Şebnem Bursalı

Şebnem Bursalı

Mail: hfhddj@hotmail.com

İstiklalden istikbale geçişin adıdır Türkiye Yüzyılı

Dün Ankara Spor Salonu'nda tarihi anlara tanıklık ettik. Geçmişin tüm korkularından ve yoksunluklarından arınmış Türkiye'ye yakışan yeni Kızılelma'nın "Türkiye Yüzyılı" ismiyle başlangıcının görkemli ve kapsayıcı ilanına tanık olduk. Türkiye'nin 81 vilayetinden kadın ve gençlerin ağırlıkta olduğu, "barış, istikbal, kalkınma, huzur, üretim" hedeflerinin hep bir ağızdan söylendiği, Âşık Veysel'den Cem Karaca'ya, Mesnevi'den Ege'nin efelerine her ezginin yankılandığı, birlik ve beraberliğin bu güzel toprakların farklılıklarında ifade bulan zenginliğinin her tonuyla görüldüğü Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcı, Başkan Erdoğan'ın kucaklayıcı muhteşem konuşmasıyla ilan edildi.
Türk bayrağı dışında hiçbir bayrağın olmadığı, hiçbir partiyi anımsatan sözün söylenmediği, hayalleri hedeflere dönüştürmenin çağrısıyla taçlandığı Türkiye Yüzyılı, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına 1 kala tam da anlamına yakıştı.



Dile kolay, bin yıldır bu topraklar üzerinde yaşıyoruz. Asırlar süren Osmanlı'dan sonra bir devlet kurduk yine bu topraklarda. 99 yıl önce kurduğumuz bu devlete de Türkiye Cumhuriyeti dedik. Henüz yaşı genç sayılsa da destansı bir hikâyesi var Türkiye Cumhuriyeti'nin. 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu'nun parça parça eritildiği dönemdir bu destanın başlangıcı.
Bin yıllık Türk yurdunun tapusu talep edildi bizden, hem de hiç sıkılıp utanmadan... "Aldığımız fiyata veririz ancak" dedik onlara. Aldığımız fiyat, bin yıldır döktüğümüz kanın bedeliydi. Ama bunu ödeyecek ne para ne de bir bedel vardı. Nitekim ödeyemediler de. O yoksul, yıkık Anadolu, varını yoğunu döktü ortaya. İzmir Körfezi son Yunan askerini yuttuğu gün, Anadolu'nun sonsuza kadar Türkler için vatan kalacağı, tüm dünyanın saygı göstereceği bir gerçek olarak tarih tarafından tescillendi.
Bu devlet için tam bağımsızlık, olmazsa olmaz temel kavramdı. Ve 29 Ekim 1923'te imkânsız gibi görünen şeyi başaran büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamak istemeyenler oldu o günlerde. Ama bugün, 1923'ün 29 Ekim'inde o büyük önderin aldığı kararın ve Türk milletini yönlendirdiği yeni istikametin ne kadar doğru olduğunu görüyor, yaşıyoruz. At nalı çivisi ithal eden bir Türkiye'den, kendi arabasını, kendi İHA ve SİHA'sını üreten bir Türkiye'ye ulaştık. Tek bir üniversitesi olan ülkeyken her ilde yüzlerce devlet ve vakıf üniversitesi olan bir ülke var artık.
Türkiye'nin nereden nereye evrildiğini son 20 yıldaki değişim ve gelişimden çok daha iyi anlıyoruz zaten. Ekonomiden demokrasiye, sosyal yaşamdan istikrara kadar katedilen aşamayla bölgesinde ve dünyada oyun kuran, masa bozan güçte küresel bir aktör olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni görüyoruz artık.
Bu bağlamda, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına bir kala çok önemli bir kutlama da bugün Gemlik'te, Türkiye'nin ilk yerli otomobili TOGG'un banttan indirilme töreniyle yapılacak. Başkan Erdoğan'ın dünkü konuşmasında vurguladığı gibi Türkiye Yüzyılı'nda herkes kendi "yankı odası"ndan çıkıp birbirini dinlediği, birbirini anladığı, birbirine saygı duyduğu sürece ülkemiz küresel çarkın bir dişlisi olmak yerine lokomotifi haline gelecektir. Yaşasın Cumhuriyet... Yaşasın Türk Devleti... Ne mutlu Türküm diyene...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar