"Bu köprü, Türkiye'nin ve İstanbul'un başına gelen en büyük felaket! Bunlar fantastik ve politik tasavvurlardır!" (Mimarlar Odası)
"Yarının Türkiye'si, politikaların palavralarından çok, bu belgeler (Mimarlar Odası) ışığında kurulacaktır!" (Çetin Altan)
"Boğazın iki yakasında evleri olan zenginlere tüketim malları taşıyan kamyonlara yol açmak için yapılmak isteniliyor bu köprü!" (İlhan Selçuk)
"Bu köprü, sağcıların köprüsüdür. Kel başa şimşir tarak değil de nedir!" (Nadir Nadi)
"İnsanca yaşamak istiyoruz. Köprüye hayır diyoruz!" (Türkiye İşçi Partisi)
Vallahi de billahi de gerçek bu sözler. Dönemin anlı şanlı gazetecileri, solcu siyasetçileri ve sözde meslek kuruluşları tarafından edilmiş "istemezükçü" zihniyetin, Boğaziçi Köprüsü'nün yapılıp yapılmamasıyla ilgili görüşleri bunlar.
Şimdi bu sözleri söyleyenlerin çoğu yaşamıyor ama çok şükür ki, onların bu trajikomik görüşlerine rağmen sadece birincisi değil, ikincisi ve üçüncüsü yapılan köprüler ve daha nice eserler bugün sadece İstanbul'un değil, Türkiye'nin yüzük taşları gibi parıldıyor.
Bu ay sonu temeli atılmaya hazırlanan Kanal İstanbul projesi için de benzer söylemler, benzer itirazlar duyduğumuz şu günlerde, eskiyi hatırlatmakta ve bu zihniyetin akıl tutulması halini tekrar gündeme getirmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
204 akademisyenin, 17 bin metre farklı alanlarda sondaj yaparak, binlerce kez tekrarlanan deprem testleriyle ve buna ilaveten 57 kurum ve kuruluştan alınan görüş üzerine oluşturulan rapor ortada durduğu halde, bu istemezükçü zihniyetin ezberden söyledikleri, hiçbir bilimsel, ekolojik ve akademik karşılığı olmayan, tamamen siyasi argümanlar üzerine oturtulan karşıt duruşu anlamak mümkün değil.
Bu akıl tutulması hâli öyle bir noktaya geldi ki; partilerin genel başkanları, "iktidara gelmeleri halinde uluslararası sermayeye alacaklarını ödemeyeceklerini" şimdiden ilan etme çılgınlığına kadar getirdiler işi.
Geçmişte nasıl Keban Barajı'na karşı çıktılarsa, Marmaray, Avrasya Tüneli, Sabiha Gökçen ve İstanbul havalimanlarına neden karşı çıktılarsa, yine aynı gerekçe ve temel argümanlarla karşılar Kanal İstanbul'a. Büyüyen güçlü Türkiye için hangi proje yapılacak, hangi adım atılacaksa karşılar da ondan.
Aynı zihniyet ve aynı amaçta oldukları Wall Street Journal'da geçen gün yayınlanan, "Türkiye, dedenizin zamanındaki Türkiye değil!" makalesindeki Türkiye karşıtı zihniyette ne denilmek istenmişse, aynısını dillendirmekten başka bir şeye hizmet etmeyenler güruhu bunlar.
Rahmetli Erbakan yıllar önce tespiti yapmıştı: "Hayal etmek çok kıymetli bir şey. Hayal edilmeden hiçbir şey yapılamaz. Türkiye'de uçak ve tank yapan fabrikalar kuracağız. İşte bizim aramızdaki fark da bu. Bizim gerçekleştirdiğimiz şeyleri siz hayal bile edemiyorsunuz."
Türkiye Cumhuriyeti'nin 80 yıllık hayallerini son 20 yılda gerçeğe dönüştüren Tayyip Erdoğan aslında durumu en güzel özetleyen şeyi söyledi: "Sizler, yapılacak her şeyin önüne dikilensiniz. Bir dikili ağacınız olmadığı gibi, dikili ağaçları söken bir zihniyetsiniz."
Yorum Yazın