Atıf ÖZGEN

Atıf ÖZGEN

Mail: ozgenatif@gmail.com

İNSANLIK İÇİN İNSANİ DEĞERLER

Sevgili okurlarım, insan yaratılışı itibarıyla değerli bir varlıktır. Cenabı Allah, insanı eşref-i mahlûkat yani yaratılmışların en şereflisi olarak dünyaya gönderdi.

İnsanın bu gerçeği fark etmesi onu diğer canlılar arasında seçkin kılar. Bu gerçekten yoksun bir yaşam sergileyen insanlar için hayatın anlamı, amacı ve hedefinden söz etmek güçtür.

İnsan manevi yapısı itibarıyla; evrensellik, milliyet ve inanç gibi üç boyuta sahip olan bir canlı varlıktır. Öncelikle insanı sahip olduğu bu üç boyutu ile kavramak gerekir.

İnsanın evrensel boyuta sahip olması demek; sevgi, adalet, insan hak ve özgürlükleri açısından diğer insanlarla bu ortak değerleri paylaşması demektir.

Her insan bir millete mensuptur. Mensubu olduğu milliyet boyutunda; dil, tarih, örf, adet ve geleneklere sahip olma gerçeği vardır.

İnsanın sahip olduğu ‘inanç boyutu, ise inandığı bir dine veya inanca bağlı olarak hareket etmesi demektir.

Ülkemizde ve dünya genelinde insanı odağına alan bir yönetim yapısı olmaması, insani değerlerin aşınmasına bir bakıma unutulmasına neden olmuştur.

BUNALIMDAKİ İNSANLIK VE İNSANİ DEĞERLER

İnsanlığın yaşaması, insani değerlerin yaşanmasıyla mümkündür. Bu değerlerden uzak bir yaşam tarzı insanlığı çıkmaza dolayısıyla bunalıma sürüklemiştir.

2009 yılında faaliyete geçen İnsani Değerler Derneği; insanların hızla kaybetmeye başladığı, evrensel, milli ve insani değerleri yeniden ihya etme amacını güden bir sivil toplum hareketi olarak doğdu.

Derneğin kuruluşu vesilesiyle ülkemizin seçkin bürokrat ve bilim insanlarının yer aldığı açılış toplantısında “Toplumsal Uzlaşma, Barış ve Demokrasinin Güçlenmesinde İnsani Değerler” konulu bir panel düzenlenmişti.

Panelistler arasında yer alan TBMM eski başkanlarından merhum Ferruh Bozbeyli, ‘Demokrasi Siyaset ve İnsani Değerler, Prof. Dr. Nevzat Tarhan ‘ Ruh Sağlığı ve İnsani Değerler, Prof. Hayrani Altıntaş ‘Din ve İnsani Değerler, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ‘Tarihte Türklerde İnsani Değerler, konularında sunum yapmışlardı.

Aşağıda aradan geçen 14 yıla rağmen panelistlerin güncelliğini koruyan düşüncelerinden birer demet sunuyorum:

DEĞİŞİK BOYUTLARIYLA İNSANİ DEĞERLER

İnsani Değerler Derneği ve Oturum Başkanı Mehmet Bozdemir, açılışta panelistleri izleyicilere tanıtmış; insani değerlerin değişik boyutlarını aktarmak üzere sözü panelistlere bırakmıştı.

Tebliğini sunmak üzere kürsüye gelen ilk panelist Prof. Dr. Nevzat Tarhan izleyicilere insani değerler penceresinden şu düşüncelerini paylaşmıştı:

İnsani değerler genlerle geçmiyor. İnsani değerler öğrenilmesi gereken değerlerdir. Bu artık anlaşıldı.

İnsani değerlerin zayıflaması, empatinin, merhamet duygusunun zayıflamasının sonuçlarıdır bu gördüklerimiz. Bu değerleri kazanırsak ancak gelecek kuşakları kurtarabiliriz sosyal patlamadan.

Şu anda elimizde çok güzel bilimsel metodolojiler var. Bunları kullanarak bu kaybedilen değerleri hayata geçirmek mümkündür.

Nefis terbiyesinde yazılan bütün değerler, yöntemler, duygusal zekâ kitabında konulmuştur. Bunun için insani değerlerin hayata geçirilmesi için bu değerlerin önemli olduğuna insanların inanması gerekiyor.”

“Tarihte Türklerde İnsani Değerler” konusunda düşüncelerini paylaşan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ise tarihte Türklerin insani değerlerle barışık olduğunu ifade eden söyleminde şu hususlara yer vermişti:

“Nitekim Bilge Kağan’ın ‘ Yukarıda mavi gök, aşağıda yağız yer yaratıldıkta, ikisinin arasında kişioğlu yaratıldı, şeklindeki Orhun Abidelerinde vücut bulan ve insanı etnisitesine bakılmaksızın insan olarak değerlendiren ve kıymet veren anlayış, sonraki Türk devletlerinde de devam etmiştir.

İnsana ve insani değerlere verilen önem, yine kurucuları Türk olan Osmanlı Devleti tarafından da devam ettirilmiştir.

İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet camiye çevirdiği Ayasofya’nın vakfiyesinin hemen başına: ‘Kâinatın özü insandır. Bu vakfım insanlar içindir, demek ve Osmanlı tebaası olan gayri Müslimlere patrikhanelerini kurma imkânı vermek suretiyle, bu anlayışın en önemli tatbikatçısı olmuştur.

Geçmişte böyle değerlere sahip olan bir toplum olarak biz Türkler, bugün, modern kelimesini oluşturan çarkın içinde ezilen ve insani, sadece yaratandan dolayı seven ve saygı gösteren ulvi anlayışı büyük ölçüde terk etmiş olmanın sancılarını çekmekteyiz.”

Demokrasi, Siyaset ve İnsani Değerler, konusunda tebliğini sunan TBMM eski başkanlarından merhum Ferruh Bozbeyli (1927-2019) ise insani değerlere ilişkin olarak izleyicilere İstanbul Ataköy’de otururken yaşadığı bir anısını anlatmaya başlayarak düşüncelerini paylaşmıştı:

“Apartmanımızın bahçesine geçen sene su kıtlığı dolayısıyla bir kuyu kazılıyordu, kuyuyu kazanlar kan ter içinde, sıcakta, sıkıntılar içindeydiler. Bazı insanlarda seyrediyordu. O arada genç bir adam itina ile giyinmiş, temiz bir kıyafetle kalabalığı merak etti, geldi, başını uzattı, baktı, anladı ve gitti. Kuyucu dedi ki “Bu adam kim yahu ?” dedi, bizim kapıcı dedi ki “o adam komşunun oğlu” dedi, “dört dili anadili gibi bilir” dedi. Kuyucu dedi ki ‘’isterse yüz dil bilsin” dedi, “bir dilden bile” merhaba, demedi dedi.

Bu anısının ardından merhum Bozbeyli insani değerlere ilişkin görüşlerini aktarmaya devam ederek şunları söyledi:

“Sevgi, saygı, hoşgörü ve merhamet gibi insani değerler, insanların kendi değerleridir. Etraftan kibarlık ve sevgi bekleyen insanlar; kendilerinde de kibarlık ve hoşgörü beklendiğini bazen unuturlar. Onlara hatırlatılmalıdır. Saygı gören insan kadar, saygı gösteren insanda yücelir. Saygılı davranış, saygılı davranışı davet eder.

Kanunların tayin ettiği (hak arama) yolları yerine şiddet, saldırı ve tehdit yoluyla sonuca ulaşma olayları yaygın hale geldi. Konuşamıyoruz, dövüşüyoruz. Anlaşamıyoruz, vuruşuyoruz.

Ellerimizi birbirimize dostça uzatmak için, önce barış, hoşgörü ve insani değerlerin desteklediği sağlam bir zemin kurulmalıdır.

Bizler birbirimizden uzaklaşıp, birbirimizi kaybetmeden kaybolan insani değerlerimize sahip çıkalım ve Yunus’la birlikte söyleyelim. 

Gelin tanış olalım/ İşi kolay kılalım

Sevelim sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz.”

“Din ve İnsani Değerler” konulu sunum yapan panelistlerden Prof. Dr. Hayrani Altıntaş’ın izleyicilerle paylaştığı görüşlerinden bir kısmında şunları ifade etmişti:

O halde hayr-ı ala dediğimiz mutluluğu temin eden kaideler, kurallar veya ahlak dediğimiz kurallar manzumesidir, bundan başka bir şey değildir.

İnsanın kendisinin değer olduğunu Kur’an-ı Kerim söylüyor, Allah’u Teâlâ söylüyor, ‘Ben insanı kendime yeryüzünde halife yarattım, diyor. Kur’an’ın muhatabı insandır.

Ama şimdi mesele şu: insani değerlerin ihlali kim tarafından yapılıyor, insani değerleri ihlal eden bir başka insandır.

Evrensel insan, insan haklarına dolayısıyla da insani değerlere riayet eden insandır. Bundan dolayı evrenseldir, bencil insanı kimse sevmez ama evrensel insanı herkes sever.

Bizim dil birliğimizi kültür birliğimizi ve milli birliğimizi temin edecek olan şey insani değerlerimizdir, yani Kur’an-i değerlerimizdir yani Peygamberi değerlerimizdir.”

SONUÇ

Değerli okurlarım, sonuçta insani değerlerle yüzleşmemiz ve yaşatmamız gereken bir dönemden geçiyoruz.

İnsani değerleri yaşamak ve yaşatmak insanlar arasındaki iletişimi kuvvetlendirir, insanlığı da yüceltir.

İnsanlık, insani değerlerin yaşanmasıyla daha güçlü olacak, bunalımdan çıkacaktır.

İnsanlığın insani değerlerle yüceldiği, insanların barış ve sevgi ortamında mutlu olduğu günler diliyorum.

Atıf ÖZGEN

İDD Kurucu Üyesi ve Denetleme Kurulu Başkanı

 

 

 

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar