Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Mail: shjbjdsk@hotmail.com

Kayıp

Türkçemizde öylesine kelimeler vardır ki, birçok duyguya, düşünceye, olguya, duruma karşı kullanırız. Bunlardan biri de kayıp kelimesi. Bir eşyanın, kişinin veya başka bir canlının bulunamamasına da kayıp deriz, kendimize hakim olamadığımız durumlara da kendini kaybetmek deriz, bir insanın vefatına da kayıp deriz.

Düşünüyorum da bir insanın yaşamının son bulmasını neden kayıp diye isimlendirmişiz. Eve o insan yok olmadı, varlığı silinmedi, yalnız eskisi gibi istediğimiz zaman bulamayacağımız bir boyuta geçti. Artık görmek istesek göremeyecek, konuşmak istesek konuşamayacak, dokunmak istesek hissedemeyeceğimiz bir yerde. Baktığımızda bunun için kullanılabilecek en doğru kelimelerden birisi kayıp.

O'dur geceleyin sizi öldüren*, gündüz elde ettiğiniz şeyleri bilen. Sonra, bilinen ecelin gerçekleşmesi için diriltendir.* Sonunda O'nadır dönüşünüz. Sonra da her ne yaptıysanız onu size haber verecektir.

Enam 60

Yukarıdaki ayette Allah gece uykularımızı ölüm olarak bildirmiş, anlıyoruz ki ölüm ile uyumak biçim ve his olarak benzer bir durum.

Kişi gece uyurken nasıl ki gözlerini yumup ve sabah olup açtığında sanki hiç zaman geçmemiş gibi hisseder. Ölen kişinin ahiret gününe kadar hissedeceği duyguda bu olacaktır.

Yani aslına baktığımızda vefat eden kişinin sevdiklerini tekrar göreceği zaman onun açısından bir göz kapama ve açma süresidir. Giden gitmiştir, belki gittiğinin farkında bile değildir. Gözlerini tekrar açtığında hayatta birlikte olduğu insanlarla karşılaşınca anlayacaktır. Belki de herkes o anda öldüğünü fark edecektir.

Giden farkında değil elbet ama kalanlar gidenin arkada bıraktığı boşluğu iliklerine kadar hissederek yaşar süreci. Kendi vadesi tamamlanana kadar o boşlukla birlikte götürür ömrünün kalanını. Zaman her şeyin ilacıdır elbet. Zaman dediğimiz mefhumda sorunun yaşandığı anda öyle çabuk geçmesiyle ünlüdür.

Sabır, metanet, irade gibi olgular asıl bu gibi günlerde anlaşılır. Sanki hiç gitmeyecek gibi yaşadığımız şu hayatta vadesi bitenler gidince bir şeyler dank eder aklımıza. Bu bize ahireti hatırlatır. Sınavda olduğumuzu hatırlatır. Bize geç gibi görünse de kaybettiklerimizle eninde sonunda kavuşacağımızı hatırlatır. Daha evvel gidenleri hatırlatır. Kim bilir belki veda etmeye bile fırsat bulunamadan gidenleri.

Dostlar ölüm diye girdik lafa belki birilerinin içini kararttık, belki farkında olmadan birilerinin yarasına tuz bastık. İstemeden de olsa cümlelerinin birilerini üzdüyse hakkınızı helal edin.

Ne oldu da bu adam böyle bir yazı yazdı diyebilirsiniz. Dün ikinci annem olan kayınvalidemi kaybettim. Daha evvel annem ile yaşadığım acıya ikinci kayınvalidem de eklendi. İster istemez kaybımdan ötürü başka bir konu da yazmak içimden gelmedi. Belki de kendimi rahatlatmak için içimi size döktüm.

İnsan başındaki büyükler gittikçe büyüdüğünü ve yaşadığı dünyanın büyüğü olmaya başladığını anlıyor. Fakat onlar gittikçe aslında hayatımızda ne kadar büyük olduklarını da asıl o zaman anlıyoruz. Yarattıkları o büyük boşluklar nasıl dolacak soruları eşliğinde gidene değil de aslında kendi halimize ağlıyoruz.

Buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim. Rahmetli Kayınvalidem Nuriye Buharalı için de dualarınızı eksik etmezseniz sevinirim. Annelerinizi, babalarınızı, büyüklerinizi ihmal etmeyin. Sonra ihmal edecek birini de bulamayabilirsiniz. Hakkınızı helal edin.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar