Yunan, bu rezil eylemine fiyakalı bir isim vermiş: Push Back... Yani geri itme... Ege'nin ortasında çoluk çocuk hayat savaşı veren sığınmacıları kendi karasularından Türk karasularına doğru itiyor. Kimi zaman şişme botlarını zıpkınlıyor, kimi zaman motorlarına ateş ediyor, kimi zaman da karakol gemileriyle dalga yaratıp botlarını devirmeye çalışıyorlar.
Önceki gün de öyle oldu. Vicdansız Yunan'ın "geri ittiği" göçmenlerden, ikisi çocuk 6 kişi boğuldu. Bebelerin Türk askerleri tarafından sudan çıkarıldığı sahneleri haber bültenlerinde izlediniz mi bilmiyorum. İzlemediyseniz kendinizi şanslı sayın.
Emperyalistlerin oyuncağı haline gelen Yunan hükümeti, şımartılmasının verdiği sahte cesaretle hem askeri hem insani açıdan bizi en ağır şekilde tehdit etmeye devam ediyor. Bırakın devletler hukukunu, insanın en temel edinimi olan "yaşama hakkını" bile tanımazdan gelen Yunanistan hükümetine tek bir batılı ülkenin bile tepki göstermemesi, aslında olan bitenin ne kadar rezil bir "manevra" olduğunun en açık delili.
Hatırlarsınız, Rusya - Ukrayna savaşının başlamasından sonra bir batılı gazeteci, hayretlerini (!) gizleyemeyip, "Ama bu kez ölenler sarı saçlı mavi gözlü insanlar..." demişti. Aylan bebek ve onun talihsiz arkadaşlarının belli ki tek suçları kara kaşlı, kara gözlü olmaları. Tıpkı talihlerinin rengi gibi...
Zamanında utanç içinde aynı denize dökülmüş olan Yunan, hıncını keşke daha mertçe almaya cesaret edebilseydi...
Bakanlıktan Fatma Bacı kotası
Müge Anlı ile Tatlı Sert programından tanıdığımız Fatma Karadağ'ın 6 yılda 596 kez hastanelerden randevu aldığını yazdığım yazının başlığını "Sağlık sistemini tıkayan kadın" diye atmıştım. 5 Eylül'deki o yazının sonunu da şöyle bağlamıştım:
"Vallahi abartmıyorum, bu kadın Türkiye'de sağlık sistemimizin normal akışını tek başına engelleyen bir tıkaç gibi. Fatma Bacı randevu kuyruklarının uzamasının baş sebebi olabilir. Bu durumu bir tesadüf ortaya çıkardı. Kim bilir aynı durumda olan ve hastaneleri, poliklinikleri yok yere meşgul eden daha kaç 'hastane tiryakisi' vardır. Naçizane tavsiyem, Sağlık Bakanlığı'nca tespit edilecek bu kişilere 'Doktor Randevu Kotası' uygulanması..."
Sağlık Bakanlığı'nın önceki gün yaptığı açıklama bana acı acı tebessüm ettirdi. Çünkü doktor randevuları ayda üçe indirilmişti. Eh, aklın yolu bir...
Yabancı emeklinin kış cenneti
Haber dün Sabah'ın birinci sayfasındaydı. Emekli Alman vatandaşı Dietmar M.'nin geçen eylül ayındaki doğalgaz faturası 165 Euro iken, bu yılki faturası 2 bin 268 Euro gelmiş. Yıllık doğalgaz gideri de bin 980 Euro'dan, 27 bin 216 Euro'ya yükselmiş.
Ege ve Antalya'daki otellerde şimdiden Alman, İngiliz ve Hollandalı emeklilerin rezervasyon patlaması yaşatması boşuna değil. Evinde otursa, üç aylığına en az 1000-1500 Euro doğalgaz faturası ödeyecek. Bu parayı bir tur şirketine ya da bizim otellerden birine ödese, 5 yıldızlı tesiste 3 ay krallar gibi yaşar. Hem kemikleri ısınır hem de yiyeceğe, elektriğe, suya para ödemeden unutulmaz bir kış tatili geçirir.
Bence yeni turizm kampanyamızın tam sırasıdır: "Aylık doğalgaz faturası 1500 Euro'nun üzerinde gelen her yabancı turiste yüzde 15 konaklama indirimi..."
Gaf'let kürsüsü
Star TV'deki Duy Beni dizisinde liseli kız ve erkek arasında yaklaşık 3 dakika süren ayak fetişizmi sahnesi büyük tepki topladı.
Zap'tiye
Her imza töreninde kalemleri bahane edip çevresindekilere eziyet eden İngiltere'nin asabi kralı Charles'ın gönüllerdeki kalemi çoktan kırıldı bile...
Ne demiş?
"Burası A Haber... Yerli ve milli bir yer... Allah'a emanet olunuz..." (A Haber'deki Sabah Ajansı'nın başarılı ve renkli sunucusu Erkan Tan'ın bülten sonundaki cümlesi)
Yorum Yazın