Her depremde görüyoruz. Kentsel dönüşüm bu ülkenin en öncelikli konularından biri. Ülkemizdeki konut stoklarının çok büyük bir oranı 99 depremi öncesine dayanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da açıkladı. Bu depremde yıkılan binaların yüzde 98 kadarı eski binalardan meydana geliyor. Yeni binalardan da kayıplarımız olabilir. Ama görüldüğü gibi çok büyük çoğunluğu eski binalar. O nedenle artık kentsel dönüşüm işinin ertelenemez bir aciliyet olduğu bir kez daha görüldü.
Özellikle İstanbul'u düşünün. Uzmanlar muhtemel bir İstanbul depremi esnasında yaklaşık 50 bin binanın yıkılacağını bildiriyor. Bu da yüz binlerce insan kaybı anlamına gelir. Hele de İstanbul'daki insan yoğunluğu düşünüldüğünde böylesi bir afet sonrasında insani trajedinin çok daha yüksek olabileceğini hepimiz biliyoruz. Bu binaların hızla tespit edilmesi ve dönüştürülmesi gerekiyor.
Serbest piyasa koşullarına bıraktığımızda bunun kendi başına yeterince gerçekleşmediği de açık. O nedenle devletin ve siyasetin öncülük etmesi gerekiyor. Fakat bu da o kadar kolay değil. Hayati bir konudan bahsediyoruz. Ama öyle kolayca elinizi taşın altına koyabileceğiniz bir mesele de yok karşınızda.
Araba alırken bile ekspertiz muayenesi yaptırıyoruz. İki yılda bir arabaları fenni muayeneye sokuyoruz. Ama nedense iş içinde yaşadığımız evlere gelince o kadar da dikkatli davranmadığımız görülüyor. Belki de siyasetin sadece cesaretlendirmesi değil belki biraz da zorlayıcı olması gerekecek. Açık konuşalım. Böylesi bir zorlama demokratik ülkelerde çok farklı tepkilere yol açabilir. O nedenle de siyaset sorumlu bir tavır sergilemek istese bile çekinceler oluşabilir.
Çünkü maalesef ülkemizde her basit konu bile binlerce açıdan gereksizce eleştiri konusu olduğu gibi kentsel dönüşüm de siyasetin aracı haline gelebilir. Belki depremden önce dikkat etmiyorduk ama muhalefet uzun yıllar boyunca kentsel dönüşüm projelerini eleştirmekle kalmamış, bunu hükümeti yolsuzlukla suçlayacak noktalara kadar taşımış. Hatay dahil birçok yerde sözüm ona sanatçısından siyasetçisine bir sürü kentsel dönüşüme rantsal dönüşüm etiketini yapıştırmış ve sürekli dönüşüm karşıtı gösteriler yapmış. Aynı isimler bugün deprem bölgelerinden duyar kasmaya devam ediyor.
Olsun. Zaten bizim muhalefetten bu tür bir konuda sorumlu davranmasını bekleyecek halimiz kalmadı. Erdoğan da aynı şeyi söyledi. Bundan sonra kentsel dönüşüme hız verileceğini açıkladı. Tüm bu sorumsuz çevrelere rağmen dönüşümü sağlamak zorundayız. Daha güvenli şehirler inşa etmek, ülkemizin artık en öncelikli konularından biri haline geldi.
Yorum Yazın