Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Kadının ekranda da adı yok

Nur topu gibi bir siyasi gerilim konumuz daha oldu: İstanbul Sözleşmesi... Her zaman olduğu gibi konuyu sağlıklı biçimde tüm yönleriyle tartışmak, bilgi ve belgeye dayalı yorumlar yapmak yerine muhalefet malzemesine dönüştürenler yüzünden herkesin aklı karıştı.
Benim dikkatimi çeken ise ekranların 'beylik' tartışma programlarında bir tek kadın yorumcunun bulunmaması. Fotoğrafları görüyorsunuz. CNN Türk ve Habertürk gibi ülkenin önde gelen haber kanallarından ikisi, konuk koltuklarına erkekleri oturtmuş. Kadının adı sadece moderatör koltuğunda yazıyor. Daha önce de olduğu gibi kadınları ilgilendiren bir konuyu yine 'bıyıklılar' tartışıyor.
Geçenlerde kadına şiddet konusunu, TBMM'deki kadın milletvekillerinin artırılması mevzuunu da ekranda yine erkekler tartışmıştı.
Diyeceğim o ki; pek çok ülkenin imzalamadığı, birçoğunun yürürlüğe sokmadığı, kerameti kendinden menkul, bürokrasiden ibaret metinleri tartışacağımıza, önce kadınların ekranda kendi geleceğini tartışmasına imkan verelim...

Bana Altay gibisi lazım
Altay... Fenerbahçe'nin gencecik kalecisi. Yaptığı 6 inanılmaz kurtarışla Fenerbahçe'yi Beşiktaş karşısında tarihi bir hezimetten kurtaran isim. Daha önce pek çok maçta olduğu gibi... En son söyleyeceğimi bu kez en başında söyleyeyim: Bir takım, neredeyse sadece kalecisinin performansıyla sürekli puan kurtarıyorsa burada büyük problem var demektir. Ya idari ve teknik kadro olarak şapkalarını önlerine koyup bir zahmet düşünecekler ya da şapkalarını alıp gidecekler.
Altay'ı benim gözümde kıymetli kılan sadece kalecilik yetenekleri değildi. Maçtan sonra kendi başarısını unutmuş, hüngür hüngür ağlıyordu. Kulübedekiler dahil, belki de beraberliği hazmedemeyen tek Fenerbahçeli oydu. Bir Fenerbahçeli olarak başlıkta "Bana Altay gibisi lazım" demem işte bu yüzdendir.

Haritadaki Survivor
Bu seferki, Acun'un Survivor'ına benzemiyor. Sonunda gerçekten ölüm/kalım var.
Malum, Türkiye'nin şehirleri Korona riskine göre farklı renkler aldı. Mavi olan yırtıyor. Sarı, iç güveyinden hallice. Turuncu, dokunulmazlık oynuyor. Kırmızı ise eleme adayı.
Güneydoğu illeri yarışmaya iddialı başladı ama onlar da 'takım ruhunu' kaybedip birer birer sararmaya başladılar.
Afili, cakalı büyük şehirler, kapalı mekanlarda oynanan parkur oyunlarında tel tel dökülüyorlar. Hele Marmara bölgesi, yarışmadan topluca diskalifiye edilse yeridir.
Dokunulmazlık sembolünü ilk günden beri elinde tutan batıdaki tek mavi şehir Uşak da son yarışı kaybedip sararıverdi. Karadeniz'deki iller ise sanki yenilmek için sahaya çıkar gibiler.
Yarışmanın büyük ödülü mü? 500 bin sağlıklı nefes...

Ayakkabı filyasyonu
Apartmanlarda daire kapısının dışına ayakkabı bırakılmasından nefret ederim. Bu yüzden apartmanları dolaşıp, koridorlardaki ayakkabıları çalan hırsızlara, diğerleri kadar kızmam. Yahu bu kepazelik çekilecek şey mi? Hem görüntü, hem koku kirliliği... 50 liraya plastikten ayakkabı dolabı satılıyor be kardeşim.
Gelin görün ki, bizim bu kötü alışkanlığımız, Amasya'daki filyasyon ekiplerinin işine yaramış. Malum, rengi kırmızı olan illerde virüsün yayılmasının başlıca sebebi, akraba ziyaretleri. Filyasyon ekipleri de apartmanlara giriyor, kapı önlerinde ayakkabı yığını olan evlere baskın yapıyorlarmış.
Her şerden bir hayır doğuyor işte...

Gaf kürsüsü
TV 100'deki Var Odası'nda hakaretler havada uçuştu: Evren Turhan'ın "Geri zekalı bu yahu" sözüne Emre Bol, "Oğlum sensin geri zekalı, terbiyesizlik yapma" diyerek Turhan'ın üzerine yürüdü. Turhan da "Ne yapacaksın?" diye karşılık verince, stüdyo karıştı.

Zap'tiye
Eskiden suyu en temiz plajlara mavi bayrak verilirdi. Şimdi mavi renge ulaşmak için şehirler yarışıyor.

Ne demiş?
Dün, Dünya Su Günü'ydü. Hazreti Muhammed'in (S.A.V.) yıllar önce söylediği "Akan bir nehrin kenarında olsanız bile suyu israf etmeyiniz" sözü bir kez daha kulaklarımızda çınladı

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar