Okan Müderrisoğlu

Okan Müderrisoğlu

Mail: dfdgdgd@hotmail.com

Kıl payı değil açık ara seçim!

Bilmem farkında mısınız? Seçim süreci oldukça dinamik biçimde ilerliyor. Henüz aday belirleme aşamasında olduğumuz için sahayı hakiki manada ısıtan kampanya döneminin başlamamış olması kimseyi yanıltmasın. İttifakların ciddi hazırlıkları söz konusu ve büyük kozlar son düzlüğe saklanmakta. Arada ise seçmeni konsolide etmeye dönük sözler paylaşılmakta.
Cumhur İttifakı"Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır" veya "Daha yapacak çok iş var" çizgisinde ilerlemekte ve dünden bugüne köprü kurarak, yarına ilişkin hayallerini ve hedeflerini anlatmakta.
Millet İttifakı ise parçalı görüntü içinde daha çok cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun popülist vaatlerinin ön planda tutulduğu, Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı ile kemikleşmiş, iç meselelerin perdelendiği bir senaryoyu uygulamakta.
Evet, bu seçimin her parti ve ittifaka yönelik bir dizi keskin mesajı olacak...
Bilhassa muhalefet kanadı, siyaseten yeniden inşayı gerektiren seçmen tercihleriyle yüzleşmek durumunda kalacak.
İktidar bloğunda ise uygulamadan kaynaklanan sistemik sorunların aşılması, ekonomik dengelenmenin öncelenmesi, deprem bölgesini rehabilite etmeye dönük önlemlerin süreklilik kazanması, adalet ve kalkınma anlayışı ile milli sanayi, milli savunma, milli dış politika başlıkları ağır basacak.
Elbette..
Gençler; heyecanları, tepkisellikleri ve umutlarıyla sandığa yansıyacak.
Ve en önemlisi...
Kadınlar... Hayatın tam merkezine taşınan, açık fikirli, bilinçli kimlikleri ile kazanımlarını teminat altına almaya; evde, işte, siyasette daha çok var olmaya çalışacak. Yani, seçimde tüm gücünü hissettirecek.
Seçim analizlerinde bu ve bunun gibi bir yığın faktör arka arkaya sıralanabilir. Her birine ayrı ayrı anlamlar da yüklenebilir
Hatta...
İdeolojik ayrımlar, etnik ve mezhebi aidiyetler, etki ve baskı gruplarının rolleri, dış merkezlerin inisiyatif alma biçimleri, sosyal medya algoritmaları, tarihi hesaplaşmalar da bu denkleme dahil edilebilir.
Amenna!
Ama benim varmak istediğim nokta başka. Değişik anket çalışmaları, cumhurbaşkanlığı seçiminin kafa kafaya sonuçlanacağına işaret ediyor ya... İşte ben buna katılmıyorum. Seçmenin ferasetinin, seçim sonuçlarında tereddüde mahal vermeyecek bir netlikte tezahür edeceğini düşünüyorum.
Kimsenin kulp takamayacağı, milli iradeyi eğip bükemeyeceği, ülkenin kaosa terk edilemeyeceği, maceraya atılamayacağı açıklıkta sonuçlarla karşılaşacağımızı öngörüyorum.
Vatandaş tabii ki ittifaklar ve adaylar arasında bir seçim yapacaktır da... Seçiminin, ülkenin bölünmez bütünlüğünü tartışmaya açmasına, devlet idaresinin siyasi pazarlıklarla malûl edilmesine, ara dönem belirsizliğine geçit vermeyecektir.
Derseniz ki, "Ya Meclis?"
İşte orası hassas. Bence, "Çok renkli, çok yönlü, çok fazla uzlaşma arayışı isteyen, temsil kabiliyeti yüksek bir parlamento bileşimi" bizleri bekliyor.

***


GAZETECİNİN ÖLÜMÜNE DAİR...
Her ölümde acı, her ölümde ibret, her ölümde ebedi hayata açılan kapı vardır.
Fakat...
Gazetecinin ölümü bir başka hüzünlüdür. Çoğu zaman bir tarafı eksik ve gariptir. Hele ki kamuoyu önünde değil de daha çok işin mutfağında iseniz...
Sağlığınızı, ailenizi, dostlarınızı ihmal etmenizi neredeyse sıradanlaştıran bu meslek, manevi hazzıyla yapılır. Özveri, sabır, dayanıklılık, dirayet, tutarlılık ve güvenirlik gerektirir. Hemen herkes, size ilişkin bilgi sahibi olmadan fikir sahibidir de içinizde kopan fırtınalar, yıllar sonra artçı şokları ile gelir sizi bulur.
Tanınırlık, kimilerine göre güzeldir de gazeteci aslında halkın içinden, samimi ve büyük bir parçadır. İdealleri ve haysiyeti için yaşar... Ve Yazı İşleri Müdürümüz Şaban Arslan'ın bir ramazan akşamı, görevinin başında iken aramızdan ayrılması gibi bu dünyadan göçüp gider.
Ateş, düştüğü yeri yakar.
Gazetede hayat devam eder.
Şaban Arslan'a Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Hayat işte...
"Bir an öncesi ile bir an sonrası arasındaki fark!"

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar