CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Millet İttifakı birden çok aday çıkarabilir” sözleri muhalefet cephesini karıştırdı.
Muhalefet, İstanbul ve Ankara seçimlerini işbirliği yaparak kazanmayı başarmıştı. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, 25 yıl sonra İstanbul ve Ankara’yı AK Parti’den almıştı. Bu başarı muhalefette 2023 seçimlerine de ortak adayla gidersek başarılı oluruz umudunu doğurdu. İstanbul modeli muhalif seçmende motivasyona neden oldu.
Millet İttifakı liderleri Kılıçdaroğlu ve Akşener de 2023 seçimlerine giderken, ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarılması konusunda güçlü mesajlar vermişlerdi. Ben iki liderin önceliğinin hâlâ ortak adaydan yana olduğunu düşünüyorum.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kazanabilmek için ortak aday çıkarılmasının ne denli önemli olduğu vurgusunu yapması beklenirken, 2023 seçimlerinde muhalefetin birden fazla cumhurbaşkanı adayı olabileceğini söylemesi hesapları karıştırdı.
Peki Kılıçdaroğlu, birden çok adayın muhalif seçmende moral bozukluğuna yol açacağını düşünemedi mi? Kılıçdaroğlu bunu ölçecek kadar siyasi tecrübeye sahip bir lider. Ama aynı zamanda usta bir oyuncu.
KILIÇDAROĞLU’NUN HAMLESİ
1) Kılıçdaroğlu, ortak adaya odaklanmakla birlikte, birden fazla aday kartıyla elini güçlü tutmak istedi.
2) CHP Lideri’nin bu önerisinin zamanlaması önemliydi. Millet İttifakı lideri Meral Akşener’in, Ekrem İmamoğlu’nu İkinci Fatih’e benzettiği konuşmasından sonra yaptı.
3) Ortak cumhurbaşkanı adayını Meral Akşener ile birlikte belirleyecekler. Akşener, İmamoğlu’na güçlü bir destek verince Kılıçdaroğlu, birden çok aday modelini gündeme getirdi.
4) Kılıçdaroğlu, Akşener’in çıkışını kendi adaylığının tehlikeye girmesi olarak gördü. Eğer Akşener, İmamoğlu ya da Yavaş üzerinde ısrar ederse, ortak aday formülünün suya düşeceğini gördü, çoklu aday modelini masaya sürdü.
KILIÇDAROĞLU’NUN KAFASI NET
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Kılıçdaroğlu’nun kafası net. CHP Lideri adım adım hedefine doğru ilerliyor.
1) Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığını düşünmüyor.
2) Eğer Millet İttifakı’nın ortak adayı olabilirse cumhurbaşkanı adayı olmakta kararlı.
3) Kendisi ortak aday olamadığı takdirde seçimi kazanabilmek için AK Parti ve HDP tabanından oy alabilecek, muhafazakâr seçmenin ve Kürtlerin de desteğini sağlayabilecek üçüncü bir ismin ortak aday olmasını savunuyor.
4) Muharrem İnce örneğinde olduğu gibi İmamoğlu ya da Yavaş’ın aday olması durumunda Erdoğan karşısında en çok oyu alacağı için CHP Genel Başkanlığı’na göz dikeceğini biliyor. Şimdiden onun önünü kesmeye çalışıyor.
5) Ortak aday çıkmadığı takdirde CHP’nin adayı olup, seçimi kazanamasa da Erdoğan karşısında en yüksek oyu alarak genel başkanlık koltuğunu korumak istiyor.
2023 seçimlerine giderken muhalefet cephesini dikkatle takip etmek gerekiyor. Çünkü Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu üçgeninde karşılıklı hamleler yapılıyor. Bu aşamada hamle üstünlüğü Kılıçdaroğlu’nda ama Akşener ile İmamoğlu “Güç birliği” yaparsa işin rengi değişebilir.
CHP DE TANJU ÖZCAN GİBİ Mİ DÜŞÜNÜYOR?
CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın bebeği olmadığı için kendisinden yardım isteyen “tesettürlü” bir hanımla ilgili imalı konuşması hakkında CHP sessiz.
CHP suskun. CHP’den şu ana kadar çıt çıkmadı.
Bırakın Tanju Özcan hakkında işlem yapmayı, bir açıklama dahi yapamadılar. Sadece CHP değil, kadın dernekleri de sessiz.
CHP’deki ve kadın derneklerindeki bu sessizlik onay anlamına mı geliyor?
Bu soruyu sormak için birkaç gün bekledim. CHP’ye haksızlık etmemek için, Tanju Özcan’ı ayıpladığım yazımda CHP neden ihraç etmiyor diye bir soru sormadım.
CHP’nin ne yapacağını görmek için bekledim.
Eğer CHP yönetimi Tanju Özcan hakkında işlem başlatsaydı, tepki gösteren bir açıklama gelseydi, hatta bir tweet atılsaydı, “CHP’ye helal olsun” derdim. İlkeli duruş budur diye destek çıkardım.
Ama olmadı.
BU SESSİZLİK NEDEN?
CHP’deki bu sessizlik ne anlama geliyor? CHP de Tanju Özcan gibi mi düşünüyor?
Kadın derneklerinin bu sessizliği ne anlama geliyor? Yoksa onlar da mı Tanju Özcan gibi düşünüyor?
28 Şubat sürecinde genç kızlar başörtülü oldukları için üniversitelere sokulmadığı, ikna odalarına alındığı, zorla başörtüleri çıkarılmak istendiği zaman da sessiz kalmıştı kadın dernekleri. Artık o dönemlerin aşıldığını düşünüyordum. Artık aşılması gerektiğine inanıyordum.
Siyahlar ve beyazlar gibi iki ayrı insan yok. Siyahıyla, beyazıyla insanlar bir ve eşit. Başörtülü ve başörtüsüz diye iki ayrı kadın da yok. Başörtülü ve başı açığıyla kadın kimliği tek. Ve hepsi de saygıyı hak ediyor.
KILIÇDAROĞLU NE DÜŞÜNÜYOR
Ancak çocuk sahibi olmak gibi ulvi bir duyguyla kendisinden yardım isteyen bir kadının talebini imalı bir dille kamuoyuyla paylaşmaktan zerre kadar hicap duymayan Tanju Özcan hakkında CHP yönetiminin harekete geçmemesi, onayladıkları anlamına geliyor.
Başörtüsü yasağını CHP’nin geçmişteki bir yanlışı olarak gören, Parti Meclisi’ne başörtülü Sevgi Kılıç’ı alan Kılıçdaroğlu bu konuda ne düşünüyor merak ediyorum.
Kılıçdaroğlu’nu geçtim eşi Selvi Hanım ne düşünüyor, onu merak ediyorum.
Hem başörtülüler konusunda bir açılım yapacaksınız hem Bolu belediye başkanınız “tesettürlü” vurgusuyla iğrenç bir konuşma yapacak siz ona sessiz kalacaksınız.
Olmuyor Kemal Bey olmuyor. Konuşulacaksa şimdi konuşulmalı.
Bu iş öyle seçim dönemlerinde başörtüsü açılımı yapmakla olmuyor. Bu tür anlar bir samimiyet testini gerektirir.
AYLİN NAZLIAKA NEDEN SESSİZ
CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka ne düşünüyor merak ediyorum. Aylin Nazlıaka şimdi tepki göstermeyecekse ne zaman gösterecek?
Yoksa Aylin Nazlıaka’nın kafasında da kadınlar başörtülü ve başı açıklar olarak ikiye mi ayrılıyor? Tesettürlü olduğu için bir kadına yapılan hakareti meşru mu görüyor?
Bir de CHP’nin başörtülü PM üyesi Sevgi Kılıç’ın ne düşündüğünü merak ediyorum. Sevgi Hanım, Tanju Özcan’ın sizin gibi tesettürlü olan bir kadınla ilgili sözleri sizi rahatsız etti mi?
Kılıçdaroğlu’na, Aylin Nazlıaka’ya, Sevgi Kılıç’a bunları niye soruyorum? Çünkü şu ana kadar Tanju Özcan’a tepki göstermediler. Çünkü CHP henüz bir işlem başlatmadı. Bu sessizlikleri onayladıkları anlamına mı geliyor?
ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK
Tanju Özcan gelen tepkiler üzerine bir açıklama yapmış.
Güya özür diliyor. Ama özrü kabahatinden büyük.
“Bu anlattıklarımdan üzüntü duyan kadınlar varsa... Onlardan da özür dilemek düşüyor bana” diyor.
Tesettürlü bir kadınla ilgili çirkin ifadelerinden dolayı özür dilemesi gerekiyorken, beyefendi bundan üzüntü duyan kadınlar varsa onlardan özür diliyor.
Yorum Yazın