Farklı bir hastalığından dolayı doktora gittiğinde tesadüfen pankreas kanseri olduğunu öğrenen oryantal Tanyeli, yaşadıklarını anlattı. Kemoterapi sürecinin başladığını, ardından ameliyat olacağını söyleyen Tanyeli, “Ben çok savaşçı bir insanım, hayatım mücadeleyle geçti ama kaderle savaşamazsın” diyerek, Allah’tan gelen her şeye razı olduğunu söyledi
Geçtiğimiz günlerde pankreas kanserine yakalandığın öğrenen Tanyeli, süreçle ilgili ilk kez GÜNAYDIN'a konuştu. Ünlü oryantal, kanser olduğunu nasıl öğrendiğini, tedavi sürecini, dans kariyerini, kanseri yendikten sonra yapmak istediklerini büyük bir samimiyetle anlattı.
Kanser olduğunuzu öğrendiğinizde ne hissettiniz?
Dürüst olmak gerekirse, sonuna kadar tevekkül ediyorum. Ben çok savaşçı bir insanım, hayatım hep mücadeleyle geçti. Ama Allah'ın yazdığı kaderle savaşamazsın. Ondan gelen her şeye razıyım. Tabii ki çok üzülüyorum bunu yaşadığım için ama kaderciyim. Ben son yıllarda çok yıprandım, üzdüm kendimi. Gurbetteydim, vatan hasreti çok çektim. Gurbetteki dostlarım ailem gibidir ama kimse memleket hasretini gideremez. Küçük oğlum ergenlik çağında olduğu için onu yalnız bırakmamak adına uzun süre vatanıma gelemedim. Çok hasret biriktirdim içimde. Kendime çok yükler yükledim. Çok duygusalım, bu da beni yoruyor... Hastalığımı bir hediye gibi düşünüyorum.
Artık kendime çeki düzen vermem, kendime yönelmem için. Sonuna kadar da tevekkül ediyorum. Hastalıkla savaşmak gibi bir şeyi de kabul etmiyorum. Çok agresif bir kelime. Önce Allah'a sonra da doktorlarıma; Prof. Dr. Bilge Baca ve ekibine teslim ettim kendimi. Kanser pankreastan başka bir yere sıçramadığı için de şanslıyım. Güçlü oranda kemoterapi alacağım. Kanserli bölgeyi kontrol altına alıp, sonrasında ameliyat olacağım. 7 cm'lik yumurtalığımda kistim var ama onu bile almadan kemoterapiye başlatıyor doktorlarım. Ama ne yaparsak yapalım, Allah ne derse o olur. İsyana gerek yok. Bana hep moralli ol, stres yapma diyorlar. Şunu da biliyorum, bu dünya fani, sadece bir seyyahım. Geliyorsun ve gidiyorsun. İki kapılı bir han. Son bir kapısı var bu dünyanın. Eğer bu son kapımsa, Allah da bana bunu tertemiz nasip eylesin. Düşünmek istemiyorsun zaman zaman ama teslimiyetçi de olmak gerekiyor. Sevdiklerinden ayrılık acıdır ama önemli olan ölüme temiz gitmektir.
ALLAH'IM HEP YANIMDA OLDU
Çocukluğunuzdan itibaren zorlu bir yaşamınız oldu. Şimdi dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz?
Çok yorgunum ama bir o kadar da minnettarım. Bütün zorluklara ve ağır sınavlara rağmen Allah'ım beni hiç yalnız bırakmadı. Allah sevdiği kullarını sıkıntılardan geçiriyor. Hep şükrediyorum.
Kanser olduğunuzu hissetmiş miydiniz?
Evet. Ben Avustralya'dan çıkış yaparken, çocuklarımı büyüttün dedim kendi kendime. Taylan'ı çok zorluklarla büyüttüm ama aslan gibi oldu. Küçük olan çok naifti, hastalanırdı. O yüzden onun üstüne çok titrerdim. Teoman'ın büyümesi, ayaklarının üstünde durması lazım derdim hep. Hatta zatürre olduğumda 'Allah'ım şimdi alma canımı, evlatlarım küçük' diye dua etmiştim. Ölümden korkuyordum, çünkü onlar küçükken hem annelik hem de babalık yapıyordum.
Ama şimdi Teoman ayaklarının üstünde dimdik duruyor ya, Avustralya'dan çıkarken 'Artık mezun oldun. Şimdi iki çocuğun da ayaklarının üstünde duruyor' dedim. Allah insanı bir yolculuğa hazırlıyor. İçsel olarak hazırdım artık. İçsesi, insanı manevi bir yola sokuyor. İsyan diye bir şey yok benim için. Korkum yok ölümden. Savaşmak kelimesini de sevmiyorum. Arkadaşlarım bana 'Savaşmayacağım' dediğim için kızıyor. Mücadelemi veririm ama kaderle savaşamazsın. Tevekkül ettiğiniz her şeyde mucize var, isyan ettiğiniz her şey ise bir sınav...
Tedavi sürecinizden sonra yapmak istediğiniz ilk şey nedir?
Sağlıklı şekilde hastaneden çıkayım da önce. Sonrasında manevi dünyamda gitmek istediğim yer var. Oraya gitmek istiyorum. Bunun yanı sıra yine arkadaşlarımla birlikte olmak istiyorum. Yemek programı yapmak istiyorum. Bir de Sami Yusuf'un konserine gitmek istiyorum çok. Avustralya'da sabah akşam Sami Yusuf'u dinliyordum. Avustralya'daki yabancı arkadaşlarıma da onun söylediği ilahileri dinlettim. İslamiyet'i onlara bu ilahileri dinleterek anlattım.
Eşiniz de sizi yalnız bırakmıyor.
10 yıldır birlikteyiz. O beni hiçbir zaman yalnız bırakmıyor. Onu çok seviyorum. İyi ki eşim. Şanslıyım.
ŞİMDİKİ AKLIM OLSA ÖYLE BİR KLİPTE OYNAMAZDIM
Siz bir döneme dansınızla damga vurmuş bir isimsiniz. Çelik'in klibindeki dansınız hâlâ hafızalarda...
Şimdiki aklım olsa öyle bir klipte oynamazdım, milyon dolar bile verseler.... O zamanki bilincimle şimdiki aynı değil. Hayat beni yoğurdu, demledi. Dans ederek ailemi geçindirdim, çocuklarımı büyüttüm. Ama seçim hakkım olsaydı edebiyat okurdum, içimde ukdedir. Başımdan yakın zamanda geçen bir şey anlatmak istiyorum. Pandemide, Avustralya'daydım. Herkes gibi ben de o süreçte ekonomik açıdan zorluğa girdim. Hatta düşünüyorum, nasıl geçireceğim bu süreci diye. Bir sabah yine erken kalktım, günümün vitamini dopingi sabah ezanıdır, dualarım zikirlerimi bitirdim. Süt kaynatmaya girdim, mutfağa. O sırada telefonum çaldı. Ünlü bir müzik şirketinden Ömer aradı. Aile gazinosunda dans etmem için bana teklif gelmiş, "Düşünür müsün dönmeyi?" dedi. Ben de o sabah yine "Allah'ım bize bu zor süreçte yardım et" diye dua etmiştim.
Tanyeli, doktoru Prof Dr. Bilge Baca ile birlikte....
Üstüne bu telefon gelince, kendi kendime demek ki dualarım kabul oldu, sonuçta aile gazinosunda çıkacağım, hanım hanımcık giyinip, tek parça bir elbise ile etnik kültür dansları yaparım dedim. Etnik kültür dansını gazino anlamaz, çok dekolte istemiyorum, göbeğimi de açmak istemiyorum, öyle gerekiyorsa sonuçta dans edeceğim, ne yapacağım Allah'ım derken, tenceredeki süt kaynarken, fırladı ve göbeğimi yaktı, göbek derimi sıyırdı aldı. Evdeki herkes çığlık çığlığa bense mutluluktan çığlıktayım, süt dile geldi cevap verdi 'Gazinoda oryantallik yok etnik kültür sanat danslarına devam' diye... Anlayacağınız, benim manevi dünyam hassas. Ben gayet modern bir insanım, dansa asla saygısızlık yapmak istemem. Dans bir sanattır, evrenseldir, bana çok para da kazandırdı. Ama o zaman ekmek parası kazanmak için yapmasaydım şimdiki gibi kültür sanat halk dansları yapardım. Bu tanı koyulmadan önce bir kültür-sanat merkezinde eğitmendim ve 80 kişilik profesyonel dansçılarla Türkiye'nin tarihini anlatan dans gösterisinde Hürrem sahnesinin baş dansçısıydım. Hastalanınca maaşıma zam, işime son verdiler. Şaka bir yana, hayat böyle acı tatlı ortaya karışık şu vaziyette, zaten ders veremem, dans da edemem. Sütü bile dile getiren Rabbime çok şükür, sen yazmaya devam et dedi. Ben Avustralya'da ailemle sade bir hayat yaşadım. Avustralya Türkiye'nin Sesi radyosunda her cuma canlı yayınım ve Türk toplumu için her hafta çıkan gazetede bir köşem vardı. Çok saygı duyduğum başta İbrahim Kalın ve birçok yazılar yazan gönül dostları ile birlikte çalıştım. Süt bana "Ruhunu besleyen işlerine devam" dedi...
SANAT CAMİASINDAN ÇOK ARAYANLAR OLDU
Bu süreçte sanat camiasından vefa gördünüz mü?
Valla şaşkınım. Sanat camiasından çok arayanlar oldu. Sibel Can, Ebru Gündeş Hakan Altun, Fatih Ürek, Işın Karaca, Zara, Davut Güloğlu, Yılmaz Morgül ve şu an aklıma gelmeyen nice isim... Telefonum durmuyor. Ancak ilk andan itibaren beni yalnız bırakmayan Ayşe Estetik ve Demet Çetin çok kıymetlidir benim için.
YUMURTALIK KİSTİ DİYE DOKTORA GİTTİM, KANSER OLDUĞUMU ÖĞRENDİM
Hastalığınızı nasıl öğrendiniz?
Her şey çok hızlı oldu. Yumurtalık kisti diye doktora gittim, pankreas kanseri olduğumu öğrendim. Kanser olacağım aklımın ucundan geçmezdi. Kalıtımsal ama. Annemi de bu kanserden kaybetmiştim. Annemin kanser olduğunu son evresinde öğrenmiştik. Kendimi şanslı görüyorum, hastalığımın tanısı var. Yumurtalık kistime de teşekkür ediyorum. Bu rahatsızlığım olmasaydı kanser olduğumu öğrenemezdim. Kalıtımsal olduğu için şimdi çocuklarımı da kontrole başlatacağım. Evlatlarıma "Annemde çıktı, bende de çıktı. Siz de kontrol ettirin" dedim.
KÜÇÜK BİR YERDEN ÇIKIP DÜNYADAKİ STARLARA DANS ETTİM
Dans kariyerinize dair neler söylemek istersiniz?
Küçük bir yerden çıkıp dünyadaki starlara dans ettim. Kraliyet ailesinden Morgan Freeman'a kadar çok önemli isimlere dans ettim. Bir lirayı bulamazken, bir anda dönemin en yüksek kaşesini alıyordum. Bu kader değil de nedir? Allah'a şükür ediyorum hep. Allah sınavını verirken ödülünü de veriyor. Tevekkül ediyorum hep.
DELİ DOLU BİR HAYATIM OLDU ÜÇ DEFA KAZA GEÇİRDİM
Ölümden korkuyor musunuz?
Gençliğimde korkuyordum şimdi korkmuyorum. Deli dolu yaşayan biriydim. Üç defa da kaza geçirdim. Ben de ölüm korkusu vardı. Artık korkmuyorum. Allah'ı çok seviyorum. Bana bir dert veriyorsa mutlaka bir sebebi vardır. Çocukluğumdan bu yana yaşadıklarıma bakınca hep hayatla mücadele ettiğimi görüyorum. Annesiz kaldım, Çocuk Esirgeme'de kaldım, tüberküloz oldum, 15 yaşında anne oldum diye düşünüp üzülürdüm eskiden. Ama bu gerçekten Rahman ve Rahim olan Allah'a sığınıp düşündüğümde, Allah'ın bu zorlukları güzel kullarına yaşattığını biliyorum. Bundan dolayı da korkmuyorum. Ama ölüme giderken tek korkum var, o da kul hakkıyla gitmeyi istemem. Allah beni kul hakkı yemeden yanına almayı nasip etsin.
KİMSEYE KIRGINLIĞIM YOK, AİLEMİ DE AFFETTİM
Kırgınlığınız var mı?
Kimseye kırgınlığım yok. Ailemi de affettim. Zaten ben kimim ki affetmeyeceğim. Bana yanlış davranırsın, ben de sana aynı şekilde davranırsam o zaman nerede benim tevekkülüm? Benim de hatalarım oluyor elbette. Çok kızdığım veya sinirlendiğim zaman oluyor. Ama sonra kendi kendimle kalınca 'Sınavdasın, ne farkın var karşındakinden. Herkesin kendi yolculuğu' diye özeleştiri yapıyorum.
İYİ GÜNDE DE KÖTÜ GÜNDE DE EŞİMİN YANINDAYIM
İlker Bey eşinizin yaşadığı bu sürece dair neler söylemek istersiniz?
Tanyeli, hayatın bana hediyesi. Ben de kıymetini biliyorum. Onu çok seviyorum. İyi günde de kötü günde de beraber olmak gerekiyor. Onun hep yanındayım. O benim canım.
Yorum Yazın