Toplumsal yapı içinde kanıksanan ama giderek toplumda yaşayan insanları gün geçtikçe daha fazla huzursuz eden bir şiddet ortamı ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Şiddet kültürünün kronikleşmiş olması, toplumsal yapıda sıradan olaylar olarak düşünülmesi, şiddeti sonlandırmada önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şiddet, boyutları giderek büyüyen, toplumun değişik kesimlerine yayılma istidadı gösteren bir görüntüye sahip bulunmaktadır.
Kadınlarımıza yönelik şiddet, aile içi şiddet, eğitim kurumlarında şiddet, sokakta yaşanan maganda şiddeti; şiddet kültürü içinde ayrı ayrı ele alınması zorunlu bir özellik göstermektedir.
Bilimsel açıdan günümüzde şiddet kültürünün genişlemesine yol açan nedenler, şiddeti uygulayanların eğitim düzeyi ile şiddetin yol açtığı sonuçlar, bu konuda yapılan araştırmalar ışığında değerlendirilmektedir.
Toplumun refah ve eğitim düzeyinin yüksek olması; huzur içinde yaşayan bir toplumun inşası açısından dikkate alınmasında yarar gözetilen bir duruma işaret eder.
Şiddet odaklı adli vakaların en aza indirildiği bir refah ve huzur toplumunu inşa etmek elbette kolay değildir.
Şiddeti mevcut haliyle kanıksamak yerine; genişlemesini ve yaygınlaşmasının önüne geçmek, emniyet tedbirleri yanında, toplumda ekonomik refah ve eğitim düzeyini artırıcı çözümleri sağlamak daha uygun bir çözüm tekniği olacaktır.
ŞİDDET KÜLTÜRÜ İÇİNDE KABA KUVVET
Gerçekte şiddetin özü kaba kuvvete dayanır. Sonu ölümle sonuçlanan her türlü şiddet kaba kuvvetin diğer bir ifadeyle orantısız kuvvetin sonucudur.
Günümüzde şiddetin boyutu, günbegün yaşananlar, birçok basın organında şiddeti okura yansıtan ayrı bir sahifenin ayrılmasına neden olmuş olup, şiddete ilişkin veriler yapılan yorumların yanında sayısal olarak ta okuyucuya aktarılmaktadır.
Bir örnek olması açısından kadınlarımıza yönelik şiddeti yansıtan verilerde 2023 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla 360 a yakın kadın hayatını kaybetmişti. Bu rakam geçmiş yılları kapsayacak şekilde değerlendirildiğinde karşımıza ciddiye alınması zorunlu bir durum çıkmaktadır.
Basına yansıyan şiddet haberlerini okuduğumuzda artık her gün kaç kadının öldürüldüğünü, aile içi şiddete kurban giden çocukların yansıttığı acıyı ve bunların yanında şehir eşkıyaları ile mafya aleminde öldürülen insanların haberlerini okumaktayız.
Basının verdiği haberlerden dikkati çeken bir başka hususta şiddeti uygulayanların kullandığı cinayet aleti ile ilgilidir.
Cinayeti işleyenlerin genellikle ateşli silah, kesici alet veya akla hayale gelmeyen yöntemlerin kullanması, şiddetin kaba kuvvete dönüştürüldüğünün birer delili durumundadır.
Bunların yanında cinayete yol açan şiddet eğilimli kişilerin; kimyasal madde, balta, kılıç, bıçak ve benzeri silahlara başvurması da uygulanan şiddetin boyutu konusunda fikir vermektedir.
ŞİDDETİN KONTROLÜ VE İNSANİ DEĞERLER
İnsani değerleri yaşayan ve yaşatan bir toplum olmaktan hızla uzaklaşmamız şiddetin yaygınlaşmasında önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
Asırlardır toplumsal yapımızda yaşatılmaya çalışılan insani, milli ve manevi değerlerimizin zayıflaması sonucu; merhamet, sevgi, saygı ve hoşgörüden uzak bir yapı oluştu.
Şiddetin önüne geçme veya azaltılması, insani değerlerimizi yaşama ve yaşatmaktan geçmektedir. Anlık öfkeyi kontrol altına almak, aile içinde veya toplumda yaşanan şiddeti önlemek, toplumun bilhassa sağlıklı aile yapımız elzem bir durumdur.
İnsani değerler esasında eğitim yoluyla kazandırılan, bir yaşam düsturu haline getirilmesi gereken değerlerdir. Eğitim kurumlarımızın başında yer alan okullarımızda öğrencilere öğrenme tekniği yanında eğitiminde özünü verebilmeliyiz.
Eğitim ailede başlayan okulda sürdürülen, birbirini tamamlayan bir yapıda oluşturulmalı ve sürdürülebilir olmalıdır.
Atıf ÖZGEN
İDD Kurucu Üyesi ve Denetleme Kurulu Başkanı
e-mail: ozgenatif@gmail.com
Yorum Yazın