Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Karantina günlerim

Sonunda Kovid bana da uğradı. İki yıldır neredeyse sokağa çıkmayan, 4 aşı sahibi bendeniz, ev sahibi olarak mecburen katıldığım ve sadece yarım saat kaldığım bir iş davetinde virüsü kapıverdim. Aynı ortamda bulunup da virüs kapan diğerlerinin ihbarı olmasa fark etmeyecektim. Hemen gidip test yaptırdım ve pozitif çıktığımı öğrendim. Rapor gelir gelmez, önce kendimi bir odaya hapsettim. Sonra ilk olarak gazetemi, çocuğumun okulunu ve site komşularımı haberdar ettim. İnsanların üzülüp endişe etmelerini istemediğim için de sadece çok yakın akrabalarıma durumu bildirdim.
Başta gururumuz Uğur Şahin ve Özlem Türeci olmak üzere Allah bu aşıları icat edenlerden bin kere razı olsun. Aşılarım tam olduğu için Kovid beni çok hafif bir nezle kadar bile etkilemedi. Anında uyguladığım karantina tedbirleri sayesinde eşim ve kızımın testleri -çok şükür- negatif çıkınca moralim iyice yükseldi. Kendimi 10 gün süreyle kapattığım odamı bir hücre gibi değil, kral dairesi olarak görmeye gayret ettim. Öyle ya, günde üç sefer kapımın önüne yiyeceğim konuluyordu. Gerisi, yan gel yat!.. Ama eğer aşı olmasaydım; yüksek tansiyon, gut ve vertigo hastası olarak halim perişandı. Ayrıca tütün ve alkol kullanmamanın da büyük avantajını yaşadım. Ne ciddi bir öksürük ne hava açlığı çektim.
Tek sorunum, yeni kanal tedavisi yaptırdığım dişimin yeniden ağrımaya başlamasaydı. Allah irademin çok güçlü olduğuna kanaat getirmiş olmalı ki, beni aynı anda iki sınavla baş başa bırakmıştı. Virüs taşıyan biri olarak diş kliniğine gidememenin ve bu yolla ağrıya son verememenin bir müddet çaresizliğini yaşadım. Ama pozitif olan sadece test sonucum değildi. Aynı zamanda karakter olarak da sürekli pozitif olduğum için kendi kendime telkinle o acının da üstesinden geldim. Kendimi dişimin ağrımadığına inandırdım. Öyle iyi geldi ki... Demek ki neymiş? En iyi ilaç moralmiş...
Canımı en çok yakan ise kızımın yılbaşı gecesi diğer odadan görüntülü arayıp, "Babacığım seni çok özledim" demesiydi. Allah kimseyi özlemle sınamasın...
Son sözüm: Mutlaka ama mutlaka aşı olun!



Küba'da atv dizileri devrimi
atv Haber'in çalışkan muhabiri Işıl Özdem Açıkel, sağlık turizmini, daha doğrusu kanser aşışı için onca yolu kat edenleri haberleştirmek üzere Küba'ya gitmişti. Hafta boyunca oradan, konuyla ilgili harika haberler yaptı. Son haberi ise Türk dizi ihracatının boyutunu gözler önüne sermesi açısından son derece ilginçti.



Sevgili Işıl, oteline yerleşmek için resepsiyona gittiğinde bir de ne görsün? Otel görevlileri topluca atv'nin dizisi Destan'ı izliyor. Hem de ne heyecanla... Işıl kafeye gidiyor, ekranda Bir Zamanlar Çukurova... Klinikteki televizyonda bir başka atv dizisi... Kübalı dizi izleyicisi kadın, tam bir Züleyha tutkunu olmuş. Bir Zamanlar Çukurova'nın kadın kahramanı için diyor ki, "Benim tanıdığım en güçlü kadın karakteri. Ona hayranım." Bir başkası, iki ülkenin halklarının birbirine bu denli yakın karaktere sahip olmasına şaşırmış: "Türkler de tıpkı bizim gibi. Hepsi esmer. Aynı bizim gibi yaşıyorlar. Bu kadar ortak noktamız olduğunu bilmiyordum." Başka bir Kübalı ise oyuncularımızın yeteneklerine hayran kalmış: "Türk oyuncular harika oynuyorlar. Senaryolar da bizim yaşam tarzımıza çok yakın."
Bir zamanlar biz de Latin dizilerinin tutkunu olmuştuk. Uzun bakışmalı, sonu gelmez saçma sapan diyaloglara sahip, mantık sınırlarını zorlayan dizilerin ardında bir ömür tüketmiştik. Rövanşı çok farklı bir skorla aldık, çook...

Gaf kürsüsü
Tuğba Ekinci, Armağan Çağlayan'a verdiği röportajda taciz olayları için hemcinslerini suçlayınca büyük tepki çekti: "Kadınlar önce tacizin zevkini çıkarıp sonra suçluyorlar."

Zap'tiye
Füze gibi yükselen ama paraşüt takmış gibi süzüle süzüle inen şey nedir? CEVAP: Market fiyatları.

Ne demiş?
Neler Oluyor Hayatta'dan bir diyalog: Nur Tuğba: "En son ne zaman kendin için kıyafet aldın?" Hakan Ural: "Para vererek mi?" (Kahkahalar)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar