Meral Akşener, kukla gibi kullandığı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Kemal Kılıçdaroğlu’na haber vermeden kurguladığı Saraçhane tiyatrosu elinde patladığı günden bu yana oldukça agresif davranmaktadır. Saraçhane tiyatrosundan sonra çıktığı ilk televizyon programında çevirdiği tiyatro kendine sorulunca "Saraçhane'ye gitmeden Kılıçdaroğlu'nu aradım. İzin almak için değil ha! Böyle söyleyeni fena çarparım!", “Kendi seçtirdiğim belediye başkanı için kimden izin alacağım! CHP'li olabilir ama sayemizde seçildiler!“ türünden cümleler kurdu. Bu cümleleri kurarken oldukça gergin, sinirli, kızgın ve tam tabiriyle gözü dönmüş gibi bir hâli vardı.
Ben en çok “Kendi seçtirdiğim Belediye Başkanı” cümlesine takıldım. Meral Akşener’e herhâlde “CHP’li belediye başkanı sıfatını taşıyan birine ittifak içinde oy verdin diye onu CHP’ye rağmen kukla gibi kullanma hakkını sana kim verdi?” diye sormak herkesin hakkıdır.
Ekrem İmamoğlu CHP, HD(P)KK, İP ittifakıyla seçilmedi mi?
Aynen bu ittifakla seçildi. Var mı bunun aksini iddia edecek biri?
2018 seçimlerinden CHP %22,64, HDP %11,70, İP %9,96 oy oranıyla çıktıysa temel alınacak oran bu değil mi?
Yani bu ittifakın en küçük partisi olan İP’in Genel Başkanı Meral Akşener “Kendi seçtirdiğim Belediye Başkanı” derken Ekrem İmamoğlu’nu kukla gibi ayrıcalıklı kullanma hakkını nasıl kazanmış oluyor?
CHP-HDP-İP ittifakında Ekrem İmamoğlu’na oy verdiği için onu partisi CHP’ye karşı kışkırtan ve ayartan Meral Akşener, hayatında hiç siyasi ahlak ve ölçü gibi kavramları duymuş mudur?
Meral Akşener’in mantığından yola çıkarsak, Ekrem İmamoğlu’na destek veren Kandil’deki tüm teröristbaşları, HDP yönetimi ve terörist Demirtaş idi. Onlar da Ekrem İmamoğlu’nu “Kendi seçtirdiğimiz Belediye Başkanı” diyerek alsın önce Kandil’e, daha sonra da İmralı’ya götürsün… Olur mu? Ekrem İmamoğlu’nda bu HD(P)KK sevdası varken zaten o da yok demez.
Dönemin HDP Eş Başkanı Sezai Temelli "Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. HDP'lileri yok sayarak, Kürtleri yok sayarak, Ankaralıları yok sayarak siyaset yapamaz. O da işte bizim gücümüzdür. Ekrem İmamoğlu seçilmişse bilecek ki o kentte yaşayan 3 milyon Kürt'ün oyuyla seçilmiştir. Kürtlere rağmen siyaset yapamayacağını bilecektir. Yapmaya çabalarsa zaten siyaseten bir karşılığı olmayacaktır. O kentin belediye başkanı olmayacak, o olsa olsa o kentin kayyumu olur. Biz bu riski alıyoruz” demişti.
Mevcut HDP Eş Başkanı Mithat Sancar ise geçtiğimiz haftalarda "2019 seçimlerinde bir politika belirledik. Bu iktidarı durdurmak için, batıda aday çıkarmadık. Herkes biliyor ki, o seçimler bizim verdiğimiz destekle kazanıldı. Bazen orada da kafa karışıklığı yaratılıyor. Allah'ınızı severseniz İstanbul seçimlerinde bizim İstanbul'daki oy oranımız Türkiye ortalamasının üstündedir. Yüzde on altılardadır. Bizim İstanbul seçimlerinin kazanılmasında desteğimiz, bu politikamız sadece o değil bütün büyükşehir belediyelerinde böyle oldu" açıklamasını yaparak ‘Ekrem İmamoğlu’na İstanbul’da ve diğer yerlerde CHP’ye kazandıran biziz’ dedi.
Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanya danışmanı Necati Özkan ne demişti?
“Ekrem İmamoğlu CHP’nin %98 oyunu alırken, HDP’nin %100 oyunu aldı.”
Ekrem İmamoğlu daha ziyade HDP’nin çocuğu gibi durmaktadır. Zaten İBB içinden toplanan Kandil artıkları bunun delilidir.
Buna rağmen Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu’na “Ben senin ablanım” diyerek istediği gibi onu kullanmaktadır. İBB’nin ihaleleri, kadroları İP’e açılmış durumdadır.
Ekrem İmamoğlu kim neyi seviyorsa İBB’de onu vermektedir herhâlde…
Ekrem İmamoğlu’nun İP’e reklam ve afiş gideri için 80 milyon TL yardım yaptığı haberi, her iki taraftan da yalanlanmadı.
Cem Uzan’ın “İmamoğlu’nun, Meral Akşener’in eşi ve oğlu ile ticari ilişkileri var. Bunun üzerinden Meral Akşener devreye giriyor. Şimdi böyle bir sarmal var. Böyle bir sarmalın içinde kimse kimseden hesap sormuyor” iddiasına İP’ten hiç kimse cevap veremedi. Böyle bir ilişki ağında Meral Akşener’in gözleri dönmüş gibi Ekrem İmamoğlu’nu aday yapmaya çalışması gerçekten çok dikkat çekmektedir.
Ne Kemal Kılıçdaroğlu’nu adam yerine koyuyor ne CHP-HDP-İP ittifakı içindeki hukuku koruyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’na haber vermeden Saraçhane kumpasını kurguluyor. “Bunu bana soran olursa çarparım” diyor. “Kemal Kılıçdaroğlu’nu aradım ama izin almak için değil” diye efeleniyor.
Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu’nu aday yaptırma noktasında büyük bir baskı yediği çok net anlaşılıyor. Yoksa bir bayan olarak bu kadar çıldırmış, gözü dönmüş gibi davranması mümkün değildir. Hem de kendisine siyasi olarak her türlü iyiliği yapmış Kemal Kılıçdaroğlu’na bu yönünü gösteriyor.
Meral Akşener’in bir ayda dört kere ABD büyükelçisiyle görüşme haberleriyle, kendisinin Fethullah Gülen’e yakınlığını birleştirerek değerlendirme yaparsanız biraz kanaat oluşabilir hepinizde…
Meral Akşener normal davranmıyor. Siyaset bilimcileri, psikologlar ve istihbarat için gerçekten çözülmesi gereken bulmaca gibidir.
Yorum Yazın