İsterük

Her pazar günü Haydarpaşa Garı önünde toplanıyorlarmış.
On yıldır, bıkmadan usanmadan.
Eh, herkes sinemaya gidecek değil ya, bunlar da pazar günlerini böyle değerlendiriyorlar demek ki.
İnternette birbirlerine kedi fotoğrafı göndermek tatmin etmiyor olmalı.
Pankart da açıyorlar:
"Haydarpaşa gardır, gar kalacak." Neden?
Otel olsa daha iyi değil mi? Daha verimli olmaz mı?
Olur da orada "pis burjuvalar" kalırlar sonra...
Söğütlüçeşme'den kalkıyor işte trenler, bir aksama olmadı, bu mu sizi rahatsız etti?
Peki tarihi kalıntıları ne yapacaksınız?
Neredeyse koca bir şehir çıktı peronların altından...
Trenleri onların üstünden mi geçireceksiniz, yanından mı dolanacaklar?
Orası Akropolis eteklerinin müze girişi değil ki kalın camdan bir taban yapasın da insanlar hem üstünden yürüsünler hem aşağı baksınlar... Tren geçecek tren.
Bunu düşünen yok.
Eylem oluyor işte ne güzel...

***

Yoksa bunlar Haydarpaşa Garı'nı bir "cumhuriyet eseri" mi sanıyorlar?
Haydarpaşa Garı 1872 yılında açıldı!
Yani Abdülaziz devrinde.
Sonra 1908 yılında yenilendi.
Yani Abdülhamid devrinde.
Ay yoksa siz Osmanlı'yı mı savunuyorsunuz?
Oylarınızı CHP'ye verdiğinize göre, herhalde hayır.
Maksat çıkıntılık olsun.
Ve de her emeklinin özlemle aradığı "meşgale" çıksın.
Bunun neresi "solculuk" oluyor, onu da gazeteci fikir babalarınız bana bir zahmet anlatsınlar.

***

YEŞİL BUNUN NERESİNDE?
Kılıçdaroğlu yarın açıklayacak ama ipuçlarını verdi.
Bu bir "vizyon belgesiymiş"...
Yani somut bir program falan değil, bir alay iri ve boş laf.
Bizi "krizler zincirinden" kurtaracakmış.
Bu da, "temiz yatırım, temiz güçlü üretim" sayesinde olacakmış.
Yatırımın kirlisi nasıl oluyor?
İstanbul sermayesine verilmeyen her ihale kirli yatırım sayılıyor olmalı...
Böylece işsizlik de ortadan kalkacakmış.
"Teknolojiye ve bilimsel gelişmeye dayalı" bir ekonomi modeli öneriyor.
Bunun teknolojiye dayalı olmayanı nasıldır, onu da bize anlatsın.
Peki ne oldu hani "yeşil bilmemne", "sürdürülebilir bilmemne"?