Muhalefet liderleri, muhalefette ittifak için temaslara başladılar dersem yanlış olmaz.
Biliyorsunuz muhalefetin bir Millet İttifakı var. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve DP’den oluşuyor. DEVA ve Gelecek Partisi’nin katılımı ile bu ittifakın genişlemesi gündemde. Davutoğlu’nun çok sevdiği tanımla muhalefette istikşafi görüşmeler başlamış durumda.
Ama işler planlandığı gibi ilerlemiyor. Şimdi gündemde ittifakın yeniden kurulması ve paylaşım konusu var. Ne kazanıldı ki onun paylaşımı olsun diyeceksiniz. Zaten sorun orada düğümleniyor.
Geçen hafta Kılıçdaroğlu, Akşener ve Davutoğlu birlikte yemek yediler. Dün de Kılıçdaroğlu, Ali Babacan’ı ziyaret etti.
DAVUTOĞLU’NUN ÖNERİSİ
Davutoğlu, Millet İttifakı’nın dağınık hareket ettiğini, cumhurbaşkanı adaylığı konusuna kilitlendiğini ve ‘Erdoğan’ı devirelim gerisi kolay’ düşüncesiyle hareket ettiği için topluma güven verecek çözüm önerileri geliştiremediğini savunuyor. Gelecek, DEVA ve Saadet Partisi’nin, CHP’ye eklemlendiler eleştirilerine maruz kalmaması için oy oranına bakılmadan Millet İttifakı’nın bir vizyon ve ilkeler etrafında yeniden kurulmasını istiyor.
Üçlü görüşmede Davutoğlu’nun iki net önerisi olduğu söyleniyor.
1- İttifakı eşit partiler olarak yeniden kuralım.
2- Meclis’te temsil edilebilmemiz için bir formül geliştirilsin.
KILIÇDAROĞLU’NUN POZİSYONU
Üçlü görüşmede Kılıçdaroğlu’nun da karşı öneride bulunduğu söyleniyor. CHP Lideri, ittifakın eşitler arasında kurulması düşüncesine ters bakmıyor. Zaten bir grup konuşmasında bunu dile getirmişti. Ancak yüzde 1 civarında oyu olan partilerin grup kuracak bir şekilde Meclis’e girmeleri konusunda sıkıntı var.
CHP’DE SORUN YARATTI
Geçen seçimde Saadet Partisi milletvekilleri, CHP listelerinden seçime girdi. Zaten seçilecek yerlerde iki kişi vardı, onlar parlamentoya girdi. Ama bu kez durum farklı.
Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’nun önerisinde olduğu gibi Gelecek, DEVA ve Saadet Partisi’nden 20’şer kişiyi milletvekili seçilecek yerlerden CHP listelerine alırsa ne olacak? Dün görüştüğüm bir CHP’li, “O zaman CHP’ye kaç milletvekili kalacak?” diye soruyordu. CHP’dekiler de milletvekili olmak için siyaset yapıyor. Bu seçimlerde kazanma umutları daha yüksek. Eğer 60 milletvekili merkez sağ ve milli görüş kökenli partilere verilirse CHP’liler listelerde nerede yer alacaklar? Siyasette kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz.
Bu tabloyu en iyi Kılıçdaroğlu biliyor. O nedenle farklı bir model oluşturmanın peşinde. Bakalım ne yapacak.
Eğer Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adaylığını planlıyorsa işi daha da zor.
Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 1’lik partilerin oylarına ihtiyacı olacak. Gelecek, DEVA, Saadet olmasa da olur diyecek durumda değil.
Ama 20’şer milletvekili verdiği takdirde, bu kez partisine kabul ettirmesi mümkün değil.
AKŞENER’E HAKSIZLIK DEĞİL Mİ
Bu süreçte en rahat pozisyonda olan muhalefet lideri kim derseniz tereddütsüz Meral Akşener derim.
Son gelişmelerle ilgili olarak İYİ Parti cephesinden yapılan analizi paylaşmak istiyorum.
Akşener, Millet İttifakı’nın hem içinde hem de diğer partileri ikna etmek gibi bir yükümlülüğü yok. Çünkü başbakanlığa talip olduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanlığı denkleminin dışına çıktı. Bu sözü parantez içinde söylüyorum. Yarın şartlar neyi getirir bilinmez. Diğer partileri ikna etmek Kılıçdaroğlu’nun görevi. Çünkü cumhurbaşkanı adayı olursa onların desteğine ihtiyacı var.
Akşener, Millet İttifakı’nın bozulmaması ve yeni partilerin eklenmesi için sadece yapıcı bir rol oynuyor.
Ama Davutoğlu ne yapacak, Temel Karamollaoğlu ittifaka girecek mi, Ali Babacan’ın şartı var mı gibi kaygıları taşımıyor.
İTTİFAKTA DAVUTOĞLU VE BABACAN İKİLEMİ
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, AK Parti’den istifa edip partilerini kurunca en büyük alkışı CHP’den almışlardı. Öyle ki Kılıçdaroğlu bir dönemler hakaret ettiği Davutoğlu’nu yere göğe sığdıramamış, Ali Babacan’ı demokrasinin yıldızı ilan etmişti. AB büyükelçileriyle buluşmasında dahi muhalefetin ekonomi programını Babacan’ın hazırladığını söyleyecek derecede yatırım yaptı.
AKŞENER’İN YAKLAŞIMI
Meral Akşener ise, “Tek eksiğimiz muhafazakâr dindarlara ulaşmakta yaşanıyor. Çünkü Erdoğan aramıza kalın bir duvar koydu. Babacan ve Davutoğlu’nun partisi bu açıdan muhafazakâr-dindar seçmene çabuk ulaşmayı kolaylaştıracak yapılar olacak, çünkü onlarla arasına bizim gibi duvar öremez” demişti.
EKONOMİSTLER RAHATSIZ
Kılıçdaroğlu’nun Ali Babacan’ı ön plana çıkarması iki açıdan rahatsızlığa neden oldu.
1-Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri Millet İttifakı iktidar olursa ekonomi yönetiminin Ali Babacan’da olacağı şeklinde anlaşıldı. CHP ve İYİ Parti’deki ekonomi yönetimleri bu durumdan rahatsız oldu.
2- CHP’nin ekonomi yönetimi tüm eleştirilerini AK Parti döneminin ekonomi politikaları üzerine kurdu. Bu durumda ekonomi yönetimi, “İktidar olursanız Ali Babacan’ın ekonomi politikalarını sürdürecekseniz, bizi niye aldatıyorsunuz” sorusuyla karşı karşıya kaldı. Yerinde bir soru değil mi?
EN İDDİALI KONULARI
Bu arada Kılıçdaroğlu ile görüşmeden sonra Ali Babacan’ın parlamenter sisteme ilişkin açıklamasının üzerinde durmak istiyorum. Babacan,28 Ocak 2021 tarihinde Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmeye atıf yaptıktan sonra, parlamenter sistem ilişkin ikili bir işbirliğini ilan ettiklerini,bu çalışmanın büyüdüğünü o gün attıkları temeller üzerinden bugün 6 partinin ortak mutabakatıyla belli bir noktaya geldiğini ifade etti.
Millet İttifakının en iddialı olduğu konu Parlamenter sisteme dönüş.2023 seçimlerinde en büyük kozları bu olacak. Ancak Ali Babacan ve Kemal Kılıçdaroğlu, Parlamenter sisteme dönüş konusunda Meral Akşener’e haksızlık etmiyorlar mı? Yiğidi öldür hakkını yeme. Parlamenter sistemle ilgili ilk çıkışı Meral Akşener yaptı. Akşener, Başkanlık Sistemiyle ilgili referandum sırasında Türkiye’yi gezerek hayır kampanyası yürüttü. Akşener Cumhurbaşkanı adayı olduğu 24 Haziran 2018 seçimlerinde ise kazanırsa hedefinin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşü sağlamak olduğunu söyledi. Parlamenter sisteme dönüş o dönemler Kılıçdaroğlu’nun gündeminde birinci öncelikli konu değildi. Sonradan ortayla çıktı ki, o sırada Ali Babacan, Meclis’te başkanlık sistemine geçilmesi yönünde evet oyu verirken, el altından hayır kampanyasını destekliyormuş.
PARLAMENTER SİSTEMİN PATENTİ
Şimdi kalkıp parlamenter sisteminin patentini almaya çalışmak, hiç şık olmadı. Bu parlamenter sisteme dönüş için çalışma yapan diğer partilere saygısızlık olduğu gibi Meral Akşener’e de yapılmış bir haksızlık olur. Bu tür fırsatçı yaklaşım tarzı İYİ Parti’de rahatsızlığa neden olabilir. Benden uyarması.
DEMOKRASİNİN YOLU DİYARBAKIR’DAN GEÇER
Kılıçdaroğlu ilginç bir insan. Meclis’te HDP ile birlikte Irak ve Suriye tezkeresine hayır oyu verdikten sonra milliyetçiliği ile bilinen Yozgat’ta Kandil’i yerle bir etme sözü verdi.
CHP lideri Babacan’la görüşmesinden sonra ise Perşembe günü yapacağı ziyareti öncesinde Diyarbakır’a bir mesaj gönderdi. “Bu ülkede demokrasi olacaksa Diyarbakır’dan geçer” dedi. Geçmişte de Mesut Yılmaz, “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” demişti. Ama 90’lı yıllarda AB’nin yolu değil, faili meçhullerin yolu Diyarbakır’dan geçti. O yıllarda Nevruz olaylarını Diyarbakır’da izleyen bir gazeteci olarak bölgenin 90’lı yılların cehennemini yaşadığına tanıklık ettim. Artık o günlerin geride kaldığına inanıyorum. Demokrasinin yolu neden sadece Diyarbakır’dan geçsin? Türkiye artık 90’lı yılların Türkiye’si değil. Trabzon’dan da Yozgat’tan da İzmir’den de geçsin. Diyarbakır Kürt sorunu açısından sembol şehirlerimizden biri. Kılıçdaroğlu’da oraya oynuyor.
HDP’YE Mİ GÖZ KIRPIYOR
Ama bunu söylerken, Millet İttifakında ortağı olan milliyetçi kökenden gelen İYİ Parti’yi hesaba katıyor mu? Bu sözüyle HDP’lilerin gönlünü kazanmayı amaçladığı belli. Ama yoksa İYİ Parti’yi gözden mi çıkarıyor? Yoksa Kılıçdaroğlu’nun hedefi HDP ile ittifak kurmakta mı? Ali Babacan’ı da yanlarına alarak...
Yorum Yazın