepki de gelebilir, Meral Hanım da aday olabilir, ona karşı da başka kesimlerden tepki gelebilir. Milletin teveccühünü alması lazım, artık partici bir yaklaşımla Millet İttifakı bir aday belirleyemez. Bu ülkede AK Parti’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin dışında herkesi kucaklayabilecek bir adayın bulunması zor değildir, bulunur mutlaka” demişti.
Karamollaoğlu’nun bu sözleri, gözleri üçüncü adaya çevirdi. Siyasi kulislerde şimdi Karamollaoğlu’nun adayı kim, sorusu soruluyor.
Temel Karamollaoğlu yeni bir çıkış daha yaptı. “İttifaklar seçime girileceği zaman ortaya çıkar” dedi.
SAADET İTTİFAKI
Bu açıklama ile Saadet Partisi etrafında üçüncü bir ittifak modeli yeniden gündeme geldi.
Temel Karamolloğlu bir süredir bu görüşlerini ifade ediyor. Siyaseten doğru bir tavır bu. Şu anda kendisini bağlamak istemiyor. Elbette ki durum itibarıyla Millet İttifakı’na daha yakın. Zaten geçmişte de Millet İttifakı’nın içinde yer aldı. Ama şimdiden angaje olup elini zayıflatmak istemiyor. Özellikle de cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ileri sürdüğü şartlarla, elini güçlendirmeye çalışıyor. Millet İttifakı ortakları, cumhurbaşkanı adayını belirlemek için masaya oturduklarında küçük ortak olarak değil, eşitlerden biri olarak masada yer almak istiyor.
Ama bir yandan da üçüncü ittifak seçeneğine kapıyı aralık tutuyor.
Karamollaoğlu’nun Millet İttifakı’na daha yakın durduğunu biliyorum. En azından Cumhur İttifakı’na uzak olduğu belli. Ama bir yandan da “Üçüncü ittifak” kartını hazır tutuyor.
ERBAKAN MODELİ
Milli görüşün lideri Erbakan, koalisyon ortaklığı kurmakta ustaydı. Ecevit’le de Demirel’le de Çiller’le de koalisyon hükümetleri kurdu. Koalisyonlar sayesinde başbakan yardımcılığı ve başbakanlık görevini üstlenmeyi başardı. Kurduğu partiler kapatıldı ama o Milli Selamet Partisi’ni ve Refah Partisi’ni koalisyonlar yoluyla iktidar ortağı yapıp devleti yönetme imkânına sahip oldu.
KUTSAL İTTİFAK
Erbakan, seçim ittifakı konusunda da ustaydı. 1991 seçimlerine Aykut Edibali ve Alparslan Türkeş’le yaptığı ‘Kutsal İttifak’la Meclis’e girmeyi başardı.
SEÇİM BARAJI
Milli görüş geleneğinde olduğu için üçüncü ittifak konusunu yabana atmıyorum. Ha bu arada, Saadet Partisi seçim barajıyla yakından ilgili. Seçim barajının yüzde 7’ye çekileceği açıklaması burukluk meydana getirdi ama son anda baraj yüzde 5’e indirilirse Saadet Partisi etrafında üçüncü ittifak modelini daha ciddi bir zeminde tartışabiliriz.
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN SAĞLIK DURUMU
Milli görüşün lideri Oğuzhan Asiltürk’ün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinden sonra Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’na mı geçeceği yoksa Millet İttifakı’nda mı kalacağı ciddi bir tartışma konusu olmuştu. Şimdi de üçüncü ittifak konusu gündeme geldi. Ama ben işin siyasi değil, insani boyutuyla ilgiliyim. Koronavirüse yakalanan Oğuzhan Asiltürk, bir süredir Ankara Şehir Hastanesi’nde tedavi görüyor. Asiltürk’ün sağlık durumunun iyi gittiği ama tedavisinin biraz zaman alacağı söyleniyor. İnşallah en kısa zamanda sağlığına kavuşur.
EYÜP SULTAN’DA YASİN BELEDİYEDE BİRA SATIŞI
Ekrem İmamoğlu, aday olduğunda farklı bir CHP’li profili çizmişti.
O yüzden de hem CHP’lilerin hem milliyetçi muhafazakârların oylarını almayı başarmıştı.
Hem Kürtlerin hem Karadenizlilerin desteğini sağlamıştı.
Bu profille İstanbul seçimlerini kazandı.
Muazzam bir başarı elde etti.
İstanbul seçimleri, onu Türk siyasetinin önemli isimleri arasına soktu.
‘Ekrem İmamoğlu’ ismi etrafında cumhurbaşkanlığına kadar uzanan beklentiler oluştu.
Ama o Eyüp Sultan’da Yasin okuyarak başladığı siyasi yolculuğuna, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Gazhane’de bira satışı ile devam ediyor.
Cuma namazı kılarak seçimi kazanıp valsle kutlama yapıyor.
Yorum Yazın