Kabul. Seçimler, en büyük kamuoyu yoklamalarıdır. Ve Türkiye şartlarında her seçim kritik önemde veya tarihi niteliktedir! Lakin... Bir seçime sayılamayacak kadar çok anlam yüklemek, sorunların hepsinin bir çırpıda çözüleceğini düşünmek, tüm vaat ve uygulamalara onay çıktığını ya da reddedildiğini ileri sürmek ne derece doğrudur?
Kaldı ki...
Türkiye, seçimler ülkesidir. Cumhuriyetimizin 100. yılına denk gelen 14 Mayıs seçimlerinin tabii ki sembolik değeri de vardır. Fakat 2024 yine bir seçim yılıdır.
Her seçimin kendine özgü koşulları ve sadeleştirme gerektiren ana mesajları olmak durumundadır.
***
Gelin, şimdi cumhurbaşkanı ve milletvekili seçiminin sınırlarını zorlayan başlıklara, daha açıkçası "hesaplaşma konularına" birlikte bakalım...
Türkiye Yüzyılı iddiası ile Cumhuriyetin 2. Yüzyılı karşılaşması! Bu iki pozisyona bayrak açan ve asırlık cumhuriyeti, kuruluş felsefesi ile tartışmaya çalışan fırsatçılık, bölücülük!
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bitmek bilmeyen kavga. Karşılığında ise sistemik riskleri azaltmayacağı net olan güçlendirilmiş parlamenter sistem belirsizliği.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı ve politika yapma biçimini açıktan hedef alan, hatta imhaya yönelen yakıştırma, itham ve planlar... Milletin adamı sıfatı ile tek adamlık yakıştırması arasındaki sert mücadele.
Kürt ve Alevi kimliğini bir blok olarak sandıkta buluşturma. Kimlik ve mezhep siyasetini manivela yaparak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni sarsma, muhafazakar demokrasi modelini ise tasfiye.
Mutlak faiz öncelikli klasik ekonomi politikalarına karşı geliştirilen Türkiye Ekonomi Modeli'ni rafa kaldırma ve milli çıkarları önceleyen reçete arayışını bir daha geri dönülemez şekilde silip atma.
Ülkenin mega yatırımlarını gerçekleştiren iş insanlarını teşvik eden anlayış ile onları suç örgütü olarak ilan eden zihniyetin çatışması.
Gençleri, birtakım harflere endeksli kuşak kalıplarına sıkıştıran, sosyal medya manipülasyonlarıyla tahrik eden siyaset tarzı ile gençliğe erken yaşta ülke yönetimine katılma hakkı tanıyan, milli ve manevi değerlere duyarlı, çağın gerekleriyle uyumlu yetişmeleri için uğraşan siyaset perspektifi.
Kadınları kamusal alan adı altında sınırlayan, bilinç altında başörtülülerle hala sorun yaşayan, samimiyetsiz helalleşme öneren politik duruş ile aileyi önceleyen, kadına karşı şiddete sıfır tolerans gösteren, eğitim ve iş hayatında önünü açan, üçüncü cinsi/ cinsiyeti normalleştirmeye dönük faaliyetlere karşı çıkan politika tercihi.
Küresel sistemin yörüngesinde kalmayı teminat olarak sunan dış politika önerisi ile Türkiye ekseni üzerinden ilerleyen ve "Dünya 5'ten büyüktür" diyen gür ses...
Dediğim gibi...
14 Mayıs'a havale edilen bu derece uç pozisyon ve siyaset farkını 64 milyon seçmenin sandıkta tek hamlede gidermesini ummak, bence iyimserlik olur.
Elbette seçmenin, ülkeyi yönetenlere de ülkeyi yönetmeye talip olanlara da ders mahiyetinde mesajları olacaktır.
Kanımca bu mesajların odağında "kalkınma ve adalet" talebi öne çıkacak, istikrarı sahiplenme duygusu ile merkez siyaseti marjinal partilerin programlarına teslim etmeme fikri ağır basacaktır.
Özetle...
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için denge/denetleme, muhalefet için de yeniden yapılanma günleri bizi beklemektedir.
Yorum Yazın