İsrail'de yıllardır süren hükümet krizinin sonuna gelindi. Her türlü kirli çabaya rağmen Netanyahu kaybetti. Yeni hükümette Arapların da temsil edilecek olması dikkat çekici. Buna dayanarak bazı gözlemciler, İsrail'de işlerin değişebileceğini, Netanyahu sonrası İsrail'in bölgesel ilişkilerinin de yeniden şekillenebileceğini düşünüyorlar. Bu tür yorumları görünce insanoğlunun tarihten ders almama alışkanlığına bir kere daha hayret ediyorum. Özelde ise İsrail'in onlarca yıldır ve binlerce yıllık inanışa dayalı tavrının ne anlam ifade ettiğinin halen kavranamamış olması da ayrı hikâye. Bahsettiğiniz devlet İsrail.
Kafasında zerre kadar karışıklık yok. Farklı imajlarla karşımıza çıksa da özünün hiçbir vakit değişmediği çok açık. İster Netanyahu, ister bir başkası şeklinde görünsün fark etmiyor. İster barış görüşmesi yapsın isterse zulüm, kafasının içindeki hep bellidir. Büyük İsrail, dini bir inanış biçimi olduğundan ne söylediğinin veya nasıl göründüğünün bir önemi yok. Barış yapmaz. Sadece ateşkes yapar. O da yeni çatışmaya hazırlanmak içindir. Ne zaman frene, ne zaman gaza basacağı bile bir planlama çerçevesindedir.
Gerçi bütün devletler büyük bir dizayn çerçevesinde güvenlik ve dış politikalarını tutarlı bir düzene sokmaya çalışır.
Ama öyle ya da böyle çoğu devletin içinde farklılıklar vardır. Farklı çizgiler nadiren de olsa devreye girebilir. Ama söz konusu İsrail ve onun ırk temelli yaklaşımı olduğunda tek bir çatlak ses bile çıkmıyor.
Bazen uluslararası konjonktür nedeniyle daha barışçıl görünmek zorunda kalabilir. Bu çerçevede daha yumuşak görüntülü hükümetler ortaya da çıkabilir. Hatta İzak Rabin örneğinde olduğu gibi barış görüntüsü bunlar üzerinden verilir. Ama sonu malum. Ona bile sabredemediler.
Yayılmacılık ve ayrıştırıcılık, bence İsrail devletinin iki temel direğidir. Farklı renklere boyanmasının bir anlamı yok.
Genelde küresel sistemde liberal bir rüzgâr esmeye başladığında iktidara daha liberal bir söylem geliverir. Gerilim artış gösterdiği zamanlardaysa asker başbakanlar göreve hazırdır.
O yüzden üzülerek not etmek gerekir ki, İsrail'deki hükümet değişimin ne Filistinlilere bir faydası olacaktır ne de İsrail'in Ortadoğu siyasetinde bir değişim doğuracaktır. İsrail devleti, muhtemelen Biden'ın estirmeye çalıştığı liberal rüzgâra kendini ayarlıyormuş gibi yapıyor.
İslam dünyasının da benzer bir tutarlılık üretmediği müddetçe Filistinlilerin mağduriyetini bitirmek de Ortadoğu'ya istikrar getirmek de mümkün olmayacaktır. Türkiye elinden geleni her seferinde yapmaya çalışıyor ama Ortadoğu'daki bölünmeden istikrarsızlığa karşı ittifaklar çıkarmak da kolay değil.
Yorum Yazın