Kanlı bir eylem olduğunda tartışıyoruz. Tartışmalıyız da. Çünkü PKK ve DEAŞ’ın bombalı saldırıları nedeniyle büyük can kayıpları yaşadık. Reyhanlı’yı, Ankara Garı’nı, Güvenpark’ı, Merasim Sokak’ı, Sultanahmet’i, Gaziantep’te kına gecesine yapılan canlı bomba eylemini unutmadık.
Bombalı eylemden sonra Ankara Garı’na ilk giden gazetecilerden biriydim. Bedenleri paramparça olan insanların üzeri henüz örtülmemişti. Merasim Sokak’taki vahşette yanık insan bedenlerinin kokusu duruyordu.
Çok büyük acılar bunlar.
Benim itirazım, bombalı eylemi tartıştığımız kadar; patlama olmadan, insanlar canını kaybetmeden bu eylemlerin engellenmesini yeterince konuşmamamıza.
Önlenemeyen saldırıyı tartıştığımız kadar önlenen eylemi de konuşmalıyız.
Önlenemeyen her patlamadan ders çıkardığımız gibi başarılı her operasyondan da sonuçlar çıkarmayı bilmeliyiz.
İSTANBUL POLİSİNİN BAŞARISI
Tam kapanma nedeniyle Esenler Otogarı’nın en kalabalık günlerini yaşadığı bir sırada, polisin dikkati sayesinde PKK’nın bombalı eylemi önlendi.
İstanbul polisini tebrik ediyorum. Büyük bir vahşetin önüne geçtiler.
Eğer bu eylem önlenemeseydi bugün Türkiye’de başka şeyler konuşuluyor olurdu. Ayrıca eylemi gerçekleştirecek olan iki kişinin sağ olarak yakalanması da çok önemli. Dün bir kişi daha gözaltına alındı.
Böylece eylem talimatını kimin verdiğini, bombanın nasıl getirildiğini, başka bombalı eylem planlanıp planlanmadığını öğrenme imkânımız olacak.
ÇANTAYI FIRLATIP KAÇMIŞ
Bu tür durumlarda eylemin önlenmesi kadar, eylemcilerin sağ olarak yakalanması da çok önemli. Polis hareketlerinden şüphelendiği şahsı durdurmak istemiş. Daha sonra isminin R.A. olduğu tespit edilen şahıs, elindeki çantayı yol kenarındaki aracın altına atarak kaçmaya çalışmış. Kovalamaca sonucunda R.A. yakalanmış. Eylemi birlikte yapacakları tespit edilen İ.Z. isimli şahıs ise o sırada otogarda R.A. ile buluşmaya hazırlanıyormuş. Otogar içinde gerçekleştirilen operasyonla İ.Z. de kıskıvrak ele geçirilmiş.
BOMBALAR ALTERNATİFLİ HAZIRLANMIŞ
PKK çok kanlı bir eylem planlamış.
Esenler Otogarı’nın en yoğun olduğu günlerden birini seçmiş.
Sırt çantasının içinde 5 kilo patlamaya hazır, 4 adet uzaktan kumandalı, 2 adet zaman ayarlı 6 plastik patlayıcı ele geçirildi.
4 BOMBA 4 TELEFON
Bombalardan 4’ü uzaktan kumandalı. Her bomba bir telefona bağlanmış. Biri patlamazsa diğerini harekete geçirecekler. Ya da DEAŞ’ın yaptığı gibi önce birini patlatıp, panik meydana getirecekler, ardından diğerlerini patlatıp büyük bir faciaya yol açacaklar.
ÖNCE UZAKTAN KUMANDALI, SONRA ZAMAN AYARLI
Yapılan incelemenin ve ele geçirilen şahısların sorgusundan tam da bu kuşkularımızı doğrulayacak bilgilere ulaşıldı.
PKK, önce uzaktan kumandalı patlayıcıyı infilak ettirmeyi planlamış. Tabii o anda bir can pazarı yaşanacak. İnsanlar can havliyle kaçışacak. Bir panik havası oluşacak. Ama aynı zamanda patlama nedeniyle güvenlik güçleri olay yerine intikal edecek. İşte zaman ayarlı bombaları tam o an için hazırlamışlar.
Olay yerine gelecek güvenlik güçlerini hedef almışlar.
BOMBAYI GÖSTEREN ŞAHIS YAKALANDI
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dediği gibi, “İstanbul polisi çok önemli bir katliamı engelledi”. İki terörist kanlı eylemi gerçekleştirmeden yakalandı.
Üçüncü şahıs gözaltında.
Y.S. isimli şahıstan söz ediyorum.
Y.S.’nin diğer şüphelilere bombanın yerini gösterdiği üzerinde duruluyor.
Çünkü bombalı eylemlerde bomba ayrı yerden, eylemi gerçekleştirecek şahıslar ise ayrı yerlerden geliyorlar. Sonra Y.S. gibi bir militan bomba ile bombacıyı birleştiriyorlar.
Sağ olarak yakalanan şahısların sorgusu bizi çok önemli bilgilere ulaştırabilir.
KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER’İN BENZETMESİ ŞIK OLMADI
SİYASETTE ciddi bir üslup sorunu yaşanıyor.
Hakaretler havada uçuşuyor, tazminat davaları birbiri ardına geliyor.
“Sayın” diye konuşmaya başlayan politikacılardan buraya geldik.
Hakaret etmeden eleştirmeyi bir türlü öğrenemedik.
Siyasi rekabet uğruna bazı sataşmalar anlaşılabilir ama söz konusu Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarı olunca bunu anlayışla karşılamak mümkün değil.
ABD Başkanı Biden, haksız ve hadsiz bir şekilde sözde “soykırım” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden’la telefon görüşmesinde gereken yanıtı verdi.
Ancak bu bir süreç.
Erdoğan, Biden’la 14 Haziran’da görüşecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüz yüze görüşmede de gereken yanıtı vereceğinden kuşku yok.
Türkiye Cumhuriyeti’nin hukukunu korumak söz konusu olduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyaya kafa tuttuğu bir sır değil.
Erdoğan, “One Minute” çekerek buralara kadar geldi.
KARABAĞ’DA YANITI VERİLDİ
Sözde Ermeni Soykırımı iddialarının yanıtı Karabağ’da verildi. Biden’ı rahatsız eden o.
Ama elbette ki Cumhurbaşkanı’nın görevi aynı zamanda milletin hukukunu korumaktır. Diplomaside neyi ne zaman yaptığınız çok önemlidir. ABD’de yeni bir yönetim işbaşında. Suriye’de ve Irak’ta komşumuz olan ABD’yi 4 yıl boyunca Biden yönetecek. Bizim ABD ile konuşulacak çok dosyamız var. Ayrıca Biden yönetiminin Türkiye’ye sıcak bakmadığı bir sır değil. Devlet adamlığı milletin hukukunu koruyarak bu ilişkiyi tesis etmektir.
Daha başlamadan köprüleri atmak Türkiye’ye ne kazandıracak?
İNÖNÜ’NÜN SÖZÜ
Ünlü Johnson mektubundan sonra İsmet Paşa’nın, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye o dünyada yerini alır” sözünü gururla söyleriz. Ben de zaman zaman atıf yaparım. Bu olayla birlikte CHP’lilerin dilinden düşmüyor. Ama unutmamak lazım. İnönü bu sözü, Johnson mektubundan önce söyledi. Johnson mektubu 5 Haziran 1964’te yazılmış, İnönü bu sözü 16 Nisan 1964’te Time dergisinde çıkan mülakatta söylemiştir.
JOHNSON MEKTUBUNA YANIT
İsmet Paşa, Johnson’un mektubuna maddeler halinde yanıt verdikten sonra 21 Haziran tarihinde de Johnson’un gönderdiği uçakla ABD’ye giderek başkanla görüştü.
Johnson mektubu üzerine Türkiye, Kıbrıs’a yapmayı planladığı çıkarmayı durdurmuştur. Ama İsmet Paşa’nın Johnson’la görüşmesi sonucunda ABD’nin Londra ve Zürih anlaşmalarını kabul ettiği deklare edilmiştir.
Ecevit, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlatırken, bu kazanım elimizi güçlendirmiştir.
SORUN REST ÇEKMEKSE
Ayrıca Biden’a rest çekilecekse, had bildirilecekse, “One Minute” denilecekse bunu en iyi yapacak lider Erdoğan’dır. Ama köprülerin atılması bu aşamada neye yarar?
Muhalefetin Erdoğan’ı eleştirmesini anlayabilirim.
Ama Kılıçdaroğlu’nun “kedi gibi bir miyavlama” benzetmesini, Meral Akşener’in “minnoş” demesini doğru bulmuyorum. Şık olmadı. Erdoğan’dan nefret edebilirsiniz ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı için o sıfatları kullanmak yakışmadı.
Yorum Yazın