Savaştan, kandan, baruttan, yokluktan yıldığım şu günlerde Konya benim için gerçek bir sığınak oldu.
Sabah Yazarları Şehir Buluşmaları'nın 24'üncüsünde rotamız bu kez Konya'ydı. Bu şehre ne zaman gelsem pek çok kişi gibi benim de içimi tarifsiz bir huzur kaplıyor. Mevlana felsefesinin harcıyla karılmış her mabet, her yapı, bir ametist taşı gibi insanın içindeki kaygıyı, korkuyu, umutsuzluğu alıp, yerine müthiş bir dinginlik bırakıyor.
Hele o Mevlana Türbesi... İşte o da bizim demir kubbemiz. Bu uhrevi zenginliği, bağışlayıcılığı, hoşgörüyü kendine kalkan yapana ne füze ne bomba işler. Keşke içinde hırs, öfke, intikam biriktiren herkes gelip de burada ruhunu bir çitileyebilse. Bakın o zaman dünyada savaş, işgal, zulüm kalıyor mu?.. Bu nedenle en çok da dünya barışı ve Gazze'de zulüm gören insanlar için dua ettim.
ALTAY'A SEVGİ SELİ
Ama ben görmeyeli Konya sadece maneviyatıyla anılan bir şehir olmaktan çıkmış, kültür ve tarihte olduğu kadar, sanayide, bilimde, sanatta ve kent planlamasında da insanın yaşamak için can atacağı çağdaş bir mekana dönüşmüş. Bu büyük atılımda şüphesiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ve dönemin Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un kente gösterdiği yakın ilgi ile Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'ın halisane çalışmalarının payı büyük. Özellikle Kahramanmaraş depremleri sırasında günlerce ekibiyle birlikte sahada çalışan Başkan Altay'ın fedakarlığı ve çalışkanlığı sadece Konya'da değil tüm ülkede kendisine sevgi seli olarak geri dönmüş. Birlikte Konya'nın sokaklarında dolaşırken buna bizzat şahit oldum.
İŞTE ŞEHİRCİLİK
Konya'da beni en çok etkileyen ise deprem bölgesi olmamasına rağmen şehir halkının kentsel dönüşüm çalışmalarına yüzde 100 oranında destek vermesi oldu. Tarihi Selçuklu mimarisine uygun olarak restore edilen çarşılar ve binalar ile şehrin manevi yapısı korunmuş. Caddelere cephesi olan bina ve işyerlerinin tabelaları ve dış kaplamaları yeniden düzenlenerek görüntü kirliliğinin önüne geçilmiş. Birbiri ardına açılan ve çoğuna şehit pilotlarımızın ismi verilen parklar ve millet bahçeleriyle Konya gerçekten de birçok insanın yaşamak için can atacağı bir çehreye bürünmüş. Şehrin temizlik konusunda kesinlikle Türkiye'de ilk üçe gireceğini de söylemeden geçemeyeceğim
Malum, Konya'nın plaka kodu 42. Bu sayı, hemşerilerin adeta ruhuna kazınmış. Şehrin en yüksek binası 42 katlı. Yeni şehir stadının kapasitesi 42 bin kişi. 42 gün boyunca aksatmadan sabah namazına gelen çocuklara Belediye tarafından bisiklet hediye ediliyor.
CAZİBE MERKEZLERİ
Konya'nın sadece Mevlana'dan ibaret olmadığı gerçeği de beni şaşırttı. Kentte tarihi ve turistik yerler dışında cazip destinasyonlar olarak öne çıkacak öyle çok yer var ki... Açıldığı günden bu yana ziyaret etmeyi arzuladığım Kelebekler Vadisi adındaki dev tropikal bahçe beni mest etti. İçeride başımızın üzerinde uçuşan yüzlerce kelebeğin kadife kanatları, Konya'nın uhrevi kimliği, nahifliği ve dinginliğine öyle uyumlu bir atmosfer yaratıyordu ki...
Medeniyetin kilometre taşlarından biri olan Çatalhöyük'ün Büyükşehir Belediyesi tarafından kısa sürede inşa edilen muhteşem karşılama binası ve müzesi için emeği geçenlere de özel bir alkış gönderiyorum.
Kentin gurur anıtlarından biri olan Bilim Merkezi'nden ise ayrılmak istemedim. Çocuklu aileler sadece bir günü burada geçirmek için bile kente gelebilirler. (Giriş ücreti büyüklere 7, öğrencilere 5 lira.)
TV PROGRAMI OLMALI
Bu arada Sırçalı Medrese'de izlediğim sema gösterisi sırasında bizlerin ruhuna Mevlana ve Mevleviliği nakış gibi işleyen, yaptığı muhteşem konuşma ile gönül gözümüzü açan Celalettin Berberoğlu ve semazenlerine müteşekkir kaldım. Acaba bu sunum ve Sırçalı Medrese'de yapılan sema gösterileri bizim VAV TV'de bir programa dönüştürülmez mi? Zira bu muazzam havayı solumak sadece Konya'yı ziyarete gelen küçük bir kitlenin ayrıcalığı olarak kalmamalı diye düşünüyorum.
Son olarak Mevlevihane'ye eğitilmek üzere gelen adaylara yapılan bir muamele iyice gönlümü çeldi. Eğer o adayın başarılı olamayacağına kanaat getirilirse, gece karanlığında el etek çekildikten sonra kimse görmesin diye Küstehane adı verilen özel kapıdan gönderilerek rencide olmaması sağlanırmış. Şu inceliğe, zarafete, insana verilen değere bakar mısınız?
Vallahi kalbim Konya'da kaldı...
Ne demiş?
"Siyonizm bir timsaha benzer. Üst çenesi ABD, alt çenesi Avrupa, beyni İsrail, gövdesi ise içimizdeki işbirlikçileridir." (Merhum Necmettin Erbakan'ın yıllar önceki sözü)
Yorum Yazın