Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı yarışında önemli bir virajı döndü. Cumhurbaşkanı adaylığından onur duyacağını söyledi. Hatta yaptığı son deparla birlikte göğüs farkıyla Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın önüne geçti. Ama cumhurbaşkanı adaylığı konusunda henüz son düzlüğe girilmedi.
Eğer Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yaptıktan sonra Meral Akşener’den sıcağı sıcağına güçlü bir destek gelseydi... Dün ziyaret ettiği Temel Karamollaoğlu, kapının önüne çıkıp Kılıçdaroğlu’nun kolunu kaldırıp “İşte cumhurbaşkanı adayımız” deseydi, bu iş bitmişti.
Ama Kılıçdaroğlu ne dün görüştüğü Temel Karamollaoğlu’nun desteğini alabildi ne de Meral Akşener yeşil ışık yaktı.
KILIÇDAROĞLU’NUN HAMLELERİ
Akşener ve Karamollaoğlu, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını erken gündeme getirdiği kanaatindeler. Seçim kararı alındığı zaman cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi gerektiği görüşündeler. Ama Kılıçdaroğlu kendisi açısından yanlış yapmıyor. Tam aksine kendi ismini ön plana çıkararak Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı denklem dışına itiyor. Liderler masası kurulduğunda tek seçenek olarak kendisinin isminin kalması için hamle yapıyor.
ANKETLERİN ETKİSİ
Hep, Kılıçdaroğlu’nun kaderinin Akşener’in elinde olduğunu savunuyorum. Ama İYİ Parti ve CHP kurmaylarıyla yaptığım görüşmelerde bu tezimin eksik olduğu sonucuna vardım. Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olup olmamasında anketler önemli olacak. Eğer Kılıçdaroğlu anketlerde seçilebilecek bir oranı yakalarsa ortak cumhurbaşkanı adayı olacak. Akşener de destekleyecek. Ama anketler Kılıçdaroğlu’nu göstermiyorsa bu kez Akşener ve Karamollaoğlu, masaya “Seçilecek aday” modelini getirecekler. Yani “Sen aday olma, seçilecek kişi aday olsun” diyecekler.
Bu aşamada Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu’ndan vazgeçmiş değil.
ABD BÜYÜKELÇİSİ’NİN İMAMOĞLU İLGİSİ
Ancak sadece Akşener değil, Amerikalıların da gönlünde Ekrem İmamoğlu’nun yattığı biliniyor. Akşener’le bu yıl içinde 3 kez görüşen Amerikan Büyükelçisi Satterfield, önceki gün Ekrem İmamoğlu ile görüştü. ABD Büyükelçisi 4 kilometre ötedeki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı değil neden 400 kilometre ötedeki Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etmeyi tercih etti? Çünkü Amerikalılar Kılıçdaroğlu’nu değil, Ekrem İmamoğlu’nu istiyor. Ha şimdi bana, Mansur Yavaş’tan da randevu talep ettik, yanıt bekliyoruz diyecekler. Doğru ama yanıtını onlar da bende biliyorum.
MANSUR YAVAŞ OLUR MU?
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu kıran kırana bir mücadeleye girerlerse ibre kendisini yıpratmamayı başaran Mansur Yavaş’a döner mi? Neden olmasın?
Biden, Erdoğan’ı darbeyle değil, seçimle tasfiye etmeyi amaçladıklarını söylemişti. Bu bir anlamda darbeyle deviremedik, bu kez seçimle tasfiye etmeyi deneyeceğiz demekti. Bunun için muhalefetin desteklenmesi ve cesaretlendirmesi gerektiğini söylemişti.
Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu arasında mekik dokuyan Amerikan Büyükelçisi, muhalefeti cesaretlendirme turlarına çıkmış olabilir ama seçimlerde Beyaz Saray değil, Aksaray halkı oy kullanacak. Yani Biden’ın isteği değil, Türk halkının dediği olacak.
LÜTFİ ELVAN, AYRILIRKEN ERDOĞAN’A NE DEDİ
SAYGIN siyasetçi örneklerinden biridir Lütfi Elvan.
Bakanlık yaptığı dönemde de, bakanlıktan kendi iradesiyle ayrılırken de o saygın çizgisini korumayı bildi.
İnsanın kalitesi bir göreve gelirken değil, o görevden ayrılırken ortaya çıkar.
Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan örnekleri çok şey anlatmıyor mu?
Biri eski cumhurbaşkanı, diğeri eski başbakan, sonuncusu ise eski ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı.
Cumhuriyet mitinglerine, 27 Nisan e-muhtırasına rağmen cumhurbaşkanı seçtirilen, ‘kardeşim Abdullah Gül’ün, eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun, bir dönemin prensi Ali Babacan’ın kendilerini o görevlere getiren Erdoğan’ı tasfiye etme planlarında CHP ile yarış halinde olmaları size her şeyi anlatmıyor mu?
Lütfi Elvan ve Lütfi Elvan gibileri o yüzden takdir ediyorum.
O DİYALOG
Lütfi Elvan, Hazine ve Maliye Bakanı’ydı. Ancak uygulanan yeni ekonomi politikalarını doğru bulmuyordu. Bu düşüncelerini Cumhurbaşkanı Erdoğan ile paylaştı. Erdoğan’ın, “biraz sabır” demesine rağmen, çalışmaya devam etmek istemesine rağmen, tutarlılığını korumak, kendisine olan saygınlığını kaybetmemek için görevden affını istedi. Başbaşa görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir şey daha söyledi: ”Efendim, ben ayrıldıktan sonra kulağınıza farklı şeyler gelebilir. Ama şundan emin olun. Ben siyasete sizinle başladım, sizinle bitireceğim” dedi.
Erdoğan, Lütfi Elvan’ın istifasını kabul etti. Ama Lütfi Elvan bakanlıktan ayrılırken küçülmedi, tam aksine büyüdü. O nedenle şuraya gitmedi, buraya gitmedi yorumları boşuna. Ne Lütfi Elvan Erdoğan’dan ayrılır ne de Erdoğan Lütfi Elvan’ı bırakır.
Siyasette kalite budur. Vefa budur. Bu tavır siyasete saygınlık kazandırır.
SIRA MEMUR VE EMEKLİLERDE
YENİ asgari ücretin 4 bin 70 lira olacağı kulağıma gelmişti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan beni de solladı. Asgari ücreti 4 bin 250 lira olarak açıkladı. Asgari ücretliler, son aylarda yaşadığımız fiyat artışı ve onun getirdiği hayat pahalılığını en derinden hisseden kesimlerdi. Hayırlı olsun. Daha fazlasına layıklar.
İlk kez bir asgari ücret, Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan, iradesini çalışandan yana koymasaydı asgari ücret bu kadar artmazdı. Son dönemlerde dövizdeki dalgalanma ve hayat pahalılığı var. Ama şundan eminim ki, çalışanların yaşadığı hayat pahalılığını en derinden hissedenlerden biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Erdoğan öyle muhalefetin iddia ettiği gibi saraylarda yaşayan birisi değildir. Onun yüreği hâlâ Kasımpaşa’nın sokaklarında atıyor.
Şimdi sıra memurların ve emeklilerin yüzünü güldürecek refah artışında. Erbakan rahmetli oldu ama memurlar hâlâ onun zamanında yapılan zammı hatırlar. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kez de refah artışında ağırlığını memurlar ve emekliler lehine koymasını bekliyorum. Böylece hem memur ve emeklinin yüzünü güldürür hem de milletin duasını alır.
Yorum Yazın