İçindeki hakikati bulma isteğinin hayatını şekillendirdiğini söyleyen eski manken Tuğçe Kazaz, ruhunu ikna eden tek kaynağın Kur’an-ı Kerim olduğunu söyledi. Ayetleri okuduğunda ağlamaya başladığını söyleyen Kazaz, “O kadar yüksek bir frekanstı ki anlatmak mümkün değil” dedi. Kazaz, eski modellik günleriyle ilgili ise şöyle konuştu: “20’li yaşlarımdaki Tuğçe’yi bugün görsem çok kızardım; kendine, kalbine, vicdanına, organlarına haksızlık ettiği için, hatta onu boğmak isterdim”
Son yılların en çok konuşulan isimlerinden Tuğçe Kazaz, özel açıklamalarda bulundu. Kazaz eski modellik günlerini, Kuran-ı Kerim'in yolunu nasıl aydınlattığını ve LGBT lobisi hakkındaki fikirlerini GÜNAYDIN'a anlattı.
Türkiye'nin en bilinen modellerinden biriyken büyük bir dönüşüm geçirdiniz. Siz bu dönüşümü nasıl açıklıyorsunuz?
Evet, büyük bir dönüşüm geçirdim. Daha önce maddi dünyanın içindeydim. Maddiyatta kazanmanın önemli olduğunu, asıl gücün maddi güçle yükselmek olduğunu, daha çok açılmanın değerli olduğunu, dekolte giyinmenin cesurluk olduğunu düşünen biriydim. Evet çok para kazanıyordum, gittiğim her yerde kapılar bana açılıyordu, popülerdim, beğeniliyordum ama mutsuzdum. Her tür lüksüm vardı ama hiçbir şey beni tatmin etmiyordu, içimde derin bir çukur vardı. Ama hatalar yapsam da içimdeki hayat beni hiç bırakmadı, nerede ihtiyaç duysam tutup beni kaldırdı. Ben de bu hayat enerjisinin kaynağına ulaşmak için bir arayışa girdim. Bu uzun soluklu bir arayışın sonucunda İslamiyet'in; kendimi gerçekleştirmek, özüme ulaşmak ve enerji frekansımın en yüksek seviyesini yakalamak için, donanım ve yazılımıma en uygun sistem olduğunu keşfettim. İslamiyet'i keşfedene kadar birçok dini, inanışı, öğretiyi inceleyip okudum. Arayış sürecinde yoluma Hristiyanlık çıktı. Ne var ki Hristiyanlığa geçtikten sonra içimdeki o boşluk daha da derinleşti, ruhumu kandırmaya, bu inancın gerçekliğine inandırmaya çalışsam da ruhum bir türlü ikna olmadı. İşte bu noktada ruhumu ikna eden tek kaynak Kur'an-ı Kerim oldu.
Modellik yıllarınıza baktığınızda neler hissediyorsunuz?
Kayıp bir dönemdi benim için. 20'li yaşlarımdaki Tuğçe'yi bugün görsem ona çok kızardım. Kendine, kalbine, vicdanına, organlarına bu kadar haksızlık ettiği için. Hatta mümkün olsa o Tuğçe'yi boğmak ister, iki dakika aynı masada oturmazdım. O kadar uzak bana. Kendime değer vermemişim, kendime haksızlık etmişim. Allah'ın bana verdiği aklı yanlış kullanmışım. Aile düzenine, değerlerimize kıymet vermemişim. Ama bu yanlıştan döndüm şükür. Her şey yozlaştığı gibi geçmişte içinde bulunduğum camia çok yozlaştı. Dünyanın çok kirli olduğu bir dönemden geçiyoruz. Siz temiz kalmaya çalışırsanız bu camiada barınamıyorsunuz. Gençlerimiz yanlış yönlendiriliyor, kadınlarımız da. Kadınlarımız tek tipleştiriliyor ve gerçekliklerini başka yerde arıyor. Önce güzelleştirmek için bir sürü operasyon geçirtiyor, sonra "Senin bedenin, senin kararın" dedirttirip o bedeni getir bizimle paylaş diyorlar. Sosyal medyada örneklerini görürsünüz. İşte bu durum kadını ucuzlaştırıyor. İnançlar da özgürlükler de kıyafetlerin içerisinde aranıyor. Özgürlüğünü kılık kıyafette arayan bir toplumun fikir ve inanç dünyası ancak kılık kıyafet kadar oluyor.
LGBT İŞGALİNE DUR DEMEK İÇİN PROTESTO YÜRÜYÜŞÜ BAŞLATIYORUM
Sanat camiasında LGBT'yi destekleyen isimler var. Sizin LGBT'ye yönelik tavrınız nedir?
Ben bireysel özgürlüklere çok değer veriyorum, kişilerin tercihlerine müdahaleyi doğru bulmuyorum ve korunması gerektiğine inanıyorum. Dolaysıyla burada söyleyeceklerim kesinlikle LGBT'li bireyleri hedef almıyor. Söyleyeceklerim onların tercihiymiş gibi onlara cinsiyetsizliği dayatan küresel LGBT lobisine karşı. Çünkü gençlerimiz kasten buna özendiriliyor ve yönlendiriliyor. LGBT bir tercih değil dayatmadır. LGBT aileyi yok etmek, nesli durdurmak, nüfusu azaltmak, dini ortadan kaldırmak, bu nesilleri ulus devletlere düşmanlaştırarak yıkmak ve şeytani düzenin sağlayıcısı olan tek dünya devletini kurmak için küresel şeytanın hayata geçirdiği bir operasyon ve Allah'a karşı açtığı bir savaştır. Şu an dünyanın süper gücü ne ABD ne Çin'dir. Tek süper güç vardır dünyada o da LGBT lobisidir. Buna karşı çıkan devletleri bile yıkacaklar. O nedenle bu şeytanı bugün durdurmazsak o şeytan yarın insanlık neslini durduracak. Ne yazık ki, bu lobi sanat camiasından da bazı isimleri kendi amaçları için kullanıyor. Tek amacı daha fazla gündeme gelmek, daha çok para kazanmak ve popüler olmak olan bu isimler de lobiye hizmet ediyor. Evlatlarımızın cinsiyetine göz dikmeye kimsenin hakkı yok. Ben de bu doğrultuda, LGBT işgaline dur demek için, 23 Eylül'de Sultanahmet Meydanı'nda sonlanacak bir protesto yürüyüşü başlatıyorum ve bu ülkenin genç nesillerini korumak isteyen herkesi de benimle birlikte yürümeye davet ediyorum. Bu yürüyüş kesinlikle LGBT'li bireyleri ve onların tercihlerini hedef almıyor, tamamen onları o tercihlere zorlayanları hedef alıyor. Şunu da söylemek isterim; her ne kadar bu yürüyüşü Sultanahmet'te gerçekleştirecek olsak da, tüm Türkiye'yi kendi illerinde aynı gün ve saatte LGBT işgalini protesto etmeye davet ediyorum. Artık susmanın değil, ses çıkarmanın zamanıdır. Çünkü LGBT bir işgaldir ve durdurulmalıdır. Bununla ilgili tüm detayları sosyal medya hesaplarımdan da paylaşacağım.
ONLAR ERDOĞAN'I DEĞİL, TÜRKİYE'NİN MENFAATLERİNİ HEDEFE KOYMUŞLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedefe koyan bir kesim var. Siz bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Ben Erdoğan'ı veya AK Parti'yi değil, Türkiye'yi destekliyorum. Onların hedefe koymasına gelince; onlar Erdoğan'ı değil, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını hedefe koymuşlar. Türkiye'nin gelişen savunma sanayini ve ağır sanayideki hamlelerini, hidrokarbon arayan gemilerini, saldırdıklarında karşılık verecek olan S-400'leri, şehir hastanelerini, İHA'ları, SİHA'ları, TOGG'u hedefe koymuşlar. Onlar Güney Kafkasya'da kükreyen Türkiye'yi kafaya takmışlar. Onlar kurulamayan terör devletini ve tüm saldırılarına rağmen yıkılamayan Türkiye'yi kafaya takmışlar. Onlar dev güçlere kafa kaldıran Türkiye'yi, açılan Ayasofya'yı, devletin içinde yükselen Allah inancını kafaya takmışlar... Yani mesele Erdoğan değil, mesele Türkiye. Yoksa Erdoğan LGBT'yi desteklese, PKK devletine yeşil ışık yaksa onu herkesten çok severlerdi...
SİSTEM KADINLARIMIZI METALAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR
Geçmiş yıllarınızla ilgili özeleştiri yapıyor musunuz?
Özeleştiri yapmasam, kendimle yüzleşmesem bu noktaya gelmezdim. Kendi gerçekliğimden yola çıkarak bunu söylüyorum. Ataerkil bir düzen içinde, 'sen bu sektörde olabilirsin, burada olamazsın' diye kadınlar kategorize ediliyor. Kadınlar belden yukarıya hitap etmeli ve ne yazık ki küresel sistem belden aşağıya hitap etmeye zorluyor. Kadınlarımız sistem tarafından metalaştırılmaya çalışılıyor. Lütfen kadınlarımız artık bunun farkına varsın. Ben bugün mankenlik dönemimdeki fotoğrafları paylaşsaydım milyonlarca takipçim olurdu. Ama ben bugün hakikati konuştuğum için hakaretlere maruz kalıyor ve linç ediliyorum. Niye? Çünkü onların kiralık ve hakikati yansıtmayan doğrularına kafa kaldırıyorum. Eğer onları desteklesem beni parlatırlardı. Ben bu sisteme karşıyım. İnsan kendi iradesini ele almalı, kendi aklıyla, vicdanıyla hareket etmeli, beynini ve ruhunu başkalarının fikir ve düşüncesinin hamalı etmemeli.
KUR'AN-I KERİM İÇİMDEKİ BÜTÜN BOŞLUKLARI DOLDURDU
Sizin için kırılma noktası neydi?
Kur'an'ı okumamla oldu. Ayetleri okuduğumda ağlamaya başladım. O kadar yüksek bir frekanstı ki bu, anlatmak mümkün değil. Saf bir niyetle, bütün kirliliklerden arınarak okudum ayetleri. İçimdeki bütün boşlukları doldurdu Kur'an. İşte benim kırılmalarımdan biri budur.
HAKİKAT ARAYIŞINA GİRDİM
En popüler döneminizde her şeyi bıraktınız...
Hakikat arayışına girdim. İçimdeki hakikati bulma isteği hayatımı şekillendirdi. Dolayısıyla geri kalan hiçbir şeyin önemli olmadığını gördüm. İnsan neye inanıyorsa bunun karşılığını kendinde bulmalı ve öyle gönlüne koyarak yola koyulmalı. Bu ideoloji de olabilir, din de. Ben de toplum gibi inancımı vekaleten taşıyordum. Bundan kurtulmak için çaba sarf ettim. Kendi doğrularımın peşine düştüm.
GÜNDEME GELMEK İÇİN PAYLAŞIM YAPMIYORUM
Sosyal medya paylaşımlarınız zaman zaman çok tepki alıyor. Siz bu açıklamaları gündeme gelmek için mi yapıyorsunuz?
Hayır, yapmıyorum. Sürekli sosyal medya hesaplarım paylaşımlarımdan dolayı kapatılıyor. Gündeme gelmek istesem bu sistemin içerisinden bu şekilde çıkmazdım. Gündeme gelmek için sisteme karşı böyle mücadele etmezdim, ölüm tehditleri almaz, sistemin içinde kalırdım.
Yorum Yazın