Onca insan manzarasına şahit oldum...
Daha çocuk yaşlarımda, bırakınız omuz vermeyi, ellerimle uzanamadan arkadaşlarımın, ağabeylerimin, ablalarımın tabutlarının altında yürüdüm!
Çatışmalarda, kazalarda yaralanmış insanları kucağımda taşıdım!
Aralarında son nefeslerini verenlerin gözlerini ellerimle kapattıklarım oldu!
Hemen hemen hepsine, hayatın, insan hikayelerinin trajedisi dedim...
Ama, beni bu resim kadar etkileyeni olmadı!
Ne denir de ne söylenir, böylesi bir durumda...?!
Sizi bilmem, ama bu resim bana, aşağıdaki resmi hatırlattı!
Hani, ateş yakar biliriz de, bu defa su yakmıştı bizi!
Adını da öğrendik!
Aylan bebeğimizdi, o bizim!
Hemen yanıbaşımızda Irak'ta, Suriye'de, az ötemizde Afganistan'da, o kadar çok gördük ki bu resmi!
Hemen hemen her gün...!
Bu zamanın diliyle, hemen hemen her gün göre göre öylesine kanıksadık ki, günün gecesinde mışıl mışıl uyuyabildik!
Yedik içtik, gezdik dolaştık, eğlendik, daha yakın zamanda bayram bile yaptık!
Ama ben hala, ilk resmi isimlendirecek, anlatacak kelime bulamadım!
Afet...
Kimimiz, "afet" dedik dövündük!
Kimimiz de bırakınız dövünmeyi, neredeyse zil çalıp, tepindik!
Abartıyor muyum...?
Sadece bizde mi, Avrupa, Afrika, dünyanın dört bir yanı yangın yeri...!
Birileri, tabiri caizse, insanı yaktığı gibi, ağacını, otunu, hayvanını, bakterisini kısaca, canlı her şeyi yıkıyor, yakıyor!
Yakıyor yakmasına da bir bizim içimizde konuşulanlara bakın, bir de dışımızdakilerin yaklaşımlarına...!
Bizden başka bir yerde, böyle bir afeti yaşayıp da iktidar devirmeye çalışanı duydunuz mu?
Kanıksaya, kanıksaya kaybediyoruz!
Kanıksaya, kanıksaya kayboluyoruz!
Yorum Yazın